15 Temmuz gecesi ve Diyarbekir

O Gece oğlumun düğünüydü, alt-üst, bay bayan ayrı iki farklı salonda düğün yapmış, gelin damadın yeni bir hayata adım atmanın hayırlı bir etkinliği olan bu geceyi en az günahla atlatmanın keyfini yaşamıştık.

Yolda Damadım Halil Mutlu son dakika haberlerine baktı ve darbe girişimde bulunulduğunu söyledi.

Bana şaka gibi geldi, hani eski darbeler bari ortam müsaitti, memlekette bazı sıkıntılar vardı, bir kargaşa mevcuttu, ama an itibariyle memlekette ciddi bir sıkıntı yoktu, meğerse ülkenin huzur ve mutluluğu birilerine batıyormuş.

Gelin-Damadı evlerine bıraktık evimize doğru gelirken koyu bir HDP’li olan komşu binamızın kapıcısı, mutlulukla karışık bir ifade ve alaylı bir dille “hoca neler oluyor darbe olmuş haberiniz var mı?” dedi,

Ben de bir an soğuk kanlılığımı koruyarak “ne darbesi arkadaş kısmi bir isyan var şimdi onlara birkaç tokat atarlar olur, biter” dedim. Allah’a şükürler olsun ki öyle de oldu.

Meğerse darbeyi duyan oğlum kısa bir değerlendirme yaparak eşiyle birlikte bir karar veriyorlar, “bu gece evde kalma gecesi değildir” deyip gelinimi yarım saat zarfında babasının evine bırakıp nöbet meydanına geliyor, ben bunu iki ay sonra başkasından duydum, her hatırlattığımda da duygulanıyorum, hala da ona sormadım.

Saat 12-01 arasıydı, vasıta da yok, nasıl gideceğimi düşünürken Yeğenim Metin Porsuk beni aradı, “Dayı nerdesin? Sorusunu sormaz mı?” Ben de vasıta yok gelmekte zorlanıyorum dedim, eniştegillerden Yalçın Asiltürk beni arabasıyla aldı, bana unutulmaz bir iyilik yaptı.

AK Parti il binasının önüne vardık ki maşallah, maşallah, öyle bir kalabalık öyle bir heyecan var ki tarif edemem,  bir yanda sivil toplum diğer yanda tüm ihtişamıyla orayı dolduran Hüda-Parlı kardeşlerimiz. Tabi AK Parti teşkilatı belediye meclis üyeleri dahil tam kadro oradaydı.

Bir zamanlar müdür olduğum okulda İş-Kur çerçevesinde çalışan soyadı Kartal adını hatırlayamadığım bir genc halimi sordu, Hal hatır sorduk bana dedi ki; “Ben evden çıkınca hanımdan helalık isteyip çocuklar sana emanet deyince hanım dedi ki ben de geliyorum çocuklar anne babasız yaşar ama vatansız yaşayamaz” ister inanın ister inanmayın bunu her hatırladığımda duygulanıyorum şu anda göz yaşlarını döktüğüm gibi.

Tekbirler, salavatlar, konuşmalar oldu derken sabahladık, o gece sala okuyup sabah namazında bize imalık yapan ilahiyat hocası Rifat Ablay ne aceptir ki FETÖ gerekçesiyle yakalandı dört ay cezaevinde kaldıktan sonra çıkarıldığı ilk mahkemede bırakıldı.

Darbeye karşı “Dik dur eğilme, bu millet seninle”  eseriyle çevre illerde de Milli İrade Nöbetlerine destek verdi, işte böyle kaba yanlışlar da oluyor.

16 Temmuz günü saat 10’na kadar partideydik milli irade nöbetinin programlı düzenli gitmesi için üç kişilik bir tertip komitesi oluştu bu komitede Mehmet Arzu, Av. Raşit Ocak ve acizane ben uygun görüldük, bazı okurlarımızın benim için FETÖ ye karşı ılımlı davranıyorsun diyen yorum yapıyorlar, ne diyeceğimi bilemiyorum.

15 Temmuz sıradan bir darbe kalkışması değildi, ülkemizi paymal etme teşebbüsüydü. Anadolu insanı ülkesine sahip çıktı elhemdulillah. Aksi takdirde kim bilir bizim gibi mutedil vatandaşların başına ne gelirdi.

Gelin bu müdahaleyi birlik beraberliğin başlangıç tarihi olarak kabul edelim.

Kürdüyle Türküyle selamlaşıp kenetlenelim. Öz vatanımızda huzur ve zenginlik içinde yaşamanın yollarını arayalım ne dersiniz?

Allah o günleri bir daha göstermesin!

Amin demeniz dileğiyle

Eyüphan Kaya

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: