Af ve Mağfiret Harmanı Ramazan Ayı

Ramazan-ı Şerif Müslümanlar için bir hasat ayıdır.Bu ayda çok az bir ibadet karşılığında çok büyük sevaplar vardır.HOsGELDiN_YA_sEHRi_RAMAZAN_haberresim_6

Allahü teâlâ bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “… Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer; 10)

Bazı İslam alimleri, bu ayette geçen, sevapları kendilerine hesapsız olarak verilen kişileri “Ramazan ayında oruç tutanlardır.” diye tefsir etmişlerdir. Allah-u Zülcelâl, açlığa ve susuzluğa sabır gösteren kimselere, sevaplarını hesapsız olarak veriyor.

Allahü teâlâ, bu ayet-i kerime ile sabırlı olan kullarına, sevaplarını hesapsız olarak vereceğini beyan ediyor.Yani bu ayet bu sıcak günlerde özellikle susuzluk çeken bir mümine ahirette büyük bir mükafat vaad ediyor.

Bediüzzaman Hazretleri de bu mübarek ay için şöyle buyurur: “Ramazan-ı Şerifte her bir harfin on değil, bin; ve Âyetü’l-Kürsî gibi ayetlerin her bir harfi binler; ve Ramazan-ı şerifin cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadirde otuz bin hasene sayılır. Evet, her bir harfi otuz bin bâkî meyveler veren Kur’ân-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki, milyonlarla o bâkî meyveleri Ramazan-ı Şerifte mü’minlere kazandırır.” mükafat olduğunu müjdeliyor.

Her amelin bir sevabı, her sevabın da bir hesabı vardır. Bazı ameller vardır ki her bir tanesi on sevaptır, bazıları yetmiş sevap, bazıları da yedi yüz sevaba kadar gider. Bazı ameller de vardır ki o amellere, Allah istediği kadar sevap verebilir. Orucun sevabı ise Allah-u Zülcelâl’ın karşılığını hesapsız olarak verdiklerindendir. Bu hüküm, hadis-i şeriflerde bildirilmektedir.

Hadis-i şerifte:  “Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır. Allah’ü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir.” Buyrulmuş.

İbni Ömer radıyallahu anhudan rivayetle, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü oruç ve Kur’an, kul için şefaat edeceklerdir. Oruç şöyle diyecektir: ‘Ey Rabbim! Ben, onu gündüzleri şehevi arzulardan almıştım.’ Kur’an da şöyle diyecektir: ‘Ben de onu, geceleri uykudan, dinlenmekten almıştım.’ Onların böyle demeleri üzerine, her ikisinin de şefaatleri makbul olur.” (Ahmed bin Hanbel, Taberani, İbn-i Ebi’d Dünya, Hâkim)

Başka bir hadiste de Ebu Hureyre radıyallahu anhudan rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Kim, inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Müslim)

Hadislerde aktarıldığı gibi bu ay, bizim için çok büyük bir fırsattır. Allah-u Zülcelâl, bir sene boyunca işlenmiş günahları, Ramazan Ayı’nın ibadetiyle affediyor.Böyle güzel bir müjde var.

Onun için fırsat elimizdeyken, bu ayı iyi değerlendirmemiz ve kendimizi Allah-u Zülcelal’in affına müstahak etmemiz lazımdır.
Ramazan ayı içerisinde, Kur’an-ı Kerim’de bin aydan daha hayırlı olduğu haber verilen Kadir Gecesi bulunmaktadır. Bin aydan daha kıymetli ve faziletli olan Kadir Gecesi’ni çok iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz. Kadir Gecesi Af ev mağfiret için bir fırsat gecesidir.Bu mübarek gecede bu fırsatı en iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz.

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Leyle-i Kadir’i bilhassa Ramazan’ın son on gününde aramamızı bizlere tavsiye etmiştir. Alimlerin çoğu, Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın yirmi yedinci gecesi olduğunu söylemişlerdir. Ulamanın çoğunluğu, yirmi yedinci gecesi olabilir, dediği için hepimiz o geceyi Kadir Gecesi olarak biliyoruz. Fakat başka geceler de olabilir. Onun için diğer gecelerde de kendimizi yapılması gereken ibadetlerden mahrum etmemeliyiz.

Bu gece, bin aydan daha hayırlı olduğu için çok iyi değerlendirmek lazımdır. Bu gecede “Allahümme inneke afüvvûn tühibbül’afve fa’fu anni”  = “Ey Allah ‘ım. Sen çok affedicisin ve affı çok seversin, beni affet.” diyerek dua etmeli ve Allah-u Zülcelâl den af ve mağfiret dilemeliyiz .

Evet mübarek Ramazan ayını ve bu ayda olan bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini hakkıyla değerlendirmeliyiz.Ve bu mübarek günlerin bizim için cehennemden kurtuluş ve Cenneti kazanmak için bir vesile yapalım inşallah…