Âfâkî, Nefsî, Usûlî Deliller

Mabudun vücuduna dair olan delilleri 2 kısma ayırmıştır:

Birisi: Hariçten alınan delillerdir ki, buna âfâkî denilir.

İkincisi: İnsanların nefislerinden alınan bürhanlardır. Buna enfüsî tesmiye edilir.

Enfüsî olan kısmını da, biri nefsî diğeri usûlî olmak üzere iki kısma taksim etmiştir.

Demek, Mabudun vücuduna 3 türlü delil vardır: Âfâkî, nefsî, usûlî.[1]

            Âfâkî ve Nefsî deliller şimdiki zamanla alakadardır. Hal’e bakar. Usul ise enfüsi/nefsinin içinden uzanan bir daldır. Usul geçmiş zamana bakar.

O halde enfüs’ü yapılandıran 2 şey vardır.

  • Kendimiz
  • İnsanların nefislerinden alınan bürhanlar. (i.94)

Mazi = Usul

Müstakbel = Füru

Bizden önce aynı mevzuyu tetkik eden bizim o mevzuya olan mesafemiz nisbetinde bizce Usul(ced, ata) hükmündedir.

Bizlere nisbetle usul olanların enfüsi tetkiklerini alıp kendi sistemimize katarak kendimizde var olan enfüsi yapılanmanın şeklini değiştirmiş olur ve yeni bir şekil vermiş oluruz.

Bizim enfüsi tahlillerimizi başaları alıp kendisini yapılandırmasıyla da biz o kimseye usul o bize füru olur.

Enfüse rehbersiz dalmak vurgun yemeye sebeptir.

Tefekkür ederek enfüs’ü yapılandırmanın yöntemini şuradan almakta ve anlamaktayız.

Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor.

Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilâtında yoktur.

Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun.

Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmalî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır, evham seni havalandırır. Enaniyetin kalınlaşır, gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalalete îsal eden kesret yolu budur.[2]

Bizler bu afaki tefekküre dalarsak önce kendimizi değil başkalarını yapılandırmaya çalışırız. O zaman kendimiz daha yapılanmadan başkalarına yardıma koşarsak evimizdeki yangını görmeden başkasına gitmek gibi olur. Nitekim “Bence bu zamanda en büyük bir ihsan, bir vazife, imanı kurtarmaktır, başkaların imanınakuvvet verecek bir surette çalışmaktır.[3]” şimdi burada ne diyor buna bakalım “imanını Kurtarmaktır” “başkaların imanına” denilip sırayı vermekte. Yani önceenfüs’ünü tamamla sonra afaka bak manası zımni gizli olarak içerisinde mevcud.

Hülasa: Mabudiyet afaki ve enfüsi 2 kısımdan oluşur. Enfüsi de kendi içerinde usul olmakla beraber 2 ye inkısam eder. Başka insanların malumatınıda alıp kendimizde mezcedersek kendimizi yapılandırırız. Bunlar mabudiyetin delailinin zirvesidir. Bunun da batını enfüsisi var. Bunlar zahirde görünen isimleridir.

 

            Allahım afakla enfüsü doğru yapmayı nasip ettiği kimselerden eylesin!

 

Selam ve Dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

www.NurNet.org

[1] İşarat-ül İ’caz ( 94 )

[2]Mesnevi-i Nuriye ( 147 )

[3]Tarihçe-i Hayat ( 482 )