Ahde vefa

Vefa, sözlükte sözünde durmak, sözünü yerine getirmek demektir. Vefa Müslüman’ın ahlâk güzelliğidir, doğruluğu ve dürüstlüğüdür.

Kur’ân’da birçok âyet insanı vefalı olmaya dâvet ediyor. “Ey iman edenler! Yaptığınız sözleşmeleri titizlikle yerine getirin.” 1 “Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphe yok Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.” 2 “Verdiğiniz sözleşmeyi tutunuz. Çünkü verdiğiniz sözlerden sorguya çekileceksiniz.” 3 “Kim Allah’a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.” 4

Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona hıyanet etmez. Ona yalan söylemez. Ona yardımı terk etmez. Her Müslüman’ın ırzı, malı ve kanı diğer Müslüman’a haramdır.” 5

Evvelâ Cenâb-ı Allah’a ve O’nun Resulüne (asm) vefalı olmamız lâzımdır. Ondan sonra anne ve babamıza, kardeşlerimize, eşimize, ailemize, akrabalarımıza, dostlarımıza vefalı olmamız gerekir. Akrabalarımızı arayıp sormak vefanın gereği ve sıla-i rahimdir.

“Vefa, asr-ı hâzırın ihmal ettiği duygulardan biridir” diyerek veciz bir şekilde ifade buyuran asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, vefanın günümüzde ne kadar ihmal edildiği gerçeğini ortaya koymaktadır. 

Hayat-ı beşerîyenin ruhu ahde vefa iledir; vefasızlık ise şahsî menfaat ve bencilliği öne çıkarır, dolayısıyla sosyal hayatın temel prensipleri olan emniyet, itimat, samimiyet ve hürmet de ortadan kalkar. 

Vefa, Allah’ın takdir ve sevgisine ulaştıran güzel bir meziyettir. Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen: “Allah’a verdiğiniz ahdi tutun” buyurmuş. 

Her yapılan bir tövbe Allah ile kesin bir akittir ve bir daha günah işlememek için verilen sözdür. 

Sadâkat ve ahlâkta numune-i misâl olduğu kadar, vefada da en ileri olan Peygamberimiz, (asm) sözüne ve ahdine de son derece bağlı idi. Birine söz verdiği zaman mutlaka onu yapardı. 

Daha Peygamberlik gelmeden önce, Abdullah B. Ebi’l-Hamsa (ra) ile bir yerde buluşmaya karar veriyorlar. Abdullah (ra) verdiği sözü unutuyor, aradan üç gün geçtikten sonra hatırlıyor ve buluşacağı yere gidiyor. Bakıyor ki, Hazreti Muhammed (asm) orada bekliyor. Efendimiz (asm) “Abdullah nerede kaldın? Üç gündür seni burada bekliyorum” buyurur.

Efendimizin, (asm) üç gün boyunca her gün söz verdiği saatte gelip Abdullah’ı beklemesi, söz ve ahdi bütün insanlara bir örnek olmalıdır.

Bediüzzaman, Rusya’da esarette iken, Kosturma’da Tatarlardan görmüş olduğu insanî yardımdan dolayı “Bütün Tatar kabilelerini beş vakit duâma dâhil etmişim.” İşte bu sadâkat ve samimiyet, ahde vefanın güzel bir örneği olsa gerek .

Peygamber Efendimizin (asm) veladeti münasebetiyle düzenlenen 2021 Yılı  Leyle-i Mevlid-i Nebi (asm)“Peygamberimiz ve Vefa Toplumu” haftasının hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

26.10.2021

Rüstem Garzanlı

Dipnotlar:

 1- Maide Sûresi: 1. 

2- Nahl Sûresi: 91. 

3- İsra Sûresi: 34. 

4- Fetih Sûresi: 10. 

5- Riyazu’s-Salihin, 234.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: