Ahiret İnancının Çocuk ve Gençlerin Hayatındaki Yeri ve Önemi

Ahirete, yani öldükten sonra dirilmeye inanmanın, çocuğun hayatında olumlu tesirleri vardır. Risale-i Nurlar’da çocuklarda ahiret imanının, hem ahiretin saadetine, hem dünya saadetine dair temin ettiği faydalar ve neticelerinden bahsedilmiştir. Şimdi konumuzla alakalı olarak dünya saadetine ait kısmından bahsedelim.

Nev’i insanın dörtten birini teşkil eden çocuklar, âhiret îmanıyla insanca yaşayabilirler ve insaniyetin istidatlarını taşıyabilirler. Yoksa elîm endişeler içinde, kendini uyutturmak ve unutturmak için çocukça oyuncaklarıyla, haylaz bir hayatla yaşayacak. Çünki, her vakit etrafında onun gibi çocukların ölmesiyle onun nazik dimağında ve ileride uzun arzuları taşıyan zaîf kalbinde ve mukavemetsiz ruhunda öyle bir te’sir yapar ki; hayatı ve aklı o bîçareye âlet-i azab ve işkence edeceği zamanda, âhiret îmanının dersiyle, görmemek için oyuncaklar altında onlardan saklandığı o endişeler yerinde bir sevinç ve genişlik hissederek der: ‘Bu kardeşim veya arkadaşım öldü. Cennet’in bir kuşu oldu. Bizden daha iyi keyf eder, gezer. Ve vâlidem öldü, fakat rahmet-i İlâhiyeye gitti; yine beni Cennet’te kucağını alıp, sevecek. Ve ben de o şefkatli anneciğimi göreceğim.’ diye insaniyete lâyık bir tarzda yaşayabilir” .

Yukarıda ifade edildiği gibi insan, birçok hissiyat ve duygularla donatılmış bir varlıktır. Çevresinde olan her hadise ona tesir eder. Bu, çocuklarda daha da ileridir. Çünkü onların ruhları daha dayanıksız, kalpleri daha zayıf, duyguları daha naziktir. Hemen hergün eksik olmayan ölümleri gördükçe ister istemez düşünecek, ruhu ve hayatı azap içinde kalacaktır. Unutmak için kendisini çeşitli oyunlar ve eğlencelerle avutmaya çalışacak, fakat endişelerden de bir türlü kurtulamayacaktır. Ne zaman ki, ahirete iman dersini alır. Ölümün yokluk ve ebedi ayrılık olmadığını bilir. Cennetin varlığından ve orada ölen sevdikleri ile buluşup ebedi beraber kalacaklarından haberdar olursa, sevinecek ve rahatlık hissedecektir. İmanın verdiği bu ümitle hayatı ve aklı azaptan kurtulacaktır. Hayatından zevk ve lezzet alarak yaşayacaktır. Üstelik ölümü ortadan kaldırıp, kabri kapatmak ve ayrılıkları durdurmak mümkün olmadığına göre, Allah’a ve ahirete imanın dışında hakiki bir teselli kaynağı da yoktur.

Öyle ise, çocuklara yapılacak iyiliklerden birisi, onların bu konudaki inanma ihtiyaçlarını gidermektir. Bu da ancak onlara kuvvetli iman dersleri vermekle mümkündür. Çünkü araştırmalar göstermiştir ki, çocuklar iki yaşından itibaren inanmaya çok muhtaçtırlar. Bundan dolayı, dinle ilgili öğretilenlerin ve duyduklarının ve gördüklerini çabuk etkisinde kalır ve onlara itiraz etmeden inanırlar. Bu çocuğun “Kolay İnanırlılık” özelliğine sahip olduğunu gösterir. Böylece o inandıklarıyla kendi kişisel dünyasını kurmaya ve onu geliştirmeye çalışır. Onun için bu dönemde yetişkinler çocuğa imanla ilgili doğru bilgi vermeğe özen göstermelidirler. Çünkü inancın onun hayatında hem önemli bir değeri vardır, hem de inanç onu etkilemektedir.

Dr. İdris Görmez / NurNet.Org