Ahirete Gidip Gelen Var Mı?

Giden Gelmez Gelen Gider

Bu hakikat dersi üzerinde bazıların demagoji yaptıklarını ve “Ahirete gidip gelen var mı ki?” diyerek ahiretin varlığı konusunda kafa karıştırdıklarını görüyoruz.

Bilindiği gibi “ahir”; “sonraki, sonra gelen” demektir. Ahiret, bu dünya hayatının son bulmasından, kıyametin kopmasından, dağların uçuşup denizlerin yanmasından.. sonra başlayacak yeni bir dönemin ismidir. Oradan buraya gelinmesi için bu yıkılan düzenin yeniden inşası gerekir. Bunun insan takatinin çok ötelerinde olduğunu soru sahibi de çok iyi bilmekte ve inanmadığı bu davayı, insanların zihinlerini bulandırmak için kasıtlı olarak ileri sürmektedir.

Eğer insanın ahiretten dünyaya yeniden dönmeye gücü yetseydi, bu gücünü bu dünyada, henüz sağ iken ve iradesi elindeyken kullanırdı. Meselâ,  genç ise ihtiyarlamazdı. İhtiyar ise gençliğe geri dönerdi.

Çocukluk, gençlik, ihtiyarlık dönemlerinden birisine geçildi mi artık geriye dönülemiyor. Bu yolculuk insan iradesinin dışında cereyan ediyor. İhtiyarlıktan sonra, kabir, mahşer ve mîzan safhaları gelecek; bunlara da insan ister istemez uğrayacaktır. Kaldı ki, zaten ölümle insanın cüzi iradesi bir bakıma son buluyor, her şey İlâhî irade ile gerçekleşiyor. İnsan ahirete gittikten sonra, ne dünyaya dönmeyi irade edebilir, ne de buna gücü yeter. Bu açık bir gerçektir. Ancak, söylediğimiz gibi bu gerçeği bilerek saptırmaya çalışıyorlar.

İman, gayb için söz konusudur. Ahiret de görünmediğinden gayba girer. İmanla küfür arasında bir tercih hakkına sahip olan insan, bu tercihini yanlış kullanarak ahirete iman etmeyebilir, ama ahiretin olmadığını iddia edemez. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifade ettiği gibi:

“Nefsü’l-emirde nefiy ispat edilmez. Çünkü ihata lâzımdır..” (Lem’alar, 17. Lem’a)

“Hususi bir yere bakmayan ve iman hakikatleri gibi umum kâinata bakan nefiyler,  inkârlar, zâtında muhâl olmamak şartıyla, ispat edilmez” diye ehl-i tahkik ittifak edip bir düstur-u esasî kabul etmişler.” (Asa-yı Mûsâ, Yedinci Mesele)

Mesela birisi, “Falan evde buzdolabı yok.” diye iddiada bulunsa, o evin tamamının gezip görmesi sonunda buzdolabına rastlamadığı taktirde bu nefiy, yani bu inkârı ispat edilmiş olur. Aynı şahıs, “Falan şehirde buzdolabı yok.” diye dava etse, bu iddiasını ancak o şehrin tamamını gezip, dolaşıp olmadığını göstererek ispatlayabilir. O şehrin her yerinde buzdolabı olmadığını göstermedikçe bu iddiasını ispat edemez. Yani, bir şeyin olmadığının iddia edildiği bir davada, alan ve zaman ne kadar büyürse, bu iddianın ispatı o kadar zor olur.

Ahiret de, bu dünyadan sonraki menzil olduğuna göre, “Ahiret yoktur.” denilebilmesi için, kıyamet ve ötesine gidilecek ve ahiretin olmadığı görülüp tekrar dünyaya dönülecektir ki bu inkâr ispat edilebilsin.

Prof. Dr. Alaaddin Başar / Zafer Dergisi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: