Ailenin desteği, başarı baskısına dönüşmemeli

Ailelerin küçük yaşlardan itibaren, çocuklarından yüksek başarı beklentisi ve bu beklentiyi karşılamak için de onları eleştirmesi, cezayla ders çalışmaya zorlaması kendilerine olan güveninin azalmasına, çocuklarda düşük benlik algısının gelişmesine sebep olur. Aileler, çocuklarını sınavlar için desteklemeli; ama bu bir tür baskıya dönüşmemeli.

Sınav gerçeği eğitim sisteminin kaçınılmaz bir unsuru. Bu durum sadece ülkemiz için değil, tüm dünya ülkeleri için geçerlidir. Ülkemizde sınava giren bir tek kişi olmasına rağmen, tüm aile fertleri bu süreçten etkilenmektedir. Ailenin ilgi, tutum ve davranışları sınav hazırlık sürecinde davranışları şüphesiz önem arz etmektedir.

Ailenin sınava hazırlanan bir öğrencide hassasiyetin artacağını, her şeye düşüncesizce ve aceleci bir halde tepki göstereceğini, ani duygusal tepkilerle karşılaşacağını bilmesi gerekir. SBS ve YGS-LYS hazırlık sürecindeki öğrencinin yaşı gereği ve sınavın da etkisiyle duygusal tutarsızlıklar, çelişkili davranışlar, bizler için normal olan düşünceleri mantıksız bulmaları gözlenecek durumlardandır. Bütün bunların yanında ailenin güvenini de kaybetmek istemezler.

Sınav başarısı zekâdan çok çalışmayı gerekli kılıyor. YGS veya LYS’de başarılı olmak, çok üstün zekâ ve yetenek gerektiren bir şey değildir. Olması gereken; gencin sorumluluk duygusuna sahip olması, zorluklarla baş edebilme gücü ve sınavın gerektirdiği çalışmalara ilgi duymasıdır. 2.800 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmada, üniversite sınavını kazanan öğrencilerin yüzde 86’sının normal zekâlı, yüzde 10,5’nun normalüstü ve diğer zekâya sahip kişiler olduğu tespit edilmiştir.

Eğer bir öğrenci; “çalışmak istiyorum ama çalışamıyorum“, “motivasyonum yok“, “çalışıyorum, ama başarılı olamıyorum” gibi konuşmalar yapıyorsa bu öğrencide ders çalışma sorunu var demektir. Bu tür öğrencilerde sık sık hayal kurma, ders programına uyamama, yalnız başına ders çalışamama, ders çalışmaya başlasa da sürdürememe gibi istenmeyen durumlar gözlenebilir. Bu durumda olan çocuklar için sürekli ders çalışmaya yönlendirme olumlu bir sonuç vermeyebilir.

Problemler nasıl çözülecek? Ailelerin ders çalışma sıkıntısı yaşayan öğrenciler için öncelikle yapabileceği, çocuklarını iyi tanımalarıdır. Ancak öğrenci iyi bilindiği takdirde gerçekçi hedefler verilebilir. Çocuklarda görülen ders çalışmama problemleri genelde algısal nedenlere bağlı, dikkat eksikliği, motivasyon azlığı ve kendine güvenememe olabilir. Motivasyon eksikliği; öğrencilerin ders çalışmayı bir amaca ulaşmak için bir basamak olarak algılamıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Aileler, çocuklarına eğitimin, iyi bir mesleğe sahip olmanın yanında iyi bir insan olmanın gereği olduğunu fark ettirmelidirler.

Ailenin sınavlara hazırlık sürecinde gencin “ergenlik ve sınav gerçeği” gibi zorlu bir dönem yaşandığı gerçeğinden hareketle problemlerini konuşabileceği, sorunlarını paylaşabileceği uygun iletişim ortamı hazırlamalıdır. Paylaşımcı aile modeli, gencin karşılaştığı problemleri çözerken diğer yandan da başarısındaki etkisini mutlaka arttıracaktır. Unutulmamalıdır ki, sınav hayatın sadece bir basamağıdır. Sınav hiçbir zaman zekâyı ölçmez. Sınavların sadece sıralama işlevi vardır.

Sınav uğruna normal hayat düzeni bozulmamalı. Sınava hazırlanan öğrenciler için evdeki fiziksel ortam ders çalışmaya uygun hale getirilmelidir. Fakat bu düzenlemeler yaparken evi kamp alanına çevirmeden hoşgörülü bir ortam sağlanmalıdır. Günlük hayatta gereksiz sınırlamalar yapmak öğrencide “ailem sınavı kazanmamı çok istiyor, her isteğimi yerine getiriyor. Benim de mutlaka başarılı olmalıyım” gibi bir düşüncenin oluşmasına sebep olur. Bu tür düşünceler ise öğrencide sınav kaygısını tetikler.

Aile olarak “Her zaman yanındayız” mesajı önemlidir.

Faruk Ardıç / Fem Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü / Zaman Gazetesi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: