Aklın sınırlarında kaybolan bilim adamları!

Op. Dr. Kemal Tekden, ilahi vahiyden yoksun olan bilim adamlarının dünyayı kıyamete götürdüğünü savundu. Tekden, “Bilim adamları da filozofların yaptığı gibi ‘Akılla her şeyi çözebiliriz’ sanıyorlar. Ama hiçbir şeyi çözemiyorlar. Sadece akıl ve gözlemle bir yerlere ulaşabileceklerini düşünüyorlar. Ama Allah’ın önlerine koyduğu normlar var. Adeta nirengi noktaları. Yol gösterici taşlar. Bunları bilmeyince mutlaka sapkınlığa düşüyorlar. Bilim insanlara çok büyük faydalar getirirken diğer yandan da zararlar açıyor.” dedi.

Moral FM’de Sabah Gündemi programına katılan Tekden Grup Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Kemal Tekden, İnsanın Sırrı kitabını neden yazdığını anlatarak akılın sınırlarında kaybolan bilim adamlarının insanları nasıl bir felakete götürdüğünü anlattı. 20 yıldır bu alanda yaptığı çalışma ve verdiği konferanslar sonucunda kitabının olgunlaştığını belirten Op. Dr. Kemal Tekden, insanı bütün yönleriyle ele alırken görüşlerini dinler, felsefî görüşler ve bilimsel gelişmelerle desteklediğini vurguladı.

Şu anda beyin üzerine bütün dünya çalışıyor. Bilim adamları ‘Şu anda beyin hakkında söylediklerimizi gelecek sene inkâr edebiliriz’ diyorlar. Bütün organların beyinde bir merkezi var. İlginç bir şeydir. Bunları idare eden merkez bulunamadı.” ifadesini kullanan Kemal Tekden, “Bizim gibi düşünmediği için bilim adamları ‘Beyin üstü bir güç var. Biz daha tespit edemedik’ diyor. Tabii bu bize göre ruhtur.“ diye konuştu.

Tekden, açıklamalarına şöyle devam etti: “Bilim adamlarının söyledikleri bir söz vardı: Beyin bilgisayara benzer. Ama şimdi bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Dünyanın en büyük beyin cerrahı olan Prof. Gazi Yaşargil diyor ki; Bilgisayar iki boyutludur. Beyin ise on bir boyutludur. Biz bunun sadece dört boyutunu; onu da kısmen biliyoruz, diyor.

Beyin üzerine ne kadar çalışırsak çalışalım beynin fonksiyonlarını öğrenecek değiliz. Buradan şu noktaya gelebiliriz. Bilim çok büyük çalışmalar yapıyor ama bir noktada yanlış yapıyorlar. Filozofların yaptığı gibi ‘Akılla her şeyi çözebiliriz’ sanıyorlar. Ama hiçbir şeyi çözemiyorlar. Filozofların birçoğu intihar etmiştir. Mesela Nietzsche. Psikoza girip intihar etmiştir. Üstün zekâlı dahi insanlar intihar ediyor. Neden? Hayatlarında bir şey eksik: Vahiy.

Burada bilim adamları ve filozoflarda sadece aklı ve gözlemle bir yere ulaşabileceklerini düşünüyorlar. Ama Allah’ın önlerine koyduğu normlar var. Adeta nirengi noktaları. Yol gösterici taşlar. Bunları bilmeyince mutlaka sapkınlığa düşüyorlar. Bilim insanlara çok büyük faydalar getirirken diğer yandan zararlar açıyor.”

İnsanlar için üç türlü konuşa biçimi olduğunu belirten Tekden, “Eğer siz gönlü devreye sokmazsanız insanlık dışı bir duruma düşüyorsunuz.” diyerek şunları kaydetti: “O yüzden ben gençlere şunu tavsiye ediyorum. Üç türlü konuşma vardır. Birincisi insanın duyduğu her şeyi anlatırsa bu gıybettir, dedikodudur. Lanetlenmiştir bizim inancımızda. İkincisi akıl süzgecinden geçirirsiniz. Akılı bir söz olur. Güzeldir, faydalıdır ama bir şeyi eksiktir.

Üçüncüsü ise gönülden de kalpten de geçirmek gerekir. İnancın, aşkın merkezi olan gönülden de geçirmeniz lazım. O zaman inanılan bir söz olur. Heyecan verir insanlara. Yol açar ufuk sahibi yapar. Şimdi gönül o kadar geniştir. İnsanı yücelten ruha ait bir gönüldür. Nefis, insanı aşağılara çeker. Nefs-i Emmâre dediğimiz durum insanı insanlıktan çıkarır.

Batılılar bunlardan bir iki hal yukarı çıkabilmek için çok gayret gösteriyor. İslam dünyasını, İslam Fikriyatını atlayarak Uzak Doğu’ya gidiyor. Maneviyat boşluğunu yok etmek için. Yoga, Raiki gibi bir şeyler öğrenerek kendilerini metafizik dünyaya açmaya çalışıyorlar. Oysa İslam’da bunun çok ötesi var.

Burda bizim hatamızda var. Onların da önyargıları var. Önyargı akıl tutulmasına neden oluyor. Burada bizimde hatamız. İslam’ı tam olarak anlatamıyoruz. İslam’ı en üst seviyede anlatacak bilim adamları ve fikir adamları ortaya çıkaramıyoruz Batı’ya veya Dünya’nın farklı ülkelerine. “

Moralhaber.Net