Aklın Tarihi

Hegel’in eserinin adı Aklın Tarihi, filozof tarih boyunca aklın geçirdiği evreleri, dönemleri anlatarak aklın geliştiğini ve emeklediği dönemleri anlatır. Ortaçağ’da skolastiğin hüküm sürdüğü dönemlerde aklı göz ardı etmek bir marifet telakki edilmiş. Aklı hesaba katmadan düşünme klise öğretisine aykırı telakki edilmiş. Bir din adamı incil’i anlaşılır hale getirmek için  bir şeyler yapar, aforoz edilir, onun geçtiği tarladan geçmek bile lanetlenmek anlamına gelir.Onun geçtiği tarladan geçen tavşanın eti yenilmez. Bu papazların dinde tekelcilik yapmalarından ileri gelmektedir.  Lutler’in İncili çevirmesi önemli bir  olaydır, ne zaman ki skolastiğin pençesinden kurtulmuştur  batı toplumu o zaman gelişmiştir. Luther’den  kendisinden yazmış olduğu kitaplardaki heretik fikirlerinden vazgeçmesi istendi.

Luther şöyle bir ifade verdi: “Kutsal Metinler ve akıl yoluyla ikna edilmediğim sürece papalar ve konsillerin otoritesini kabul edemem. Zira bunlar kendi aralarında çelişmekte ve benim vicdanım da sadece Tanrı’nın sözüne bağlıdır. Bu sebeple hiçbir görüşümden dönmüyorum çünkü kişinin vicdanına rağmen yazdıklarını inkar etmesi doğru ve güvenilir olmaz. Tanrı yardımcım olsun”.Luther cesur bir adam çok büyük mücadelelerden geçmiş adeta idam sehpasının ipine baka baka düşünmüş ve yazmış.

Kur’an da aklın bir tarihi var, pagan dönemlerdeki insanların akıl anlayışı bugünkü akıl anlayışına göre zırva. Totemizmden kurtulamamış, hatta Hz Musa’nın ümmeti o sina dağına gidip döndükten sonra bir buzağı yapıp ona tapmışlar, büyük peygamber onları bu halinde görünce elindeki Tevrat metinleri ile çok huzursuz olmuş.ilahi bir din ve peygambere taparken birden bire yine totemizme ve putçuluğa dönmeleri onu çok rahatsız etmiş.HZ peygamberin ümmeti içinde o dönemde akıl farklılıklar gösterir, ama önceki dönemlere göre gelişmiştir. Mucizeler aklın yolunu kapar, insanı klasik vakaların örgüsünden çıkarır. Hz Ebubekir hemen kabul eder, aklı hiçbir deneysel ve mucizevi şey istemez. Hz Ömer ise kızkardeşine duyduğu  Mülk  suresinden  dolayı “şimdi herşey sizin Rabbinizin mi bütün bu varlık, “ kızkardeşi evet der. Hz Ömer “Bizim Kabe’de çokça putlarımız var hiçbirinin bir karış toprağı yok”der. Burda akıl gelişmiş bir akıldır.

Kureyş bir mekan zincirinin altın olmasını ister, Peygamberimiz ona evrendeki değişimi anlatan akli yönü ağır basan bir ayetler gurubunu gösterir, ve bu ayetin o mekanların altın olmasından daha etkili olduğunu söyler. Peygamberimiz insanları akılla düşünmeye davet eder.

Bediüzzaman  Münazarat’da  leitmotif tekrar olarak aklı öne sürer, o bölgenin ahalisine aklı akılla düşünmeyi öngörür. ”İşte, zaman-ı istibdâdın hâkim-i mânevîsi kuvvet idi; kimin kılıncı keskin, kalbi kâsî olsa idi, yükselirdi. Fakat, zaman-ı meşrûtiyetin zenbereği, rûhu, kuvveti, hâkimi, ağası hak’tır, akıl’dır, mârifet’tir, kânun’dur, efkâr-ı âmme’dir; kimin aklı keskin, kalbi parlak olursa, yalnız o yükselecektir. İlim yaşını aldıkça tezâyüd, kuvvet ihtiyarlandıkça tenâkus ettiklerinden, kuvvete istinad eden kurûn-u vustâ hükûmetleri inkırâza mahkûm olup, asr-ı hâzır hükûmetleri ilme istinad ettiklerinden, Hızırvârî bir ömre mazhardırlar. 

İşte ey Kürtler! Sizin bey ve ağa, hattâ şeyhleriniz dahi, eğer kuvvete istinad ile kılınçları keskin ise, bizzarûre düşeceklerdir; hem de müstehaktırlar. Eğer akla istinad ile, cebr yerine muhabbeti istimâl ve hissiyâtı, efkâra tâbî ise, o düşmeyecek, belki yükselecektir. “(Münazarat 33)

Buradaki tarih felsefesinde Kürtlere neler telkin eder Bediüzzaman. Kuvvetin yerine aklı ve muhabbeti koymak gerektiğini söyler. Ortaçağ devletlerinin kuvvete dayandıkları için inkıraza mahkum olduklarını söyler “kuvvete istinad eden kurûn-u vustâ hükûmetleri inkırâza mahkûm olup,”

Türklerin devlet geleneğinde akıl ilk Türk devletlerinde güce dayandığından aynı ırktan olanlar birbirlerini yemişler ömürleri kısa olmuş, islamla tanışınca Selçuklu da aklın geliştiğini görüyoruz, Osmanlı da ise akıl iyice gelişmiş ve altı yüz yüz onlarca milleti bir arada idare başarısını göstermiştir. Münazarattaki akıl kuvvet mukayeseleri islam tarihinden örneklerle anlatılır.Bu kitapların tarih felsefesi kitaplar tutar.

Bediüzzaman “ Türkler sizin aklınız, kürtler siz ise onların  kuvvetisiniz, ikiniz iyi bir adem olursunuz”Burada iki milletin kaderindeki uzlaşma noktasını gösterir.Bin yıl bu topraklarda sayısız  milletler topluluğunu idare eden bir aklı kabul eder,o akıl kırktan fazla milleti bir arada idare etmiş ve herkes o aklı kabul etmiştir,  şimdi o akıldan kopmak vücudu parçalamaktır. İslam dünyası Osmanlılın aklından kopunca bugün iyimi oldular, hayır. O zaman herşeyde olduğu gibi akıl ve kalb ittifakında iki millet bir arada olmalıdır, saadet bununla sağlanır, vücut bir bedendir veya bir ülkedir değişmez.

 

Prof. Dr. Himmet Uç

www.NurNet.Org