Allah Her Şeyi Önceden Yarattı mı, Yoksa Hâlâ Yaratmakta mıdır?

– Allah’ın kâinatı, evreni, içinde bulunduğumuz zaman diliminden önce yarattığında şüphe yoktur. Göklerin ve yerin daha önce yaratıldığında şüphe edilemez.

– Kaf Suresi’nin 20. âyetinde ve benzeri âyetlerde geçen “Sura üfürüldü” ifadesi, geçmiş zamanı değil geniş zaman anlamına gelir ve meallerde de “Sura üfürülür” şeklinde geçer. Arap edebiyatında değişik zaman kiplerinin birbirinin yerinde kullanılma geleneği önemli bir yer tutar. Nitekim aynı surenin 31. âyetinde, zaman kipi bakımından “Takva sahiplerine cennet yaklaştırıldı.” ifadesi, genellikle meallerde “yaklaştırılır” şeklindedir. Bu ifadelerin bir hikmeti, olacağı söylenen hususların olmuş gibi kesin gözüyle bakılması gerektiğine vurgu yapmaktır.

– Rahman Suresi’nin 29. âyetinin meali şöyledir:

“Göklerde olan, yerde olan herkes, ihtiyaçları için O’na yalvarır. (Bütün bunları gerçekleştirmek için) O, her an yeni bir yaratıştadır/yeni tecellilerle iş başındadır.”

Müfessirlerin bu konudaki yorumları, genel olarak şu hususlarda yoğunlaşmıştır: Allah, her an: yaratır- yok eder, diriltir-öldürür, zengin kılar-fakirleştirir, yükseltir-alçaltır, aziz kılar-zelil eder, hasta eder-şifa verir, güldürür-ağlatır, affeder-cezalandırır ve saire…

Göğü Biz çok sağlam bir şekilde bina ettik/yaptık/inşa ettik/yarattık, onun genişleten de biziz.”(Zariyat, 51/47)

mealindeki âyet de, göklerin her an genişlemekte olduğuna delalet etmektedir. Bu ise, yaratılış öyküsünün sona ermeyip her an devam ettiğini göstermektedir. Keza, bu gün bilim, gök cisimlerinin bir kısmının sürekli yıkılıp yok olduğunu ve yerine başka cisimlerin yaratılmakta olduğunu kabul etmektedir. Örneğin, Samanyolu Galaksinin yaratılış zamanı, diğer sistemlere göre çok yeni olduğu bilinmektedir.

Rahman sûresi’nin ilgili âyetinin beyanına bu pencereden de bakmak gerekir.

Bu âyette evrendeki bütün varlıkların Yüce Allah’a muhtaç bulunduğuna, O’nun da hem azametini hem de lütuf ve keremini her an yaydığına yani hiçbir varlık veya oluşun O’nun bilgi, irade ve gücü dışında olamayacağına dikkat çekilmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de değişik vesilelerle Cenâb-ı Allah’ın yaratıcılık sıfatına ve iradesinin nüfuz etmediği hiçbir olay düşünülemeyeceğine değinilir. Fakat “O her an yaratma halindedir.” diye çevrilen 29. âyet bu konuda özel bir vurgu taşımakta ve özellikle şu iki noktanın aydınlatılmasında ayrı bir önemi haiz bulunmaktadır:

a) Yaratılmışlar açısından anlatım kolaylığı sağlaması itibariyle kutsal metinlerde Allah Teâlâ’ya nispetle zaman kavramının kullanıldığı olmuşsa da bu asla O’nun mutlak iradesini kayıtlayacak veya gücüne sınır koyacak biçimde yorumlanamaz. Binaenaleyh İsrâiloğullarının sınanması için konan bir dinî hüküm olan cumartesi yasağının, Allah’ın -hâşâ- o gün istirahata çekildiği tarzında bir gerekçeyle açıklanması (bk. Tekvin 2/2-3) tenzih ilkesiyle bağdaşmaz. Âyetin Yahudilerdeki bu yanlış telakkiyi reddetmek üzere indiğine dair bir rivâyet de bulunmaktadır.(ibn Atıyye, V/229) Bu mânada âyet, “Tanrı yarattıktan sonra vahyetmek, ihtiyaçları karşılamak gibi şeylerle ilgilenmemiştir.” diyen deist felsefeyi de reddetmektedir.

b) Bu âyet, tabiat olaylarından Yaratıcı iradesini dışlayan pozitivist ve materyalist akımları mahkum etmekte ve bilimin ulaştığı parlak sonuçların da son tahlilde Allah Teâlâ’nın yasalarını keşfetmekten öteye geçemeyeceğini ve bütün bulguların gerçekte O’nun yaratma sıfatının her an var olan tecellilerinden başka bir şey olmadığını ortaya koymaktadır. (Kur’an Yolu, V/148.)

Sorularlaislamiyet

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: