Allah’a âşık mı oldun? Güleyim bari.

 

Duymadığımız bir kelam değildir „Ben Allah’a âşık oldum“.

 

Bugün çevremizde olsun, dinlediğimiz ilahilerde olsun, çok duyarız, bu manası yüce olan kelimeyi ama samimiyetsizce söyleyenleri. Allah’a âşık olduğunu iddia eden kişilerin acaba hakiki Allah âşıkları gibi ciğerleri tütmüş, köz ölmüş gibi yanıyor mu? „Allah“ deyince kalpleri ürperiyor mu? Allah’a âşık olmak, Allah’tan başka her şeye yüz çevirmek olduğunu biliyorlar mı?

 

Abdullah-i Dehlevi hazretleri ne de güzel buyurmuş: “Allahu Teâlâ’yı seven, bilmediği bir aşk ile şaşkın haldedir. Uykusu kaçar, gözyaşları dinmez. Her işinde Allah’tan korkar, titrer. Allahu Teâlâ’nın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak için çırpınır. Sabreder, affeder. Her geçimsizlikte, sıkıntıda, kusuru kendisinde görür. Her nefeste Allahu Teâlâ’yı düşünür, gafletle yaşamaz. Kimseyle münakaşa etmez. Bir kalbi incitmekten korkar. Kalpleri Allahu Teâlâ’nın evi bilir.”

Allah’a (c.c.) âşık olanlar resulüne de muhabbet duyarlar. Resulü sevmenin Allah’ı sevmek olduğunu bilirler ve bu ölçüde Allah resulüne aşk duyarlar. Onu incitmekten çekinirler, her sözünü bir emir kabul edip itaat ederler. Bu emre itaatin, patron işçi ilişkisi olarak kabul edilmemeli hatta “itaat etmez isek Allah bize kızar” gibi görmezler. İtaatleri duydukları “aşk” sebebiyledir. Onu sevdiklerinden dolayı sevdiğini incitmek istemediklerindendir.

Hiç ezan okurken, “Allah” ve “Muhammed” kelamları geçtiğinde, bir şeyler his ettin mi?

İslam’ın bülbülü Bilal-i Habeşi bir rivayete göre, ezanı okurken yarıdan keserek tekrar baştan aldı. Bunu 3 kez böyle yaptı sonra ezanı tam olarak okudu. Bunu sebebini soranlara şöyle cevap verdi: “Ezanı okurken “Eşhedu enne muhammeden Resulullah” bölümünde “Muhammed” kelimesini derken, içimde bir aşk his etmedim. 3. kez söylediğimde, ciğerimle birlikte ayağım altında taş parçaları dâhil “Muhammed” kelimesini derken aşk’tan eridiğini his edince, ezanı tam olarak okudum.”

İşte hakiki Allah aşığı budur.

Namaza durduğunuzda, aklınıza herhangi bir şey geliyor mu?

Hz. Ali’nin (k.v.) bir gün ayak topuğuna bir ok saplanmış. “Ben namaza durunca siz de oku çıkarırsınız” diye buyurmuş. Hz. Ali (k.v.) namaza durur. Selam verdikten sonra “oku çıkardınız mı” diye sorar. Tabibiler, “sen namazdayken çıkardık bir şey his etmedin mi,” diye şaşırırlar. Öyle bir aşk’a sahip ki, çevresinde olup bitenleri ne görür ne duyar.

İşte hakiki Allah aşığı budur.

Aşkın Miracı adlı kitap’ta Allah aşığı olan Seyyid Muhammed Efendi (k.s.) aşkı ne de güzel tarif etmiş:

“Aşk bedenlerdeki kesafeti temizlemiş ve beşerî âlemden semaların kalbine yol açmıştır. Allah aşkı ile mirâc hadisesi vuku bulmuştur.”

Bu güzel sözlerden, bu âşık insanlardan, aşkı dinlemek ne de güzel geliyor insanın kulağına. Yoksa duymaya alıştığımız, “Ben Allah’a âşık oldum”, “Allah için yandım, piştim kül oldum” gibi, adeta bir türkü gibi dinlediğimiz ilahilere benzemiyor.

Şiirlerini dinlediğimiz, Yunus Emreler, Mevlanalar, Kuddusi Babalar, Seyyid Nizamoğlu gibi aşk erleri, nasıl yaşadıklarına bakalım. Bir de “Ben Allah’a âşık oldum” diyen gafillerin yaşayışlarına bakalım.

Bu iş öyle kolay bir iş değil. Fedakârlık isteyen bir olay. Kendinden ve her şeyden vazgeçmeyi mecbur kılan bir hadise. İman etmiş olabilirsin. İbadet ediyor olabilirsin. Arada sırada duygulanıp ağlaya bilirsin. Lakin “Ben Allah’a âşık oldum” demeden önce, insanların utanmadan sokakta küfür eden bir devirde, utanmadan “Allah” diye bağıra biliyor musun ona bak? Eğer utanıyorsan, vallahi Allah’a âşık değilsin.

„Ben Allah’a âşık oldum“ diyenler, kızgın ve kavurucu çöllere yatırılıp, kaburgaların tek tek kırılan seslerinin ahenginde “Allah birdir, Allah birdir” diye haykıran, Bilal-i Habeşi ile mi kıyas ediyorlar kendilerini?

Bırak Hz. Ali (k.v.) gibi namazda acı his etmeden topuğundan ok çıkarttırmayı, aklına herhangi bir şey gelmeden namaz kıldın mı ki ömrü hayatında, “Ben Allah’a âşık oldum” diyebiliyorsun?

Mevlânâ Celaleddin-i Rumi kendi ölümüne rabbine duyduğu aşktan dolayı sevgiliye kavuşma, yani düğün gecesi demiştir. Ey ölümden korkan kişi, sen mi “Allah’a âşık oldum” diyorsun?

“Cennet cennet dedikleri, Birkaç köşkle birkaç huri, İsteyene Ver anları, Bana seni gerek seni” diyen Yunus Emre ile mi kıyaslıyorsun kendini? İman ve ibadetlerde arzu ettiğin sadece Cennet ise, “Ben Allah’a âşık oldum” deme!

Nitekim Evliyalar Sultani Abdulkadir Geylani hz. şöyle buyuruyor:

“Cennet için yapılan ibadet, gizli şirk’tir.”

Bu yazımızı kaleme alma sebebimiz, kendilerini Allah’a âşık zan edip gaflete düsenler için.

Samimiyetsizce, üç beş kuruş kazanacağım niyetiyle, Allah’a âşıkmış gibi, adeta Türkü misali ilahi besteleyenlere gelsin. İlahi okunursa okunsun, bende dinliyorum, amma velâkin, “Allah’a âşık oldum, yandım kül oldum”, diye ilahiler okuyup, ardından dünyaya dalmış gibi yaşıyorsa, bu davranışı kınıyorum ve para için değerli müslüman kardeşlerimin duygularını suiistimal etmelerine razı olmadığım içindir tepkim. Onca Hak aşığın yazdığı şiirleri dinleyip duygulanmaktan bıkmadık çünkü onlar hakkı ile Allah’a âşık olanlardır.

 

 Arif Ağırbaş

https://twitter.com/Arif_Agirbas

arif.agirbas@hotmail.de

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: