Allahın Hakim İsmini Herşeyde Görelim

Allahın san’at eserlerini gördüğümüz zaman: Ya Rab ne kadar büyüksün demeyelim mi? Bütün mahlûkat namına Allah’ımıza Şükranlarımızı takdim etmeyelim mi? Kâinatın ne tarafına baksak, Allah’ın onlara ihsan ettiği o mükemmelliği görmeyelim mi? Ama dikkat edin! Bir işe insan karıştı mı onu karıştırır, o başka! Tozları temizlemek için Allah bir rüzgâr, bir yağmur gönderir, ortalık tertemiz olur. Ormanlarda telef olan hayvanların leşlerinden ormanları kurtarmak için, kartalları ve bazı canavarları temizlik memurları yapar, hem ormanı temizlettirir, hem de leşleri, onlara rızık yapar. Allah’ın  Rezzak (Rızık veren)  ve Kuddus (Kusurdan pâk) isimlerinin tecellisini birbiri içinde böyle tecelli ederken biz düşünüp ders almayalı mı ?..

Hayatını suda devam ettiren timsah, öteki balıkları yiyor yiyor, dişlerini temizletmek için, su kenarına çıkıyor, ağzını açıp kafasını bir yere dayıyor, kuşlar da gelip gagaları ile hem timsah efendinin dişlerini temizliyorlar, hem de kendilerine rızık temin etmiş oluyorlar. Timsaha oraya çıkmayı, kuşları oraya toplayıp temizlik yapmayı kim öğretti? Tavşan yavrulayacağı zaman sağdan soldan çabucak ot toplayıp altına döşüyor, tam yavrular doğacakları zaman yavrularının rahatsız olmamaları için ayakları ile göğsünden yolabildiği kadar tüylerini yoluyor, altına seriyor sonra o tüylerin üzerine yavruluyor.

Acaba bu hayvancık bunu hangi okulda öğrendi? Bu davranışı buna kim öğretti? Bunu ona ilhamla Allah’ın öğrettiğini tavşan bilmese de, bizde mi  bilmeyelim?

Allah’ın ihsan ettiği akılla insan bazı buluşlar yapıyor ise de, o buluşlar bir çok kimsenin araştırması ile o noktaya geliyor. Yani o buluşu tamamlamak için başkalarının daha önce yaptıkları çalışmalardan yararlanan o insan, Allah tarafından kendine verilen akıl için şükretmeden, o buluşu oraya kadar getirenleri hiç düşünmeden, buluş sahibi gururundan yerlere sığmıyorsa. Ondaki bu hal, ne kadar acınacak bir hal değil mi?

Dediğim gibi daha önce başkalarının yaptığı keşiflerden yararlanan insan, uçak yapabiliyor ama, gelsin sivrisineği de yapsın bakalım? O küçücük sinek insandaki damarı bulur, oraya hortumunu sokar, gıdasını alır ve eğitilmiş asker gibi, savunmasını yapar yakalanmadan kaçar gider. Biz, sinek gibi küçük bir canlıda böyle büyük bir sanat göstereni eğer  görmüyorsak kendimize insan diyebilir miyiz?

Bu gururlu insana soralım, kumru kuşuna yavrusunu gagasıyla ağzından beslemesini kim öğretti? O güzel sesle öten bülbül, ötmeyi hangi okulda öğrendi?  Tavuk çok korkak mahlûk iken, ana olduğu zaman yavrusu olan civcivi kurtarmak için ite, aslana saldırma cesaretini ona kim verdi? Bal arısına o kadar uzaklarda olan çiçeğin yerini kim gösteriyor? Çiçekten, işine yarayan bal olmağa yarayan maddeyi ona kim bildiriyor? Bir tarafta zehir taşıdığı halde zehrini balla karıştırmamayı ve altıgen olan petek gözlerini, yani kendi yuvasını yapma eğitimini o arıya kim veriyor? Kıt’alar arası füze yapan bu keşşaflar, gözle görünmeyen küçücük mikroba karşı mağlup düşüyorlar. Tabii ki düşecekler. Çünkü onlar Allahın mucizeleridir ki insanı âciz bırakır. Akıllı insan bunu Allah’tan bilir, O Yüce kudrete inandığı için bu yalınız onun emriyle olur der. Doğru yoldan sapanlar, bunun tam tersine düşünür, onlar ibadetten kurtulup kendilerini rahatlatmak için, en büyük sanatkâr olan Allah’ın sanatını, kör, sağır, şuursuz tabiata isnat edip tabiat yaptı deyip geçerler.

Ey insan, bunları ve bunlar gibi daha nice Allah’ın san’at eserlerini, hayranlıkla seyrederek düşün ve  O Yüce Kudretin karşısında başını secdeye koyma şerefine nail ol. Ancak bu şekilde en yüce varlık olma şerefine yükselebilirsin.

Ey insan! Çalış, oku, öğren, dinle, ve bil ki; insan olduğun bilinsin. Canlı cansız, bütün mahlûkat hal dilleri ile Allah’a karşı hamd ve tespihlerini yaparken, sana ihsan edilen bu akıl nimeti ile fayda ile zararı tartmak sureti ile nefsini yenmek için onu kullanmaya kendini zorla. İsyancılar sınıfına katılanların çok büyük kayba uğrayacaklarını bil, onlara hidayet temenni et. İsyandan uzak duranları, sen de benim gibi takdir ve tebrik et.

Çünkü, onlar Cennet gibi sonsuz bir mutluluğu kazanacaklar İnşâallah. Hem de yalnız o kârla kalmayıp, Cehennem gibi müthiş ateşte yanmaktan da kurtulacaklar İnşaallah. Ben o kardeşlere Maşaallah diyorum. Çünkü o pişmanlık günündeki pişmanlığın faydası olmayacağını bildikleri için “Ebrar” (özü sözü doğru) olanların yolunu tuttular. Ne mutlu onlara ki, dünyaya ne için geldiklerini öğrendiler ve Allah’ın kanununa uymaya kendilerini zorladılar. Ufak tefek günahları olsa bile, onlar Allah’tan bağışlanacaklarını ümit ediyoruz. Bu Müslüman kardeşlerimi büyük Allah’ın bol rahmetine  havale ediyorum. Biz dünyaya ne için geldiğimizi öğrenmek için, zamanın ihtiyacına cevap veren Kur’anı Kerimin bu zamana bakan tefsirleri olan Risale-i Nur eserlerini  bol bol okuyalım ki, kurtuluşa erip şeytana oyuncak olmayalım.

Abdülkadir HAKTANIR

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: