Alman Maxber; ”Said Nursi’yi tanıdıktan sonra müslüman olmaya karar verdim”

Ailemle problem yaşıyordum. Arayış içindeydim. Çare bulmak için her kitabı okuyordum. Ta ki Said Nursi’nin kitapları karşıma çıkana kadar. Risaleler İslama kapı açıyordu..

Frankfurt kitap fuarı dolayısıyla Almanya’da idim. Kitap fuarını gezmek hayli zevkli ve zenginleştirici. Bütün dünyadan kitapçılar gelmiş. 11 ülke ve binlerce kitap…Yeni kitaplar, yeni yazar isimleri, yeni yayınevleri… Kitapların gizemli dünyasına dalmak beni hep heyecanlandırır. Okumanın zevk olmanın yanı sıra ibadet olduğunu düşünürüm. Her kitap beni heyecanlandırır. Hele iki aylık Müslüman Tillich Maxber ile sohbet…

Prof. Sefa Saygılı ve Dr. Ali Akben ile birlikte Frankfurt kitap fuarında doyasıya kitaplar arasında dolaştık. Arada bir reyonların önünde mola verdik. Bazen kültürel etkinliklere takıldık. Salonların köşelerinde kültürel etkinliklerin yapıldığı sahneler gördük. Kimi sahnede yazarlar kitaplarını okuyor, kimi yerde şairler birbiriyle atışıyor, ipliğe söz incileri diziyor; kimi yerde konferans, kimi yerde tartışma programları vardı. Epeyce bir süre kitap reyonlarını dolaştık ve bir süre yazarları ve tartışmacıları dinledik.

5. Salonda mola verdik çünkü Alman gençler ziyaretçilere İslamiyeti tanıtıyordu. Müslüman Alman gençleri görünce onlarla sohbet etmeye karar verdim.

Berlin Licht Jugend Verein mensubu Alman gençlerle tanışmak heyecan vericiydi. Neden İslam’ı seçmişlerdi, çevrelerinden ne gibi tepkiler alıyorlardı, İslam’ın onları büyüleyen yönleri ne idi? Bunları merak ediyordum.

İlk önce Tillich Maxber ile tanıştım. 19 yaşındaki Tillich çok sempatik, cana yakın, temiz yüzlü bir delikanlı.

– Hoş geldin, dedi.

Tokalaştık.  Standdaki sandalyelere oturduk. Gelip gidenlere aldırmadan sohbeti koyulaştırdık. Nasıl Müslüman olduğunu sordum.

Anlatmaya başladı:

Ailemle problem yaşıyordum. Babam benim kendi oğlu olmadığımdan şüphelenmiş. Uzun zaman bana soğuk davrandı. Bu sebeple beni vaftiz ettirmemişler, kiliseye üye kaydedilmemişim, yani Hıristiyanlığa kabul edilmemişim. Onun için kendimi bir dine ait hissetmiyordum. Daha sonra yaptırdığım test sonucu babamın gerçek oğlu olduğum tespit edildi fakat aramız soğumuştu bir kere. Evdeki yalnızlığımı kitaplarla paylaşmaya yöneldim. Sürekli okuyor ve araştırıyordum. Meraklı biriyim ve bu merak beni Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerine kadar götürdü. Onun Kur’an, İslam ve bilim üzerine yazdıkları dikkatimi çekti. Oruç, Ramazan, Hz. Muhammed (sav) üzerine yazdığı eserler beni etkiledi. Mantıklı ve ikna edici bir üslûbu var. Dinî konuları, bilimsel bir yaklaşımla açıklıyor, aklı muhatap alıyor ve ikna ediyor; çok hoşuma gitti.

“Aklın nuru medeniyetin fenleridir, vicdanın ışığı dinî ilimlerdir. İkisinin birleşmesiyle hakikat ortaya çıkar. Terk edildiği vakit birincisinin terk edilmesinden taassup, dinî ilimlerin terk edilmesinden hile ve şüphe doğar.” diyor. Din ve fen bilimlerini birlikte ele alıyor. Akıl ve vicdanı ikna ediyor. 

Üstat Nursî’yi okuduktan sonra Müslüman olmaya karar verdim.

– Kur’an’ı bütünüyle okudun mu?

Başladım, tefsirini okumaya çalışıyorum. Kur’an bir öğretmen gibi ders veriyor. İçime sindire sindire okuyorum. Kur’an sureleri çok basit metinler değil. Zaman zaman bilen birinin rehberliğine ihtiyaç duyuyorum.

– Müslüman olduktan sonra hayatınızda neler değişti?

Hayatımda çok şey değişmedi. Ben hiç alkol almadım, domuz eti yemezdim. Terk etmem gereken şeyler pek olmadı. İbadetleri ilave ettim.

– Ailen Müslüman olmanı nasıl karşıladı?

Çok fazla bir tepki görmedim. İslamiyet mantıklı bir din. İlimle çelişmiyor. Bilimsel düşünmeyi istiyor. Neyi, niçin yaptığımızın açıklaması var. Sonra bir ibadet disiplini var. Kaybolan toplumsal değerleri keşfettim, yeniden buldum. Bunlara ihtiyacım vardı. Hayatım bunlarla anlam kazandı.

– Arkadaşların Müslüman olmana nasıl tepki gösterdi?

Yeni arkadaşlar edindim. Bir yandan da kitaplar arkadaşım oldu. Peygamberimizin Mucizeleri (sav), Sözler, Lem’alar, Şualar… Konunun en güzel yanı Kur’an orijinal haliyle elimizde olması. Hıristiyanlık öyle değil. Dini kilise temsil ediyor. Kilise bir kuruma dönüşmüş, kendine göre kuralları var. Bu kuralların çoğu dinî değil. Sonra İncil, çok değişmiş, Hz. İsa’nın vefatından seneler sonra onun anlattıkları kaleme alınmış. Karanlık çok noktalar var.

– Seni tatmin etmeyen şeyler bunlar mı?

Sadece bunlar da değil. Papazların üslûbu da çok sert. İkna etmek, açıklamak yerine cehennem tehdidiyle işi götürüyorlar. Şunu yaparsan cehenneme gidersin, bunu yaparsan yanarsın, diyorlar. Akla ve ilme önem vermedikleri için Hıristiyanlık zayıfladı, ona paralel olarak değerler kayboldu. İslamiyet ile ilim ayrı şeyler değil. İslam, meselelerini ilme dayandırıyor, her konunun bilimsel açıklaması var.

Tillich Maxber ile kısa sürede dost oluvermiştik. Birlikte çay içtik, resim çektirdik. Sohbetten sonra vedalaştık çünkü standa yeni gelen ziyaretçilerle ilgilenecekti.

Ali Erkan KAVAKLI

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: