Ankara Arena’da İttihad-ı İslâm Ya Da “Ümmetin Birliği”

Saat 09.00’dan 19.00’a Risale-i Nur Milletlerarası Sempozyumu” afişini birkaç gün önce metroda görmüştüm.

Sempozyumun Ankara’nın yeni ve en büyük kapalı spor salonu Arena’da yapılacağı yazıyordu. Hayrat Vakfı’nın organize ettiği bu beşinci sempozyumun konusu “İttihad-ı İslam”dı.

Pazar sabahı namazdan sonra kerahat vaktinin çıkmasına kadar Kur’an ve Risale-i Nur okudum. Sonra gece yetmeyen uykumu tamamlamak için telefonun alarmını 08.30’a kurarak tekrar yattım.

Rüyamda önemli bir yere gitmeye hazırlanıyorum. Geç kalma endişesiyle telaşlı telaşlı koştururken gevşek davranan arkadaşlara “Ya Resulallah çağırdıysa!” diyorum. Saatin alarmıyla uyanır uyanmaz “Ya Resulallah çağırdıysa!” sözü zihnimde yankılanıyor.

Sempozyum 09.00’da zor başlar, pazar sabahı kim o kocaman salonu dolduracak, 10.00 gibi gitsem de olur diye düşünmeme ve bu yüzden gevşek davranmama karşın bu rüyanın bir uyarı olduğunu anladım. Hemen alelacele abdest alıp çıktım.

Salona gittiğimde 10 bin kişiden fazla insanın, orta platform da dahil salonu hınca hınç doldurmuş olduğunu gördüm. Birçok kişiyle beraber tribünlerde bir süre ayakta kaldım. 2 yıl önce İstanbul’da yapılan sempozyumdan sonra en geniş katılımlı toplantıydı (20 bin kişilik).

Ben gittiğimde açılış konuşması yapılmış protokol konuşmaları da bitmek üzereydi. Sonra peşpeşe Sudan’dan Gençlik Kolları Başkanı, Malezya’dan İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcisi konuştular. Fas’tan, Kudüs’ten, Afganistan’dan ve daha birçok yerden gelen konuşmacılar çok güzel şeyler söylediler ve birlik mesajları verdiler.

Kudüs mücadelesinin sembol isimlerinden Raid Salah’ın “Kudüs sizi çağırmakta! Şimdi bu salonu dolduran gençler, evlerine döndüklerinde anne babalarıyla vedalaşsınlar: ‘Hoşçakal anne! Hoşçakal baba! Mescid-i Aksa’nın bahçesinde buluşmak üzere!’ desinler” sözleri salondaki birçok kimse gibi benim de gözlerimi yaşarttı.

Afganistan Müftüsü’nün: “Bu sempozyum Devlet-i Osmaniye’yi hatırlattı. Ey Hilafetin Torunları! Sizden tekrar ümmeti idare etmenizi bekliyoruz.” sözleri ise salonu coşturup uzun uzun alkışlandı.

Daha sonra üç ayrı oturum halinde paneller yapıldı ve birçok bilim adamı tarafından İttihad-ı İslam’ın çeşitli boyutlarıyla ilgili tebliğler sunuldu.

Tebliğ metinlerinin sahnenin iki ayrı büyük perdesinden 4 ayrı dilde yansıtılması ve Hayrat Vakfı’nın herkese dağıttığı öğle yemeği paketleri sempozyumun ayrı güzelliklerindendi.

Dikkatten kaçmayan bir güzellik de panellerde akademik komplekse düşülmemesi, kariyerleri olanların yanında kariyeri olmayan vakıf temsilcilerinin tebliğlerine de yer verilmesiydi.

Rebiu’l-Arab denilen “Arab Baharı” birçok ülkede şimdilik yarım kalsa da bu sempozyum bana gösterdi ve artık iyice kani oldum ki İslam aleminin kışı bitiyor ve “Rebiu’l-Ümmet” yani “Ümmetin Baharı” geliyor…

Suud-i Arabistan’dan gelen bir doçentin ifadesiyle “İslam dünyasında ve Türkiye’de her alanda yaşanan gelişmeler Risale-i Nur’a medyundur.

Risale-i Nur ağacının, sosyalleşmeye en kapalı kalmış bir dalı olan Hayrat Vakfı’nın bu sempozyum vesilesiyle bu kadar çok meyvesini görünce sevincim ve ümidim arttı. Dost TV’de programımda bu sempozyumu dinleyicilerime duyurmuş ve onları davet etmiştim ama “Ya Resulullah çağırdıysa!” ikazından sonra İslam birliğinin adımları olan böyle organizasyonlara daha çok destek olma sözü veriyorum. Hayrat Vakfı’nı ve katkısı olan herkesi tebrik ediyorum.

Seyfettin BULUT
Dost TV Programcısı-Yazar

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: