Asker

Mehmet Abidin Kartal

Ordu içerisindeki erden başlayarak  generale kadar olan herkese asker denir.

Asker de emir komuta geçerlidir.

Asker emir tahtında hareket eder.

Askerlik denilince öncelikle “emre mutlak itaat” akla gelir.

Asker komutanının emirlerine kayıtsız, şartsız itaat etmek zorundadır.

Askerlik ocağı büyük ve muntazam fabrikaya benzer.

Çarkların biri intizam ve itaatte başkaldırırsa, bütün fabrika darmadağın olur.

Askerin ihtiyacı devlet tarafından karşılanır.

Asker kendisine verilen görevi, talimi tam ve zamanında yapmak zorundadır.

Askerin sahip olduğu eşyalar devletindir.

Bir askerin, “Benim tüfeğim”, “Benim palaskam” demesi, kendi malzemelerini diğer askerlerin malzemelerden ayırmak içindir.

O eşyalar onun malı değildir, kendisine emanettir.

Asker tüfeğini yanlış yerde kullanırsa, onu kırsa veya kaybetse emanete hıyanet ettiği için ceza alır.

Tezkere alınca da üzerine zimmetli olan eşyalarını teslim etmek mecburiyetindedir.

Asker kışla hayatının geçici olduğunu bilir,  ona gönül bağlamaz, terhis edilip dostlarına ve akrabalarına kavuşacağı günleri hasretle bekler.

Terhis olan, teskere alan  asker ordudan  ayrıldığına üzülmez.

Çünkü esas vatanına, dostlarına kavuşmuştur.

Asker ocağı, Peygamber ocağıdır.

Bunun için biz askerimize Mehmetçik demişiz.

Mehmetçiğimiz imanından, dininden aldığı güçle;

Ezanı, bayrağı, vatanı, milleti, devleti için düşmanlara karşı,

“Ölürsem şehit, kalırsam gazi” inancı ve imanıyla mücadele eder.

Mehmetçiğe müjdeler var.

 “İki göze ateş dokunmayacaktır. Biri Allah korkusundan ağlayan göz; diğeri de Allah yolunda nöbet bekleyerek düşmanı gözleyen göz.” (Hadis-i Şerif)

Mehmetçik ölümden korkmaz,  şehit olarak en  yüksek rütbesini alır.

Ölüm Mehmetçik için,  mümin için dünya hayatından terhistir, dünyadan ayrıldığına üzülmez.

Çünkü asıl vatanına, Sahibine, Kainatın efendisine, dostlarına kavuşmuştur.

Kul kimdir?

Bütün  ihtiyaçları Allah tarafından karşılanan rütbeli, rütbesiz, zengin, fakir, mümin, kafir her insan kuldur.

Devlet askerine bot verir ama ayak veremez,

Bere, kep verir ama baş veremez,

Gözlük verir ama göz veremez,

Elbise verir ama beden  veremez…

Verdiği şeyler bellidir ve sınırlıdır.

Buna rağmen asker komutanına kayıtsız şartsız itaat eder.

Kul Allah’ın askeridir.

Asker, askerlik kurallarına itaat etmeye mecburdur. Etmezse cezaya çarptırılır.

Kul da Allah’ın emirlerine itaat edip yasaklarından sakınmaya mecburdur.

İtaat etmezse kul da cezaya çarptırılır.

Kulun sahip olduğu hiç bir şey kendi malı değildir.

Alemlerin Komutanı tarafından emanet olarak verilmiştir.

O zaman Allah’ın askerinin görevi,

“Vücudunu Mûcidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın. ”

Bir asker, namaz kılan diğer askere sordu:

– Arkadaş kaçıncı asırda yaşıyoruz? Niçin kendini zahmete sokup her gün 5 defa namaz kılıyorsun.

Namaz kılan asker, tam o sırada uzaktan görünen teğmeni gösterdi:

– Şu insan niçin yanından geçerken toplanıyor, selam veriyor ve bütün emirlerine itaat ediyorsun. ”yat” dese yatıyor, ‘kalk’ dese kalkıyorsun? O da senin gibi iki ayağı, iki eli ve bir başı olan bir insan değil mi?’

Diğer asker cevap verdi:

-‘Evet! O da benim gibi biri insan ama rütbesi var, omuzun da yıldızı var’.

Namaz kılan askerin cevabı müthişti:

-Ey arkadaş! Sen omuzun da bir tane yıldızı var diye senin gibi bir insana itaat ediyorsun da ben, yerdeki kumlar adedince yıldızları olan ve hepsini tespih tanesi gibi kudret eliyle çeviren, sayısız rızıkları bizler veren  Allah’a niçin itaat etmeyeyim? Niçin namaz kılıp emrini yerine getirmeyeyim?  Niçin şükür etmeyeyim?

Alemlerin Komutanına iman edip, itaat etmemiz gerekmez mi?

Bu vesileyle,

Asker olan  oğluma  hayırlı görevler ve teskereler dilerken, askerliğini  yapmış olan oğluma da  hakkında her şeyin hayırlısının olmasını niyaz ederim.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: