Ateistler de Allah Der

Bir gazetemizde, ‘Allah lafzi tedavi ediyor’ başlığıyla yayımlanan haber şöyle: ‘Hollandalı bilim adamı ve psikolog Van der Hoven, Allah kelimesini oluşturan harflerin hastaları iyileştirdiğini ispatladığını belirtti. Müslüman olmayan, fakat İslam üzerine yaptığı çeşitli araştırmaları ile tanınan Hoven, Kur’an okumanın ve Allah kelimesini tekrar etmenin gerek hastalar gerekse sağlıklı insanlar üzerinde olumlu sonuçlar verdiğini açıkladı. Üç yıldan beri birçok hasta üzerinde araştırma yaptığını ifade Eden Hoven, hastalarından bazılarının Müslüman olmadığını, bazılarının da Arapça bilmediğini, buna rağmen hastalarına Allah kelimesini öğrettiğinde alınan sonucun çok mükemmel olduğunu, depresyon ve tansiyon hastalarında çok daha iyi sonuçlar verdiğini belirtti.

Düzenli Kur’an-ı Kerim okuyan insanların, psikolojik rahatsızlıklardan kendilerini uzak tutabildiklerini söyleyen psikolog, ‘Allah’ kelimesindeki her harfin hastalıklar için nasıl tedavi vesilesi olduğunu şöyle açıkladı: ‘Allah kelimesinin ilk harfi olan (A) harfi, solunum sisteminden direkt çıkıyor ve nefes almayı düzenliyor. Damaktan söylenen (L) harfi ise, dil hafifçe damağın üst kısmına dokunuyor, çene kısa bir duraklamayla birlikte ayni işlemi tekrarlıyor. iki (L) harfi olduğu için bu işlem nefes alıp vermeyi rahatlatıyor. (H) harfi çıkartılırken, akciğer ve kalp aralarında bir ilişki oluşuyor ve işlem sonucunda kalp atışları düzeliyor.'(Anadolu’da Vakit: 2 Temmuz 2007)

Hemen belirtmeliyim ki, Hollandalı ilim adamı yerden göğe haklıdır. Bu mübarek kelime, kalplerin yegâne şifasıdır. Yukarıda da belirtildiği gibi, ayrı ayrı harfleri bile mucizevî özellikler taşımaktadır. Canı gönülden ‘Allah’ diyen kimsenin her anlamda rahatladığı bilinen bir gerçektir. İnanan inanmayan herkes, aslında bunun farkındadır. Zaman zaman, ateistlerin bile Allah’a sığındıklarını, bu mübarek kelimeyi telaffuz etmekten kendilerini alamadıklarını görüyoruz. Hazır sırası gelmişken, konuyla ilgili bir hatıramı nakletmek istiyorum:

Bin dokuz yüz seksenli yılların ortasında, yüksek tirajlı gazetelerin birinde biri çalışıyormuş o sırada deprem olmuştu. Tabii ki, herkes büyük bir korkuya kapılmıştı. Ertesi gün, bütün gazete personellerii, bu depremi konuşuyorlarmış. Onlardan bir hanım Ateist olduğunu her vesileyle tekrarlıyormuş, Ateist hanım bu kardeşe dönüp, ‘ Bey efendi, ‘Dün geceki depremi siz de hissettiniz mi?’ diye sormuş. ‘Hayır, diye cevap vermiş. Ve ilave ederek ben o sırada gemideydim, farkında olmadım’ O kardeş bu cevabi verince, Ateist hanım büyük bir şaşkınlıkla konuşmaya başlamış, ‘Vallahi, dün gece öyle bir sallandık ki, ben bile ‘Allah’ diye bağırdım’ demiş.

Efendim fıkra bu ya, bir Mevlevî ile bir Bektaşî beraberce yolda gidiyorlarmış. Bir ara Mevlevî, ‘Biz Allah der, döneriz!’ demiş. Sözü Bektaşî alıp, ‘Biz Allah der, dönmeyiz!’ cevabını vermiş. İkisi de doğru söylemiş. Bütün gök cisimleri, ayrıca elektronlar, nötronlar, kısacası her mevcut Allah diyerek dönüp dolaşıyor. Bu mübarek kelimeyi vird-I zeban Eden her Kim olursa olsun, Hak yolundan, istikamet mesleğinden, verdiği sözden bir daha asla dönmüyor.

Her nefes, oluyor tek bir ses: Allah bes, bâkî heves!

Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses
Yahya Kemal Beyatlı

İnsanlar, insanların, insanlığıyla insanlaşır.

Bu kıssadan hisse almak için nakleden: Abdülkadir Haktanır