hamitderman tarafından yazılmış tüm yazılar

Çocukları Camiden Kovmayalım

Camide namaz kılarken arka saflarda gülüşen çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkun ” diyor yazar.

Evet gelecek nesillerin dindar olarak yetişmesi adına bu sözün ne kadar önemmail.google.comli olduğuna zannedersem hepimiz hem fikiriz. Çünkü çocukların dini öğrenmeleri ilk olarak aile’de başlar. Özellikle anne’nin verdiği ilk dini bilgiler çocuğun zihninde kalıcı izler bırakır.

Birçok Avrupa ülkesinde Anaokullarının kiliseler tarafından işletildiğini biliyor musunuz ? Peki neden sizce kiliseler bu anaokullarını işletiyor. Sebebi çok basittir. Çünkü 4-6 yaş grubu çocuklarda verilen hem terbiye (eğitim) hem talim (öğretim) o yaşta çocuğun zihninde kalıcı izler bırakır. Bundan dolayı Avrupa’da kiliseler anaokulu yaşındaki çocukların eğitimine önem verir.

Özellikle çocukların dini ve ahlaki eğitimi teorikten çok pratiğe dökerek bizzat kilisede veriyorlar.Böylece çocuk erken yaşlardan dini ve ahlaki eğitimi hakkıyla almış oluyor.

Ülkemize gelince ise genelde çocuk dini ilk eğitimi okulda teorik olarak alır. Bu teorik olarak yaz tatillerinde Camilerde ve çeşitli vakıfların açmış olduğu Kuran Kurslarında alır.

Çocuk camide teorik olarak aldığı namaz gibi ibadetler ile ilgili bilgileri pratiğe dökmeye çalıştığı yerler camilerdir.

Peki çocuklar yeterince camiden istifade ediyorlar mı ?

Benim vereceğim cevap hayırdır. Nedenini sorarsanız yaşadığım bir çok yaşanmış olayla açıklamaya çalışayım.

Camide hepimizin karşılaştığı olaylardan biri çocuk sesleri, gülüşmeleridir. Bu durum normal bir durumdur çünkü bunlar çocuktur. Bu çocuklardan yaşlı insanlar gibi olgun davranışı bekleyemezsiniz. Bekler isek yanlış olur. Çocukların bu gülüşmeleri de genellikle yaşlı insanları rahatsız eder ve çocuklara kızmalarına sebep olur.

Buna benzer bir olayla çok karşılaştım.Siz de karşılaşmışsınızdır.En son geçenlerde teravih namazında karşılaştım.

Cami de orta saflarda namaz kılmaya çalışan 7-8 yaşlarında bir çocuğu tabirimi hoş görün ama bana göre öyledir. Yaşlı bir bunak gözlerinden sanki ateş fışkırırcasına sert bir şekilde çocuğun kolundan tutup camiden kovmaya çalıştı.Çocuk tam camiden çıkarken çocuğu kolundan tutup yanımda namaza durdurdum.

Peki bu yaşlı adam gerçekten dini bütün biri midir? Zannetmiyorum. Araştırırsanız bu tip yaşlı adamların ömrünün büyük kısmında camiye uğramadığını ve yaşlandığında ölümün yaklaştığını his ettiği için camiye gelmeye başladığını görürsünüz.

Dinini sağlam bir şekilde yaşayan bir Müslüman çocukken nasılsa yaşlılığında da öyledir. Hata öyle yaşlı insanlar bilirim ki çocukları camiye kazandırmak için onlara teşvik manasında hediye ve para bile veriyorlar. Buna bizzat kendim muhatap oldum. Çocuklukta Namaza başlama dayımın beni camiye götürerek teşvik etmesi vesile olmuştur.

Bir kitapta okumuştum.Yaşlılığında dine karşı düşman olanların düşmanlığı çocukluğunda yaşadığı yanlış olayların sonucu gerçekleşmiş.Bu tür insanlar bir kısmı çocukken ya camiden veya Kuran Kursunda karşılaştığı olumsuz olayların sonucu ortaya çıkmıştır.

Evet görüldüğü gibi camiden çocukları kovmaya çalışmak basit bir olay değildir. Bir çocuğun cami’ye karşı soğutulması basit bir olay değildir.Belki çocuğu camiden kovarak hem çocuğu İslam’dan soğutuyorsunuz hem de gelecekte din karşıtı bir insanın yetişmesine sebep oluyorsunuzdur.

Bu konu hakkında Cami imamlarına bir kaç istirhamım var. Lütfen camiye gelen çocuklara sahip çıkalım. Cami cemaatinden yaşlı insanların çocukları camiden kovması, hakaret etmesi gibi durumlara müdahale edin.Bu çocukların camiye karşı soğutulmasına izin vermeyin. Cemaati çocukların camiye kazandırılması konusunda münasip bir dille uyarın ve bilgilendirin.

Sonuç olarak Sayın Müftülerimize de sesleniyorum. Bu çocukların camilere kazandırılması için özellikle cuma vaazlarında ve hutbelerde bu konuda vatandaşları bilinçlendiren vaaz ve hutbelerin verilmesini sağlayın. Özellikle bu konu hakkında daha önce kampanyalar yapılmış fakat daha fazla kampanyanın yapılmasına vesile olun. Çünkü bu konu gelecek açısından hayati önem taşıyor.

Vesselam

Hamit Derman

www.NurNet.Org

Nerede O Eski Ramazanlar

Yoğun bir siyasi gündemden sonra mübarek Ramazan ayı geldi.Ramazan ayı mağfiret ve rahmet ayıdır.Özellikle Urfa‘mızda elli dereceleri bulan hava sıcaklığında oruç tutmak bir başka oluyor.

Zaman zaman yaşlı insanlardan duyarız.” Ah nerede o eski Ramazanlar” diyerek geçmiş günlere özlem duyarlar.

Bu özlem acaba geçmiş Ramazanlara mı ? Yoksa geçmişte Ramazan vesilesi ile yaşanan güzel günlere mi ? Bence bu geçmişe duyulan özlem, aslında Ramazan vesilesi ile geçmişte yaşanan güzel günlere duyulan özlemdir.

Kimi geçmişte gençliğinde geçirmiş olduğu oruçlu günleri hatırlar.Ve o günlere özlem duyarak içinden nerede o eski Ramazanlar sözleri dökülür.

Kimisi de eski Ramazanlarda ,yaşadığı çocukluğunu gördüğü için eski Ramazanlara bir özlem duyar.

Evet, benim oruçla tanışmam yaklaşık otuz yıl önce yine bu günler deki gibi yaz mevsimine rastlar.O zaman 7-8 yaşlarındaydım. Çocukken anne babamızın teşvikleri ile tekne orucu dediğimiz öğleye kadar oruç tutuğumu hatırlarım.

O dönemde köyümüze elektrik gelmemişti.Elektrik olmadığı için genelde babam şehre indiğinde gelirken bir kalıp buz getirirdi.Özellikle o zaman babamın şehirden köye gelişini sabırsızlıkla beklerdik.Babam orucun etkisi ile yorgun ve bitkin bir halde gelirdi.Susuzluğunun hafiflemesi için ayaklarına ve başına bol miktarda su dökerdi.Biz de çocuk aklımızla babamız ne yapıyor diye gülerdik.

O zamanlar soğuk su için buzdolabı yoktu fakat bizlerin ” Den ” diye adlandırdığımız. Pişmiş topraktan yapılmış su küpleri vardı.Bu su küplerindeki su, buzdolabı kadar olmasa da idare edecek kadar serin olurdu.Bu su küpleri de özel bir oda da tutulurdu. Biz çocuklar susadığımızda gidip o su küpünden su içerdik.

Bir de o dönemlerde Ramazan ayı Mercimek,Arpa ve buğday biçim dönemlerine denk gelirdi.Özellikle büyüklerimiz oruçlu halleri ile gün boyu 50 dereceyi bulan sıcakta çalışırlardı.Şimdi düşünüyorum.Ben şimdi onların yaptığını yapabilir miyim bilemiyorum.

Şimdi bana sorarsanız peki o günleri arıyor musun ? Vereceğim cevap tabi ki evet .

Peki neden evet ? Çünkü eski günlerde yaşadığım çocukluğumu buluyorum.Çamurdan oyuncak yapmayı,kırlarda koşmayı,telden oyuncak araba yapmayı özlüyorum.Belki yokluk vardı.Bugünkü imkanlar yoktu.Fakat fıtri doğal bir hayat vardı.Yapmacık suni dünyalar yoktu.Gerçekçi bir çocukluk vardı.Biz o zaman çocukluğumuzu hakkı ile yaşadık.

O dönem de ne kadar elektrik,televizyon, bilgisayar,internet olmasa da,bunların yerini alan köy deki hala zihnimde silinmeyen samimi sohbet ortamları vardı.Belki kolası,meyve suyu olmasa da halis muhlis doğal ayranımız vardı.Kısaca yaşantımız halis muhlis şimdilerin klasik söyleyişi ile organikti,katıksızdı.

Hasılı kelam bu yazımız belki Ramazanla ilgili dini içerikli bir yazı olmadı.Fakat sizleri geçmişe götürmek babında biraz farklı bir yazı olsun dedik.Çünkü bu mübarek ayda dini yazıları yazan çok hocamız oluyor.O yazıları da otorite olan hocalarımıza havale edelim.

Vesselam…

Hamit Derman

Af ve Mağfiret Harmanı Ramazan Ayı

Ramazan-ı Şerif Müslümanlar için bir hasat ayıdır.Bu ayda çok az bir ibadet karşılığında çok büyük sevaplar vardır.

Allahü teâlâ bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “… Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer; 10)

Bazı İslam alimleri, bu ayette geçen, sevapları kendilerine hesapsız olarak verilen kişileri “Ramazan ayında oruç tutanlardır.” diye tefsir etmişlerdir. Allah-u Zülcelâl, açlığa ve susuzluğa sabır gösteren kimselere, sevaplarını hesapsız olarak veriyor.

Allahü teâlâ, bu ayet-i kerime ile sabırlı olan kullarına, sevaplarını hesapsız olarak vereceğini beyan ediyor.Yani bu ayet bu sıcak günlerde özellikle susuzluk çeken bir mümine ahirette büyük bir mükafat vaad ediyor.

Bediüzzaman Hazretleri de bu mübarek ay için şöyle buyurur: “Ramazan-ı Şerifte her bir harfin on değil, bin; ve Âyetü’l-Kürsî gibi ayetlerin her bir harfi binler; ve Ramazan-ı şerifin cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadirde otuz bin hasene sayılır. Evet, her bir harfi otuz bin bâkî meyveler veren Kur’ân-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki, milyonlarla o bâkî meyveleri Ramazan-ı Şerifte mü’minlere kazandırır.” mükafat olduğunu müjdeliyor.

Her amelin bir sevabı, her sevabın da bir hesabı vardır. Bazı ameller vardır ki her bir tanesi on sevaptır, bazıları yetmiş sevap, bazıları da yedi yüz sevaba kadar gider. Bazı ameller de vardır ki o amellere, Allah istediği kadar sevap verebilir. Orucun sevabı ise Allah-u Zülcelâl’ın karşılığını hesapsız olarak verdiklerindendir. Bu hüküm, hadis-i şeriflerde bildirilmektedir.

Hadis-i şerifte:  “Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır. Allah’ü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir.” Buyrulmuş.

İbni Ömer radıyallahu anhudan rivayetle, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü oruç ve Kur’an, kul için şefaat edeceklerdir. Oruç şöyle diyecektir: ‘Ey Rabbim! Ben, onu gündüzleri şehevi arzulardan almıştım.’ Kur’an da şöyle diyecektir: ‘Ben de onu, geceleri uykudan, dinlenmekten almıştım.’ Onların böyle demeleri üzerine, her ikisinin de şefaatleri makbul olur.” (Ahmed bin Hanbel, Taberani, İbn-i Ebi’d Dünya, Hâkim)

Başka bir hadiste de Ebu Hureyre radıyallahu anhudan rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Kim, inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Müslim)

Hadislerde aktarıldığı gibi bu ay, bizim için çok büyük bir fırsattır. Allah-u Zülcelâl, bir sene boyunca işlenmiş günahları, Ramazan Ayı’nın ibadetiyle affediyor.Böyle güzel bir müjde var.

Onun için fırsat elimizdeyken, bu ayı iyi değerlendirmemiz ve kendimizi Allah-u Zülcelal’in affına müstahak etmemiz lazımdır.
Ramazan ayı içerisinde, Kur’an-ı Kerim’de bin aydan daha hayırlı olduğu haber verilen Kadir Gecesi bulunmaktadır. Bin aydan daha kıymetli ve faziletli olan Kadir Gecesi’ni çok iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz. Kadir Gecesi Af ev mağfiret için bir fırsat gecesidir.Bu mübarek gecede bu fırsatı en iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz.

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Leyle-i Kadir’i bilhassa Ramazan’ın son on gününde aramamızı bizlere tavsiye etmiştir. Alimlerin çoğu, Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın yirmi yedinci gecesi olduğunu söylemişlerdir. Ulamanın çoğunluğu, yirmi yedinci gecesi olabilir, dediği için hepimiz o geceyi Kadir Gecesi olarak biliyoruz. Fakat başka geceler de olabilir. Onun için diğer gecelerde de kendimizi yapılması gereken ibadetlerden mahrum etmemeliyiz.

Bu gece, bin aydan daha hayırlı olduğu için çok iyi değerlendirmek lazımdır. Bu gecede “Allahümme inneke afüvvûn tühibbül’afve fa’fu anni”  = “Ey Allah ‘ım. Sen çok affedicisin ve affı çok seversin, beni affet.” diyerek dua etmeli ve Allah-u Zülcelâl den af ve mağfiret dilemeliyiz .

Evet mübarek Ramazan ayını ve bu ayda olan bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini hakkıyla değerlendirmeliyiz.Ve bu mübarek günlerin bizim için cehennemden kurtuluş ve Cenneti kazanmak için bir vesile yapalım inşallah…

Durmak Yok Okumaya Devam

Şanlıurfa Harran Üniversitesi Öğretim Görevlisi Salih HARTAVİOĞLU Hoca Gençlik haftasında Özellikle Oratöğretim öğrencilerine yönelik  1000 gence, Risale-i Nurlardan 1000 Gençlik Rehberi hediye kampanyasını daha da genişleterek Meyve Risalesini de içine aldı..

Salih Hoca daha önce de Eczanelerde Hastalar Risalesi standı açarak hasta ve hasta yakınlarından almak isteyen Hastalar Risalesi bedava dağıtmıştı.Ve bu kampanyası çok ilgi görmüştü.

 

Kendisiyle yaptığımız söyleşi de Salih HARTAVİOĞLU hocamız

kampanyayı geniş alana yayma nedenini şu sözlerle açıkladı:

Gençler tatile girmeye hazırlanırken biz tatile girmiyoruz.

Gezgin Taha ile çantalarımızı aldık yollara düştük…

Yine kahraman ve fedakar bir idarecimiz bizleri misafir etti..

Gençlerle buluşturdu..

Gençlerle kısa söyleşiler yaparak, dertleri ile dertlendik..

Hissiyatları ile hemhal olduk….

Ve anladık ki bu dehşetli ahir zaman fitnesinden

kendini muhafaza etmek isteyen gençler

hem gençlik rehberine hem de meyve risalesine muhtaçlar

eserleri anlattık , pırlanta misal gençlere takdım ettik..

Dedik ahir zamanın cazibedar fitnesi her gencin his hevesine potansiyel tehlikedir.

Bu tehlikeye karşı kahramanlar gibi Meyve ve Gençlik Rehberi gibi keskin kılınçlarıyla mukabele etmeleri elzemdir.

Yoksa, o bîçare genç, hem dünya istikbâlini,

hem mesud hayatını, hem âhiretteki saadetini

ve hayat-ı bâkiyesini azablara, elemlere çevirip mahveder.

Ve sû-i istimâl ve sefâhetle hastahânelere

ve hayatın taşkınlıkları ile hapishânelere düşer.

Eyvahlar, esefler ile, ihtiyarlığında çok ağlayacak.

Eğer terbiye-i Kur’âniye ve Nurun hakikatleriyle kendini muhâfaza eylese,

tam bir kahraman genç ve mükemmel bir insan

ve mesud bir Müslüman

ve sâir zîhayatlara, hayvanlara bir nevi sultan olur.

Diyerek vedalaştık..

 

Bizler de  yapmış olduğu bu güzel  ve örnek eğitim ve kültür hizmetinden dolayı Salih hocamıza başarılar dileriz.

 

 

Berat Gecesi Berat Senedimiz Olsun

‘’ Berat’’ temize çıkma,yanlışlardan temizlenme demektir.Kısacası günahlardan temizlenme ve arınma demektir.Mübarek Ramazan ayını müjdeleyen Ramazan ayından önceki en son mübarek gecedir.Berat gecesi mübarek aya hazırlık ve mübarek ayı temiz bir şekilde günahlardan arınmış bir şekilde karşılamak  için son fırsattır.

       Berat gecesini bizim için kurtuluş beratı fikriyle ihya edelim.Hiç düşündünüz mü geçen yıl bu geceyi yaşayan kaç akrabamız,dostumuz bu gün aramızda yok.Belki bizlerde seneye bu güne ulaşmayabiliriz.Belki yarına ulaşmayabiliriz.Bu şuurla Mübarek geceyi ihya edelim.Bu gecenin önemini bilerek ihya edelim. Hazreti Peygamber ( S.A.V ) bu geceye çok önem verirdi.

 Hazreti Peygamberin ( S.A.V ) bu gecenin önemini belirten çok hadisleri vardır.

Ebu Hüreyre Radıyallahu And’dan rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
—“Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:
—“Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.
—“Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:
—“Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanların hemen herkesi bağışlar. Meğer ki, bağışlayacağı kimseler büyücü, kahin, devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu kimseler tövbe edinceye kadar, Allah-u Teala onları bağışlamaz.

    Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine geldi ve şöyle dedi: Ya Muhammed başını kaldır. Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış.
Cennetin birinci kapısında dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyor: Ne mutlu bu gece rüku edenlere.
İkinci kapıdan dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: Bu gece secde edenlere ne mutlu .
Üçüncü kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: Bu gece dua edenlere ne mutlu.Dördüncü kapıda duran melek dahi şöyle sesleniyordu: – Bu gece, Allah ı zikredenlere ne mutlu .
Beşinci kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: Bu gece Allah korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu.
Altıncı kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: Bu gece Müslümanlara ne mutlu. Yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın.
Bunları gördükten sonra, Cebrail e sordum: Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak?
Şöyle dedi: Ya Muhammed, Allah-u Teala, bu gece, Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azat eder.

     Başka bir hadiste Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuşlardı:
“Recep, Allah’ın ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır”. Mübarek Recep ayının ardından gelen Şaban ayı Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ayıdır. Bu mübarek ayın değerini bilerek, ibadetlerimizi yapmalı, alemlerin Rabbinden af dilemeliyiz.

     Bediüzzaman Hazretleri de bu gecenin çok ehemmiyetli olduğunu Kadir gecesi kadar ehemmiyetli olduğunu ve kadir gecesinde kuran-ı Kerimin  her bir harfi için otuz bin ise berat gecesinde bu yirmi bin olduğunu ve bu gecenin kuran ve istiğfarla geçirilmesi gerektiğini söylüyor:’’ Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin proğramı nev inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr in kudsiyetindedir. Herbir hasenenin Leyle-i Kadir de otuzbin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat ta herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur anın sevabı yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyali-i meşhurede onbinler, yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur anla ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır. ( Said Nursî Şualar: 505)

       Evet bizlerde bu geceyi en iyi şekilde geçirmeliyiz.Allah’ın (cc) merhametlilerin en merhametlisi olduğunu düşünerek ondan afuv ve merhamet dilemeliyiz.Unutmayalım bu gece belki bizim son gecemizde olabilir.

       Gecemizi hakkıyla yaşamak dileğiyle selam ve dua ile….

 Hamit DERMAN