Başarıyı “Telefonda” Arayan Öğrenciler

Belh Sultanı İbrahim Edhem Hazretleri, bir gece hanımıyla kuş tüyü yatakta yatarken hanımına “Hanım cennette de İnşallah seninle böyle beraber oluruz” der.  Tam bu sıra da sarayın damından ayak sesleri işitir. Sultan gece vakti sarayın damında dolaşılmasından dolayı sinirlenir ve:

“Kimdir o? Ne arıyorsun bu saatte damda?” diye seslenir.

“Devemi kaybettim onu arıyorum.” diye bir cevap gelir. Bunun üzerine Belh Sultanı:

“Damda deve mi olur be adam!” diye bağırır. Damdaki adam biraz duraksadıktan sonra:

telefonla oynayan ogrenci“Ey hükümdar! Damda deve aranmayacağını biliyorsun da kuş tüyü yatakta cennet aranmayacağını neden bilmiyorsun! Damda deve aramak bundan daha mı acayip.” der.

Bu uyarı üzerine tahtını tacını bırakan Belh Sultanı, artık cenneti bulmak için mürşidi kâmillere hizmet ederek derviş olur.

Bugünün çocukları da kuş tüyü yatakta cennet arayan İbrahim Edhem Hazretleri ile damda deve arayan Hızır (a.s) gibi başarıyı cep telefonlarında ve sanal âlemlerde aramaktadırlar.

Bugünün çocukları odalarındaki kuş tüyü yataklara uzanarak ve son model cep telefonlarda sanal âlemlerde gezinerek cenneti değil de iyi bir lise ya da iyi bir üniversiteyi kazanmayı hayal etmektedirler.

Günümüz çocukları hem başarılı olmak istiyorlar hem de sanal âlemden çıkmak istememektedirler. Başka bir ifadeyle hem çok sevdikleri cep telefonlarından vazgeçmek istemiyorlar hem de çok istedikleri iyi bir lise ve üniversite kazanmak istiyorlar. Yani bir koltukta iki karpuz taşımak istemektedirler.

Seminerlerimizde kimler sınıfa girerken cep telefonunu kapatıyor diye sorduğumuzda öğrencilerin ancak yarısı evet diyebiliyor. Yine kimler evde ders çalışırken cep telefonunu kapatabiliyor diye sorduğumuzda ancak bir elin parmak sayısı kadar el kalkıyor. Yine çocuklara dünyada vazgeçemeyeceğiniz en önemli şey nedir diye sorduğumuzda da malumunuz olmak üzere cevap “cep telefonları” oluyor.

Bundan beş on sene öncesine kadar çocukların ders çalışmalarının önündeki en büyük engel televizyondu. “Hocam ders çalışmıyor, çok televizyon seyrediyor.” denilirdi. Günümüzde ise bunun yerini akıllı telefonlar aldı.

Cep telefonları günümüzde ders çalışma konusunda televizyondan daha büyük engeldir. Çünkü anne babalar, en azından çocukları ve izledikleri programları kontrol edebiliyorlardı.  Gerekirse uyarı yapıp televizyonu kapatarak odalarına ders çalışmak için gönderebiliyorlardı. Oysa cep telefonları konusunda ailelerin böyle bir şansı yok gibidir. Çünkü cep telefonlarının kapatılması söz konusu ol(a)mayacağı gibi odalarına göndermekte çocuklar için birer ödül olmaktadır.

Cep telefonları çocukların ders çalışmalarının önünde o kadar büyük engel oluştu ki çocuklarla beraber yatağa kadar girmektedir. Bunun da en büyük göstergesi uyurken bugün yastıklarının altında kitaplar değil de cep telefonu bulunmasıdır.

Yirmi dört saat açık tutulan cep telefonunu, ders çalışırken kapatabilmek için gerçekten güçlü bir irade ister. Onun için telefon kullanma ve kullandırma konusu verimli ders çalışma konusu kadar önem arz etmektedir.

Çocuklara hep verimli ders çalışma teknikleri hakkında bilgi verilir. Oysa ders çalışmanın önündeki en büyük engel olan cep telefonlarını verimli bir şekilde kullanma konusunda kafa yorulmamaktadır.

Çocuklar bir koltukta iki karpuz taşınamayacağı gerçeğini geç olmadan anlamaları gerekir. Çünkü insanın aynı anda hem ders çalışılıp hem de cep telefonuna girecek kadar dikkati geniş değildir. İnsan zihni sadece bir şeye adapte olabilmektedir.

Bir çocuk aynı anda hem ders çalışıp hem de arkadaşına SMS atıyorsa veya sanal âlemde çetleşiyorsa ya da ders çalışırken cep telefonuna kulaklığını takıp müzik dinliyorsa bu çocuk ders çalışma konusunda ailesini ve kendini kandırmaktan başka bir iş yapmıyor demektir.

Bazı çocuklar; “Ama hocam ben telefonsuz ders çalışamam!” derken bazıları da; “Hocam yazı yazarken ya da problem çözerken müzik dinleyebilirsiniz.”diyorlar.

Bizde onlara da diyoruz ki: “Yazı yazarken ya da problem çözerken öğrenme olmuyor mu? Yazı yazarken ya da problem çözerken dikkat lazım değil mi? Yarın sizler sınava girerken kulağınızda cep telefonun kulaklığı mı olacak? Yoksa sizlerin fizik, kimya, matematik gibi problem gerektiren derslerdeki başarısızlıklarının nedeni müziksiz sınava girmeniz mi?

“Bilinçaltı aptaldır. Ne söylerseniz, ne düşünürseniz onu doğru kabul eder. Şakadan hiç anlamaz…” (Joseph Murphy). Ders çalışırken bilinçaltınızı bu şekilde alıştırdığınızda sınavlarda da çağrışımlar hep cep telefonu olacaktır. Sınavlara da cep telefonlarıyla girilmediğine göre…” diyoruz.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: