Başkanlık Sisteminin İslamiyet Ve Tarihimiz Açısından Tahlili (III)

Eğer, yukarıdaki verilen bilgiler incelenirse, zikredilen sınırları aşmamak şartıyla, başkanlık sistemi, hem İslam’ın yüce prensiplerine ve hem de tarihimiz boyunca uygulanan devlet başkanlığı sistemine uygundur. Özellikle belirtelim ki, Hz. Peygamber ve dört halife hariç, tarihimiz boyunca, hiçbir devlet başkanı, yasama, yargı ve yürütmeyi üstlenmeyi ne kastetmiş ve ne de İslamiyet’te ve hukuk tarihimizde buna müsaade edilmiştir. İster halifenin on temel görevi ve isterse Osmanlı ve Selçuklu devlet başkanlarının yetkileri ile alakalı açıklamalar, dediklerimizi tasdik eylemektedir.

Şu anda dünyada uygulanan devlet başkanlığı sistemleri de benzer özellikler arz etmektedirler. Fransa’da Cumhurbaşkanı konseylerin aldığı kararları durdurma, yasaları kabul etme, anlaşmaları imzalama kendisine sunulan önerileri kabul etme ya da reddetme hakkına sahiptir. Fransa anayasasına göre cumhurbaşkanı başbakanı atama yetkisine sahipken, onu azletme yetkisine sahip değildir. Cumhurbaşkanı yalnızca başbakanın kendisine istifasını sunması halinde onu görevden alabilmektedir. Bakanların durumu ise daha farklıdır. Bakanlar, cumhurbaşkanı tarafından görevden alınabilir, ancak bunun için başbakanın cumhurbaşkanına öneride bulunması gerekmektedir.

Fransız Anayasasının 12. maddesine göre ise cumhurbaşkanı Millet Meclisi’ni feshetme yetkisine tek başına sahiptir. Ancak bu yetki olağanüstü hal durumlarında kullanılamaz. Öte yandan cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’nin üç üyesini ve Anayasa Mahkemesi başkanını atayabilir. Kriz zamanlarında bağımsızlık ve bütünlüğe yönelik tehditlere karşı tüm yetkileri kendinde toplayabilir. Bu durum İslam tarihindeki halifelerin ve nihayet Selçuklu’dan itibaren devlet başkanlarının yetkilerinde, bazı istisnalar dışında, farklı değildir.

Amerika’da ise, Anayasanın, başkanın yetkilerini tanımlayan 2. maddesinde, “İcra yetkisi, ABD başkanına emanet edilir” yazıyor. Başkan, aynı zamanda silahlı kuvvetlerin başkomutanı; af ve tecil yetkilerine sahip olan başkan, Senatonun fikrini sormak ve mevcut senatörlerin üçte ikisinin onayını almak kaydıyla anlaşmalar imzalayabilir. Büyükelçileri ve yüksek mahkeme hâkimlerini atayan başkan, bunu yaparken de Senatonun çoğunluğunun onayını almak zorundadır.

ABD Anayasaya göre, “birliğin durumu hakkında Kongreye bilgi vermek zorunda olan başkan, gerekli ve uygun gördüğü, önem arz eden her türlü önlemi Kongrenin bilgisine sunmak durumundadır. Başkan, ayrıca Kongre tarafından kabul edilen kanun metinlerini veto hakkına da sahiptir. Başkan, ihanet, yolsuzluk ya da herhangi başka bir suç yüzünden azledilebilir.”

Sonuç olarak, eğer başkanlık sistemi İslamiyet’e ve tarihteki devlet başkanlığı sistemlerimize uygun ise; benzerleri ABD ve Fransa gibi ülkelerde de uygulanıyorsa, Türkiye Cumhuriyetinin bunu uygulaması yerindedir ve daha da istikrar getirecektir. Tarih böyle konuşurken ve Dünya devletleri bunu uygularken, hala başkanlık sistemini despotluk yahut başka vasıflarla kötüleyenler, tarihimizi ve dinimizin esaslarını da inkâr ettiklerinin farkında değildirler.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: