Başkasının Günahına Ağlayan Adam

O’nun kaygısı, sevdası, derdi, davası hep Allah’ın kullarına tanıtmak ve sevdirmekten ibaretti.

Bütün engellere, acılara, işkencelere, hapislere, sürgünlere, zehirlemelere rağmen Kur’an’a imana, İslâm’a hizmet duygusundan hiç ayrılmadı.

En zor şartlarda bile hiç ümitsiz olmadı.

En olumsuz şartlardan, daima en olumlu sonuçlar çıkardı.

Kendisini batırmaya, bitirmeye çalışanları da huzura ve mutluluğa, yani kulluğa çağırdı.

Çünkü ona göre, kul olmak, “kurtulmak” demekti.

Kendisine en acımasız hakareti ve dayanılmaz işkenceyi lâyık görenleri bile iman hakikatleriyle tanıştırmak ve kurtarma telâşındaydı.

Güle oynaya günah bataklıklarına batanlara da merhametle baktı.

Günahına ağlamayanların günahına ağladı.

Çünkü o, şefkatten ibaretti.

Sevgiyle sarıp sarmaladı yaralı yürekleri.

Manevî kiri, pası, yarayı acısız ameliyatlarla tedavi etti.

Gönülleri çelen, ruhları çeken bir muhabbet merkeziydi.

Benim sevdalandığım yürek, bu yürekti.

benim ve neslimin kendine gelişiydi.

Uyanmamızdı heyecanla ve gafletten silkinmemizdi.

Uyanalım diye uyanıktı.

Ebediyen gülelim diye ağlıyordu.

Vehbi Vakkasoğlu

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: