Batılı Aydınların Gözüyle Peygamberimiz

“Müslümanlık, Afrikalıları medenîleştirmiş, onları sanayi, ticaret vesair işleri inkişaf ettirmeğe sevk etmiştir. Müslümanların irşadıyla ve İslâmiyetin tesiriyle Afrika’nın her tarafında muhteşem şehirler tesis olunmuştur. Avrupa’lı seyyahlar buraları ziyaret ederek onları hemşehrilerine tavsif ettikleri zaman, Avrupalılar bunların ihtişamına inanmak istememişlerdi.” (Profesör Tomas Arnold’un “İslâm Tebliği” adlı eserinden. Bu eser “İntişar-ı İslâm Tarihi” ünvaniyle merhum Halil Hâlid Bey tarafından tercüme olunmuş ve Âsâr-ı İlmiye Kütübhanemiz tarafından neşrolunmuştur.)

“İnsanlığa hizmet, Müslümanlığın şiarı ve medar-ı iftiharıdır. Bundan dolayıdır ki, Müslümanlık cihanşümul uhuvvet esaslarını ihtiva ve muhafaza etmiştir. İnsanlık bu esası kabul ve onunla âmil olduğu zaman mes’ud olacaktır.” (Hindistan’ın millî rüesasından Sarocni Neyda namındaki büyük kadının Londra’daki Voking câmiinde Müslümanlara hitaben îrad ettiği ve İslâm Mecmuası’nın 1920 senesinin Kânunusânisi nüshasında intişar eden nutkundan)

“İslâm çocukları, tahsillerine Kur’anla başlıyorlar. Çünki Kur’an, bütün dinî, dünyevî hakikatlerin menbaıdır. Fakat bu mekteblerin yanlarında, yine Kur’anın ilhamıyla, felsefe ve hikmet medreseleri vücud bulmuş, bilâhere bu medreseler, dârülfünunlar olmuştur. Bundan dolayıdır ki, Afrika’nın bugün bile dünyanın en karanlık noktası tesmiye olunan köşeleri fikrî, maddî terakkiler itibariyle muasırı olan Avrupa memleketlerinden çok yüksek bulunuyordu.” (Müslümanların asrî medeniyet üzerindeki tesiratı hakkında bir nutuk îrad eden H. S. Lider’in beyanatından)

“İslâmiyetin intişar ettiği sahalarda milletlerin seviyesini yükseltmek hususundaki büyük himmetlerini nazar-ı dikkate almamak mümkün değildir. Bu din sayesindedir ki, Afrika zencileri medeniyet ruhunu temsil edebilmişler ve aralarında adlî ve medenî idare tesis etmişlerdir. Müslümanlık bu akvam arasında bir hars ve bir medeniyet vücuda getirmiştir. İslâmiyetin istinadgâhı Kur’andır ve bu Kur’an bir berat-ı necattır.” (Mister Y. Moreyl’in 1922 de “Şimal Nicer” hakkındaki îrad ettiği nutuktan.)

“Kur’anın Medine’de nâzil olan âyetleri, İslâm cem’iyetini idare eden ve doğru yola sevk eden âyetlerdir.” (Stanley Lenpal’in “Kur’andan İntihablar” adlı eserinden)

“Kur’an dün olduğu gibi, bugün de mütemadiyen mütezayid insan kitlelerinden sadakat ve teslimiyetle karşılanmaktadır. Kur’an, putperestlik aleyhinde müttehid bir cephe vücuda getirmiştir.” (J. T. Batani’nin “Müslümanlık ve Akdeniz diyanetleri” adlı eserinden)

“Müslümanları medeniyet, hendese, heyet, mimarî, sanayi-i nefise ve felsefeyi inkişafa sevk eden zaferler, ancak Kur’anın insanları birleştirerek onları fazl-ü irfan servetini elde etmeye sevk etmesinden ileri gelmektedir.” (İngiltere’nin en büyük mütefekkir ve muharrirlerinden H. G. Vels)

“Müslümanların dini, Kur’an dinidir. Bu din, müsalemet, emniyet ve huzur dinidir.” (Piskopos Volter Meron’un “Müsalemete en doğru yol” adı ile Petersburg kilisesinde îrad ettiği konferanstan)

“Kur’anda siyasî riyakârlığı zerre kadar ifade eden hiçbir kelime yoktur. West Minister gazetesinin pek haklı olarak söylediği vechile, şarkta müstebid hükümdarları ve cebbarları zulüm ve ceberuttan men’eden bir şey varsa; o da onların karşılarında korkusuz ve lekesiz bir mürşidin okuduğu bir Kur’an âyetidir.” (Ud Frey Hicts)

“Kur’an, ihraz ettiği neticeler ve en muktedir iyi insanların dimağları üzerinde icra ettiği tesirlerle muhakeme olunduğu zaman, dünyanın en mukaddes ve en mükemmel kitabı olduğu anlaşılır.” (Leonard’ın “İslâmiyet ve ahlâkî ve ruhanî kıymeti” eserinden)

“Kur’anın kadr ü kıymetini, azametini, faziletini ve birçok nokta-i nazarlardan güzelliğini inkâr etmek, akıl ve mantıktan mahrum olmak olur.” (Londra’da intişar eden Near East “Şark-ı Karib” mecmuasının 13 Nisan 1922 tarihli nüshası)

 “Son bin üç yüz senelik buhranlar ve ihtilaller içinde Kur’an Türklerin, İranlıların ve Müslüman Hindlilerin kitabı olarak payidar olmuştur.” (Edvar Denison Ros’un “Sel”in Kur’an tercümesinin son tab’ına yazdığı mukaddemeden)

“Kur’an insanlara mükemmel bir terbiye dersi verdikten başka, onlara hayat-ı hususiyelerinde ahlâklı, âlîcenab, hayırperver, cesur ve şeci’ olmayı ve bütün Müslümanları sevmeyi öğretmektedir.” (Mister Arnold Havayt, İslâm Mecmuası, 1916 senesi Mayıs nüshası)

“Hakikat-ı halde imanın hakikî kitabı, fikre itminan veren kitab, ancak Kur’andır.” (Prencapta Siyh mezhebinin müessisi Baba “Nanak”ın Genem Sakihi adlı eserinden)

“Müslümanlık, medeniyetin meş’alkeşi olan Kur’ana müsteniddir. İslâmiyetin başlıca hususiyeti, hars ve medeniyetin esası, belki de en büyük rüknü olmaktır.” (Doktor İshak Teylor’un Times gazetesinde intişar eden bir konferansından)

“İslâmiyetin başlıca muvaffakıyeti, esasatını tatbike muvaffak olmasıdır.” (Herbert)    “Kur’an her asırda izini bırakmağa namzeddir.” (Mister Rodwell, Kur’anın İngilizce mütercimi)

“İslâm orduları Suriye’yi fethettikleri, yahut muzaffer bayraklarını Afrika’ya diktikleri, yahut Karadeniz’e vardıkları zaman, Kur’an hep beraberlerinde idi. Bundan dolayıdır ki, Müslümanlar fethettikleri memleketlerde mezalim irtikâb etmemişler ve bir millete Müslümanlığı kabul ettirmek için onu kılınçtan geçirmemişlerdir.” (Bolinson)

*  “Kur’an, Müslümanlara bir faikiyet hissi vermiştir. Bu öyle bir histir ki, büyük milletleri terakkiye sevk eden en büyük kudret olmuştur.” (Profesör Margolyt’un “Muhammedîlik” eserinden)

Nur Çeşmesi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: