Bayır Bucak Türkmenleri katlediliyor

Suriye’nin Bayır Bucak Türkmenlerinin sayısının yaklaşık olarak 3,5 – 4 milyon olduğu kabul edilmektedir. Bayır Bucak Türkmenleri Hatay’ın Yayladağı ilçesi dahil olmak üzere Lazkiye’ye kadar uzanan bölgede yaşamaktadırlar. Yayladağı ile Bayır-Bucak bölgesi için bir elmanın iki yarısı denilebilir. Türk oymaklarını Lazkiye’ye yerleştiren Osmanlı, öyle stratejik davranmış ki, Tartus’dan Tarsus’a dek uzanan Nusayri yerleşimini, hem dağa hem de sahile yerleştirdiği Bayır-Bucak Türkleriyle bıçak gibi kesmiş. Bu strateji sayesinde Hatay,  barışın ve hoşgörünün şehri olmuştur. 12 Eylül 1980 öncesi Hatay’ın etnik yapısından faydalanarak, Kahramanmaraş’ta meydana gelen kardeş kavgasını meydana getirmek istediler başaramadılar. Bunda Yayladağı halkının rolü büyüktür. Gezi olaylarında da Hatay’ı karıştırmak istediler, yine başaramadılar. Çünkü Hatay’da Yavuz’un torunları Yayladağılılar var. Suriyeli kardeşlerimizle beraber yaşıyoruz. Yine karıştırmak istiyorlar, başaramayacaklar. Yayladağı ile Lazkiye arasında olan bölgelerde 36 köy 2 nahiye olarak Türk köyleri bulunmaktadır. Türkmenlerin yerleşim yerleri genellikle köy olduğu için halk çiftçilik, rençperlik, elma üretimi ve tarımla uğraşmaktadır.

Suriye Türkmenlerinin tamamı Sünni Müslüman’dır. Konuştukları diller ise Arapça ve Türkçedir. Kullandıkları Türkçe, Türkiye Türkçesine çok yakındır. Suriye Türkleri, şiveleri ve edebiyatları bakımından Türkiye’nin bir uzantısı gibidirler. Suriye’de konuşulan ağız da, Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir. Hama ve Humus Türkmenlerinin şivesi Osmanlı Türkçesine diline daha yakındır. Türkler Suriye’de azınlık olarak kabul edilmemekte ve kayıtlarda Müslüman olarak geçmektedirler. Halk arasında ise Türkmenler olarak adlandırılmaktadırlar. Bayır Bucak Türkmenleri kimliklerinin bilincinde olmakla beraber yaşadıkları çevre ile kaynaşarak biraz olsun erimişlerdir. Ama kendilerini Türkmen olarak tanımlamaya devam etmektedirler. Asimilasyon Politikaları 20. yüzyılın ortalarından itibaren çok sayıda Suriye Türkü Araplaştırılmıştır. Bu çerçevede, Türkçe yer adları Arapça’ya çevirmiştir. Örneğin, İsabeğli “İseviye”, Elmalı “Tuhafiye”, Turunç “Ummutuyur”, Kebeli “Rabia”, Kolcuk “Dura”, Gökdağ “Elhadra”, Buzluca “Selce”olmuştur. Suriye yönetiminin Suriyeli Türkmenlere asimilasyon politikası uygulamasının nedenleri arasında sosyal ya da siyasi herhangi bir örgütlenmeye sahip olmamaları ve dağınık halde yaşamaları yer almaktadır. Suriye Türkiye’ye gitmek isteyen Türkmenleri engellemiş, gizli olarak gidenlerin ise mal varlıklarına el koymuştur. Esad toprak reformu adı altında Türkmenlerin toprakları önce istimlâk edilmiş sonra da bu topraklara Araplar yerleştirilmiştir. Bölgede Türk dilinde eğitim yapılması da engellenmiş ve zorla Arapça eğitim uygulanması halkın eğitim seviyesini düşürmüştür. Suriye Türkmenleri ülkedeki yönetim karşıtı hareketlerde muhalif kesimi desteklemektedirler.

Selçuklu’dan bu yana hacca giden Müslüman kardeşlerinin güvenliğini sağlayan Bayır Bucak Türkmenleri eli kanlı Esad’ın, Rusya’nın saldırısı altında yok ediliyorlar.

Türkmen Dağı’nda şiddetli çatışmalar sonrası Bayır Bucak’ın düşmesi, Suriye İç Savaşı’nın seyrini bütünüyle değiştirecek kapasitede. Bayır-Bucak’ı tamamıyla kontrol altına alarak Akdeniz sahilini güvenceye almak isteyen Esed, aynı zamanda İdlip, Cisr-el Şuur ve Halep’e de buradan bir koridor açmaya çalışıyor. Muhalif grupların birleşerek kurduğu Fetih Ordusu nisan ayında Cisr-el Şuur, mayısta ise İdlib’i almış ve Esed güçlerine ağır darbe indirmişti. Ülkenin en önemli kenti olan Halep’in yarısını da muhalifler kontrol ediyor.

Suriye Türkmen Kitlesi Başkanı Samir Hafez, katliam tehlikesine işaret etti. “Bu köyleri boşaltmazsak, yalnız Ruslar değil, Suriye rejimi güçleri, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah güçleri buraya girdiği zaman, halk evlerinde kaldıysa muhakkak burada büyük bir katliam seyredeceğiz. Zaten daha önce de yüzlerce gencimiz boğazı kesilerek öldürüldü. O köylerde şimdi kalanlar çocuklarımız, kadınlarımız ve yaşlılarımız” diyen Hafez, resmi olmayan rakamlara göre Lazkiye içindekiler hariç, Suriye’nin kuzeybatısındaki Türkmen varlığının 270 bini bulduğunu söyledi. Hafez, “Ruslar, Türkiye’nin sınırına kadar olan bölgeyi istiyor. Buraya alarak, Türkiye ile masaya oturarak bir şeyler koparmaya çalışıyorlar. Kıyı bölgelerin tamamı Rusların elinde. Lazkiye’deki ve Hama’daki havaalanları onların elinde. Buraya çok modern uçak ve silahlar getirdiler. Esed helikopterlerini vurmak kolaydı, Rus uçaklarını vurmak zor. Zaten hafif silahlarımız var” ifadelerini kullandı.

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, bölgedeki son durumu, “Bu saldırıların arkasında aslında Rusya var çünkü siyasi çözümden bahsediliyor, bu nedenle Esed ne kadar bölgeye hakim olursa masada o kadar güçlü olur, bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar” şeklinde yorumladı. Bölgedeki muhaliflerin Bayır Bucak’ı sonuna dek savunacağının altını çizen Mustafa, “Tel Abyad’da PYD, 2 yıl önce Hama ve Humus’ta ise Esed Türkmenleri bölgeden çıkardı; elimizde bir tek Bayırbucak kaldı. Burası bizim kalemizdir” diye konuştu. (Yeni Şafak 20.11.2015)

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, şiddetli  çatışmaların sürdüğünü  söylerken,  sivil halkın Türkiye sınırına hücum ettiğine dikkat çekerken, yaklaşık 200 ailenin Yayladağı’na geçtiğini söylüyordu.
“Bayırbucak bölgesinde Türkmen birlikler, başka hiçbir muhalif grubun desteği olmadan rejim güçleriyle savaşıyor” diyen Mustafa, rejimin ele geçirdiği Gimam’dan, sahilden ve Fırınlık mevkiinden olmak üzere kuzey, güney ve orta hattan saldırdığını belirtti.

“Biz süper güçler karşısında savaşıyoruz. Teslim olup, bırakacak değiliz. Oradaki birliklerimiz inanıyorlar. Sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz. Güvenli bölge bizim için olmazsa olmazımızdır ve güvenli bölge oluşturulmazsa Türkmenler biter. Bayırbucak’ı kurtarsak da, Halep’in kuzeyinde güvenli bölge oluşturulmak zorunda. Bu arada, dün gece Kızıldağ’da çatışmalar sürerken, bir diğer Türkmen bölgesinde 2 köyün geri alınması, Türkmenlerin kaç cephede birden savaştığını da gösterdi.”

(http://www.trthaber.com/haber/dunya/turkmenlerin-esed-guclerine-direnisi-suruyor-217521.html)

MİT tırlarına operasyon düzenleyenler ellerinizde Türkmen kardeşlerimizin kanı var. O tırlarla Bayır – Bucaktaki kardeşlerimize yardımlar götürülüyordu. Bunu dünyaya ifşa ettiniz. Türkmen kardeşlerimiz katlediliyor. Vicdanınız rahat mı? Başbakan  Davutoğlu, MİT tırlarıyla ilgili “Evet, hiç çekinmeden söylüyorum. O yardımlar Bayır-bucak Türkmenleri’ne gidiyordu. Dibimizde bir savaş olacak, orada da Türkmen kardeşlerimiz, Arap kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz katledilecek; biz de seyredeceğiz öyle mi?” diyordu. Bugün de Başbakan Davutoğlu, “DAEŞ’e operasyon yapılıyor diyerek Türkmenlere sivillere saldırılmamalıdır. Biz kardeşlerimizin korunmaları için gerekli tedbirleri diplomatik anlamda alırız. BM ile temaslarımız sürüyor. Toplantıda mülteci durumunu da ele aldık. Bazı eleştiriler duyuyorum. MİT TIR’larına yönelik operasyon yapanlar bugünkü bu katliamlardan sorumlu olan çevrelerdir. O günlerde devlet mahremiyeti içerisinde Türkmen kardeşlerimizin muhafazaları için yaptığımız yardımlara dönük operasyon yapanların da arkalarında hangi güçler olduğunu bu tabloda görüyoruz.”

“Ayrıca Kobani’deki katliama sesini yükseltenlerin şimdi neden sessiz kaldığını da sormak lazım. Meselemiz insani bir meseledir. Ecdaddan gelen bir emanettir. Elimizden gelen her tedbir alınacak. Türkmenler bir taraftan DAEŞ terör örgütüne karşı savaşıyorlar. Diğer tarafta da Bayır Bucak hattında da rejime karşı savaşıyorlar. Ümit ederiz ki Suriye sınırları bir gün barış sınırları olur. Türkiye bu konudaki politikasını her zamanki gibi devam ettirecektir.”

Şimdi sözü  kanlarının son damlasına kadar topraklarını ve namuslarını korumaya yemin etmiş, Sultan Abdulhamid Tugayı Komutanı Ömer Abdullah’a bırakalım:

“Bombardıman çok yoğun. Her yer adeta deprem oluyor gibi sarsılıyor. İlk kez böyle bir şey görüyorum. Uçaklar, füzeler, tanklar kullanılıyor. Karadan karaya ve denizden karaya etkili füzeler atılıyor. Türkmen Dağı’nın her metresine bomba yağıyor. Rejimin bölgeye ilerlemesi durumunda çadır kentler, sınır boyundaki yerleşim yerleri yaşanmaz hale gelir. Sınır hattındaki tüm köylerimizi bombalıyorlar. Önceki gün sabah saatlerinde karşı savunma harekatı başlattık. Kızıldağ’a üç kez uçaktan paraşütle asker bıraktılar. Son 24 saatte 200’den fazla rejim askerini öldürdük. Rejim birlikleri ormanlık alandan yaralılarını çekemedi. Ancak, karşıda çok sayıda asker var. İran, Irak ve Hizbullah Şii milisleri ve Rusça konuşanlar vardı. 3 helikopter 45’inci Tepe’ye paraşütle asker bıraktı. Acısu’da bir bölgeyi ele geçirdiler. Gençlerimiz bütün zorluklara rağmen direniş gösteriyor. Bizim de şehit ve yaralılarımız var, ancak Osmanlı ecdadımızdan bize yadigar kalan bu toprakları ve namusumuzu kanımızın son damlasına kadar düşmandan koruyacağız.”

Yavuz’un torunları Türkmen karındaşlarımız, Abdülhamit Han tugayının neferlerinin sancağını tekrardan göndere çekmezsek ne Türkmen karındaşlarımızın ne de Yavuz Sultan Selimin ne de Abdülhamit Han’ın yüzüne bakamayız.

Rusya, İran ve Suriye Türkiye’ye operasyon yapıyorlar ve başardılar da…Türkiye Cumhuriyeti devleti diplomatik, ekonomik, siyasi bütün silahlarını kullanarak, Suriye’deki Türkmen katliamını durdurmalı…Durum çok acil… Şimdi Bayır Bucak Türkmenlerine sahip çıkan Türkiye, Devlet olduğunu, mazlumun, mağdurun, kardeşinin yanında olduğunu  tüm dünyaya göstermelidir.

Bayırbucak Türkmenleri katlediliyor. Büyük bir zulüm altındalar.Unutulmasın, Zulm ile âbâd olanın âhiri berbad olur.

Mehmet Abidin Kartal

www.NurNet.org