Bazısı ibadeti terk etmek için tabiatçı olur

(SONRA BEKLE MANTIK DIŞI KONUŞMALAR)

“Bir iğne ustasız olmazken, bir harf katipsiz yazılmazken, tabiatçılar her şey kendi kendine oldu derler.” Halbuki; bir sanatı gördüğün zaman, onu yapan bir sanatkârın var olduğunu kabul etmek zorundasın. Allah yoktur, kendi kendine olmuştur dedikleri zaman. Her şeyi ile o söz mantık dışı sözdür. Tabiatçıların safsata sözleridir.

Kâinatın neresine baksanız bakınız, hiçbir şey hakkında “bu kendi kendine olmuş” diyemezsiniz. Karpuz kış meyvesi değil yaz meyvesidir. Neden? Çünkü karpuz sıcak değil soğuk yenildiği için, kışın yesen üşümekten titrersin. Halbuki yazın vücudun suya çok ihtiyacı olduğundan suyu bol olan güzelim karpuzu, yazın yesen serinlersin, hem de su içme ihtiyacını giderir. Yani bir değil, çok çeşit meyve, zerzevat Allah yaratmış. Kimi daha çok kışta, kimi daha çok yazda kullanılır kimisi hem kışta hem yazda kullanılır. Bunların hiç birini, cinsini devam edilmez şekilde Allah yaratmamıştır.

Yalnız saydıklarım cinslerini devam etmiyorlar. Ağaçlar tohum ile, zerzevatlar çekirdek ile neslini devam ettiriyor. Her ağacın tohumu farklı, Onlar nesillerini tohumla ve aşılamakla çoğalıyorlar ve nesillerini devam ediyorlar. Bu akılsız şuursuz ağaçlar hakkında hiç kimse diyemez ki bunlar, kendi kendilerince, öyle şekil alıyorlar ve gelişiyorlar. Bütün bunlar, şekil almaları ve tabiri caizse nesillerini devam edebilmeleri yalnız ve yalın irade-i Rabbaniye ile olur. Başka türlü olamaz.

Tavuk çok korkak bir mahluktur. Fakat civciv çıkardığı zaman, civcivlerine karşı anneliklerini mükemmel bir şekilde yapar, yatar civcivlerin toplar üzerlerine kanatlarını gerer. Korkak olduğu halde civcivini kurtarmak için, yalnız ite değil, canını feda edecek şekilde aslana da saldırır. Bu olup bitenler hepsi, yalnız ve yalnız Allah’ın izniyle, emriyle oluyor.

İnsanın hassasiyeti incelikleri; saydıklarımı çok geride bırakır. Bu sebepten Peygamberimiz a.s.m. “Men arafe nefsehu fakad arefe Rabbehu.” buyurmuş. Yani kim kendini tanırsa, o Allah’ını tanır. Akıllı insan kendi vücudunun inceliklerini görünce, “bu incelikler asla kendi kendine olamaz” der ve ekler “beni muhakkak yaratan bir kudret vardır” der. O Kudret te Allah’tan başkası olamaz der işi halleder.

Madem ki Türkiye’mizde dini hayata terslik 1923’te Lozan anlaşmasında başlamış ve 80 küsur sene dini baskılar Kuranı yasaklamak, müslümanın başına kafirin şapkasını takmak, ezanı Muhammediyeyi aslından türkçeye çevirmek ile devam etmiş. Bunu da bildireyim, şapka hakkında Risale-i Nurun şualar eserinin 385 sahifesinde Şeyhül islam Zembilli Ali Efendinin ifadesi “Şapkayı şaka ile başına koyan kâfir olur.” Şeyhül islam Peygamberimiz a.s.min: “Men teşebbehe bi kavmin fehüve minhüm.” yani, kim ki başka dinden birine benzemek için, onların kıyafetine bürünürse o onlardan olur. Hadisi Şerifin manasını açıklamış Şeyhül İslam. O tarzı hayat bu millette 80 kûsur sene hükmünü icra etmiş.

Her ne kadar Tayyip Erdoğan’ın idaresi yıkılan ve ahıra çevrilen camileri düzeltip eski haline çevirmekle kalmayıp, memleketin her yerine zenginlik yağdırmış. Yeni gök kubbeli camiler inşa ediyor. Hanımların ve kızların başörtülerini bütün hanımlara ve memurelikte ve okullardaki hanımlara da serbest bıraktı. Ayasofyayı tekrar camiye çevirdi. Fakat onunla beraber eski idarenin dinsizlik kırıntıları Türkiye’de daha mevcut. Müslümanın ana derdi olan ailesine din eğitimi vermek ihtiyacını, lazım olan şekilde okullar daha veremiyor. Kur’an kursları, imam hatip okulları ve İlahiyat: müslüman için dini eğitim olarak yetmez. Çünkü dini bilgiler fen, matematik, hukuk gibi, bir ilim dalı değildir. Fen dallarında tahsil görenler, her dalda tahsil görenler de dini bilgileri bilmeleri lazım ve elzemdir.

Bu sebepten benim saygı değer vatandaşlarım evlatlarına dini eğitimi verme çaresini bulmalı. Bilirlerse, anne veya baba kuran ve diğer dini bilgileri evlatlarına vermeli veya resmi olmayan her hangi ders veren yer bulup evlatları, dinde cahil bırakmamalı. Çünkü anne baba Allah’ın en büyük hediyesi olan cevher baha evlatları cennet gibi bir mutluluk yerinden mahrum bırakmamalı. Onun aksine cehenneme bir odun yapmamak için anne ve baba onlara ciddi sahip çıkmalı. Yapıp ne yapıp, vatandaşlardan erkeklerin çoğu namazsız yaşıyor. Hanım kızlarında çoğu tesettür kanununa hiç riayet etmeden yaşıyorlar. Yani evlatlarımızın çoğu materyalist fikri ile yaşıyorlar. Anne baba olanlar, evlatlarını bu fikirder kurtarıp, ister istemez o hesap gününe giderken hazırlıklı olma yoksa onlara çok pahalıya patlar.

Şimdi bakın safsata düşünceye biri bana diyor bizim ineğe tabiat çok güzel süt yaptırıyor. Topladığı yeşil otlardan sarı samandan yediği yemlerden, insanın yapamayacağı sütü ineğe yaptırıyor. Bu fikri şuurlu insan, asla mantık kabul edemez. Bu mantık dışı bir sözdür. Onun bu sözü tabiatçıların kullandıkları sözden başka değildir. Halbuki insanın yapamayacağı bir sütü inek nasıl yapar? Sütü ineğe yaptıran; tabiat değil, ancak uzaktan kumanda ile yalınz Allah Celle Şanuhu dur; başkası bu işi yapmak veya yaptırmaktan acizdir.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: