Bediüzzaman Bir Şey Anlatırken Neden Kendini Hedef Alır?

İnsanın birinci muhatabı kendi nefsidir. Üstadımız, “Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez.” buyurur. Buna göre, bir insan diğer insanlara hakkı tebliğ edip onları günahlardan menetmek istiyorsa, bunun birinci şartı kendini ıslah etmesidir.

“Lisan-ı hal lisan-ı kalden daha kuvvetli tesir ettiği” için, insan önce kendi özel âleminde İslam’ı yaşamalı, örnek ve özenilecek bir insan olmalıdır. Bunda başarılı olduğu takdirde, başkalarını sözle de ikaz ve irşat yoluna gidebilir. 

Üstad, yazdığı birçok risalede kendi nefsine hitap etmekle, bizlere de Risale-i Nur’u öncelikle başkalarına anlatmak için değil, kendi nefsimizi ıslah, kalbimizi tasfiye, marifetimizi inkişaf ettirmek için okumamız gerektiğini ders vermektedir. 

Bu tarz ifadelerin diğer yönü de şu olsa gerektir: İnsan doğrudan kendisine yapılan nasihatlerden rahatsız olabilir. Ama aynı sözleri temsili bir hikaye içinde dinlerse, yahut kendi nefsine hitap eden bir müellifi kenardan rahatlıkla takip ederse faydalanma oranı daha da artar. Bu asırda bu metot hem daha faydalı, hem de bazı enaniyetli kişiler hakkında zaruridir.

Geçmiş asırlarda da bir takım mürşitlerin hayvanları konuşturarak, onlar arasında geçen maceraları anlatarak insanlara dolaylı yoldan nasihat ettiğini görüyoruz. Bu dolaylı anlatım, o asırlarda “müstehap” ise bu asırda “vacip” derecesindedir.

Kaynak: SorularlaRisale.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: