Bediüzzaman Said Nursi Ve İlmi Şahsiyeti Üçüncü Cildin Tanıtımı

7 MART 2015 CUMARTESİ BASIN TOPLANTISI 

YER: OSMANLI ARAŞTIRMALARI VAKFI 

KONU; ARŞİV BELGELERİ IŞIĞINDA BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ VE İLMİ ŞAHSİYETİ 

ÜÇÜNCÜ CİLDİN TANITIMI

“Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti” adlı eserimizin Üçüncü Cildini tamamlamaya muvaffak eden Allah’a hamd ve O’nun şanlı Peygamberi ile ashâbına salat ü selam olsun.

Kitabın bu cildi Bedîüzzaman’ın 1934-1944 yılları arasındaki hayatını ve daha önemlisi de bu dönem Cumhuriyet tarihini doğrudan ilgilendirmektedir. Bedîüzzaman’ın 24.07.1934 günü Isparta’ya getirilişinden 09.08.1944 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile Afyon Emirdağ’a sürgün edilmesi sebebiyle, Denizli’den ayrılışına kadar geçen kadar geçen hayatı ve mücadelesi hakkında, sağlam kaynaklara ve en önemlisi de doğrudan devletin arşiv belgelerine dayalı bir çalışma olmuştur. Risâle-i Nur Külliyâtından yaptığımız iktibaslar ise, Envar Neşriyâtın yayınları esas alınarak yapılmaya çalışılmıştır.

Kitabın bölümlerine geçmeden evvel üç noktayı açıklamak bizim temel vazifemizdir:

Birinci Nokta: Bedîüzzaman’ın bu hayat dönemini ikiye ayırmak gerekmektedir:

Birinci safha, Kemalist hükümetlerin kendisine musallat olduğu dönemdir. Bu dönemde Mustafa Kemal etkilidir. 1934 yılından 1936 yılına kadar Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı olduğu Kemalist hükümet, beş önemli teklif ve tavizlerle Bedîüzzaman’ı yanına çekmek istemiştir. Bedîüzzaman, Mustafa Kemal’e aslâ taviz vermemiştir. Halbuki kuvây-ı milliye lehine Bedîüzzaman gibi çalışan Şeyh Sünusîler, Abdülhâkim Arvasîler ve de Şeyh Şerâfeddinler, Mustafa Kemal’in aldatmacalarına aldanarak onun yanında çalışmışlar ve hatta bunlardan bazıları Bedîüzzaman ve Risâle-i Nur’u çürütmek için Mustafa Kemal’in siyâsetine âlet olmuşlardır.

İkinci safha ise Milli Şef hükümetleri dönemidir. 1936 yılının başından 1944 yılının Ağustos ayına kadar da Milli Şef hükümetleri, Bedîüzzaman’ı ortadan kaldırmağa çalışmıştır.

İkinci nokta ise, Bedîüzzaman’ın bütün bu baskılara ve zulümlere karşı Kemalist hükümetlere ve Milli Şef hükümetlerine karşı takındığı tavır ve muhâlefet tarzıdır.

Üçüncü nokta, Genel Bilgiler başlığı altında iki önemli konuyu özetledik. Birincisi, 1934-1944 yılları arasında başta Isparta, Kastamonu ve Denizli olmak üzere Bedîüzzaman ve davasını ilgilendiren coğrafî bölgelerin mülkî âmirlerini ve devletin önemli erkânını anlattık.

Üçüncü Cild, beş ana bölümden oluşmaktadır. Kısaca muhtevalarını anlatmak istersek şunları söylemek mümkündür:

Birinci Bölüm: Bu bölümde Bedîüzzaman’ın 24-07-1934/30-5-1935 tarihleri arasında Isparta’da geçirdiği 10 aylık İkinci Isparta hayatını kaleme aldık.

İkinci Bölüm, Bedîüzzaman’ın 09/05/1935-28/04/1936 tarihleri arasında Eskişehir Hapishanesinde geçirdiği bir senelik hayatını (28 Nisan 1935’de Isparta’da tevkif edilmiştir) belgelerle ele aldık.

Üçüncü Bölüm; Bu bölüm tamamen yeni belgelerle ortaya konan ve eski tarihçelerdeki çoğu bilgileri ve tarihleri tashîh eder mahiyette olan bir bölümdür. Bedîüzzaman’ın 28/04/1936-20/09/1943 tarihleri arasında Kastamonu’da yaklaşık sekiz yıl içinde yaşadıklarını ve bu dönemdeki Milli Şef döneminin en zâlim devresini özetleyen bir araştırma eseri mahiyetindedir.

Dördüncü Bölüm ise, Bedîüzzaman 23/09/1943-21/10/1943 (1 ay) tarihleri arasında cebren Isparta’ya nakledilmiştir. Bedîüzzaman Kastamonu’da hizmetine devam ederken Isparta Kahramanları da aşkla ve şevkle Nurların neşri için gayret göseriyorlardı. “Hazret-i Üstâd Kastamonu’da iken, Isparta’daki talebeleriyle daima alâkadar idi. O, izn-i İlahî ile biliyordu ki; Risâle-i Nur’u dünyaya ilân ve neşredecek fedakârlardan ve naşirlerden kısm-ı a’zamı Isparta’dan çıkacak veya Isparta merkezindeki hizmet ile bu büyük vazife îfa edilecek.”

Beşinci Bölüm, Bedîüzzaman’ın 21/10/1943-09/08/1944 tarihleri arasındaki yaklaşık 8 ay süren Denizli Hayatına ayrılmıştır. Bedîüzzaman ve arkadaşlarını Denizli’ye sevk etme kararı, Temyiz Mahkemesinin 3. Dairesince 30 Eylül 1943 tarihinde kararlaştırılmıştır. Kastamonu Vâlîliği, Bedîüzzaman’ın Denizli Mahkemesindeki yargılamasında, Cumhuriyet Başsavcısı gibi hareket etmiştir.

SAYGIYLA

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: