Bediüzzaman ve Olaylar

Bediüzzaman’ın hayatında
olayları yazmak zor bir şey.
Bütün bir hayatı gözden
geçirmek gerekir.
Hakkında yazılanları gözden geçirmek gerekir.

Bediüzzaman’ın biyografisini kaleme almak için biyografi kültürü gerekir. Türkiye’de Avrupalı veya Asyalı birçok büyük adamın hakkında yazılmış biyografi kitapları var. Ama bunları bizimkiler yazmamış, bizimkiler doğum ölüm tarihi ve eserleri ve sonuç türü basit kurgulu kitaplar yazmışlar. Sadece bende en az elliye yakın biyografi kitabı var. Büyük sanatçıların yaşadığı coğrafyada, mekânlarda dolaşılmış, onun teneffüs ettiği havayı, dokunduğu eşyaları görmüş ve onlara dokunmuş ve onun hakkında yazmış kişiler bunlar.

SEVDİĞİ ADAMA EN BÜYÜK KÖTÜLÜK YAPANLAR

İnsan, eşya, olay ve nesneleri hissetmek onların ortasında biyografisi ele alınan şahsın dünyasını hissetmek için büyük empatiler ve hassasiyetler gerekir. Bizde sevdiği kişileri anlatamayıp onları olağan üstü hale getiren güya sevgi ifade eden cümleler vardır. Bunlar ütopyadır. Sevdiği adamı bir türlü bulutlardan aşağı indirmek istemez, ama farkında olmadan ona en büyük kötülüğü eder.

Picasso ile ilgili bir kitap yazar bir yazar, ressam kitabın önsözünü okur ve kızar “ hayır ben de insanım “ der. Peygamberimiz huzurunda titreyen bir adama” titreme kardeşim, ben kral değilim, ben de kuru ekmek giyen bir kadının oğluyum “ der. Sadelik birçok büyük adamın hayat özelliğidir, özellikle Hz Peygamber, Hz Ebubekir ve Ömer de bu sadelik bir meşreb olmuş. Bediüzzaman’ın hayatı da sadelik yönü ile onların arkasından geliyor.

HEDEF BELİRLİYEN BÜYÜK İNSANLAR

Olaylar insanları izah eder, olaylar ilimi oluşturur, din de ilim de olaylardan oluşur. İnsanlar olayların içinden doğar, olayların içinde kaybolan insanlar büyük adam olamaz, ama olayları yönlendiren onların rotasını belirleyen insanlar büyük insanlardır. Ne kadar büyük adam hayatı okudu isem , olayları yöneten insanlar olduklarını gördüm, olayın tesiri altında bir süre bocalasa da bir süre sonra olayları ele geçirir ve hem kendi büyür hem de etrafındakileri büyütür.

Hz. Ebubekir’i babası puthaneye götürür, oradaki taş yığınlarının onun ilahı olduğunu söyler, o çıkar dışarı gider. Babasının kafasındaki olayın büyüklüğü onun yanında bir anlam ifade etmez. Peygamberimiz onların adını bile ağzına almaz.

Çoğumuz en basit olaylarda boğuluruz, en basit olayı bir okyanusa çevirir onun içinde kayboluruz.

Bediüzzaman’ın çocukluğundaki olaylar onun gördüğü ile beklediği arasındaki farktan doğar. Ama daha o küçük yaşta kafasında nasıl bir kanun oluşmuştur, o kafasındaki olması lazım gelen nasıl birden bire oluşmuştur, düşünmek gerek. İnsanlar ideali olgunluk yaşlarında takib ederler, ideal bir tecrübeden doğar, Bediüzzaman daha o küçük yaşta nasıl ideali göremeyince huzursuz olur ve olaylar buradan ortaya çıkar. O küçük kafaya bu akl-ı selimi nasıl yüklemiştir Allah. Dolayısı ile onun hayatının her dönemi biyografi kurallarına göre gelişmez. Çünkü biyografide olaylar arasında mantıki bağlar vardır, ama sıradan mantık ile onun olayları yorumlanamaz. Dönemin öğrencileri ile uyumsuzdur, hocaları ile uyumsuzdur, yönetici sınıfı ile uyumsuzdur. İlahi bir tensip bu uyumsuzluklar hep gelişmeye ve yeniliklere açık olarak çalışır. Ona hizmet ederler. Boşuna adı Garibüzzaman değildir. Onun doğduğundan öldüğü güne kadar bütün olaylar da garip , olaylar içinde bir tiyatro karakteri gibi o da garip iki garipten bir mantık doğar, Bediüzzaman hazırlanır.Olaylar kesilmiş biçilmiş geometrik olaylar değildir, ani ve çarpıcı olaylardır. Realist olaylar sıradan ve gündelik olaylardır, ama romantik olaylar krater gölleri gibi sıradan ölçülebilir olaylar değildir.

BEDİÜZZAMAN ve HARİKA OLAYLAR

Bediüzzaman’ın karanlık bir yolda yürüyüp yine bir mubarek makberde günlerini geçirmesi sıradan bir olay olmadığı gibi, öldü diye beklenilen çocuğu uyandırması da olağan dışı olaydır. Mustafa Paşa ile karşılaşması ve olayların gelişmesi yine sıradan bir olay değil, beklenmedik karakterler oluşturan olaylardandır. Karakterler beklenmedik olaylardan beklenmedik şekilde çıkarlar.

Kitaplarla ilişkileri bir bölük olaylar zinciridir. Herkesin ömrünü verdiği kitapları çok kısa okumalarla hafızasına alır. Mücadele , mübareze ve mütalaa, münazara ettiği olaylar hepsi olağan üstüdür.

Cizreli âlimler ile mübahasesinde Mustafa Paşa onun olayın içindeki tavrına hayran olur. Sıradan insanlar sıradan olaylar içinde sıradanlığını korur, hayatları sıradanlık içinde heyecansız geçer.

Bediüzzaman’ın hayatındaki olayların en büyük vasfı beklenmedik büyük heyecan yüklü olmalarıdır. Bu kadar yüksek frekanslı olayların içinde hayatını koruması da bir büyük olaydır.

Her gittiği yerde yüksek yerlere olan iptilası bir garip olaydır.

Caminin şerefesinin duvarında yürümesi, kaleden düşerken ölüme gittiği halde hayata iade edilmesi hayret verici olaylar zincirinin halkalarıdır. İnsanların büyük olayları yönetmesi çevrelerinde büyük hayran kitlelerinin oluşmasını sağlar.

Bediüzzaman’ın çevresindeki hayranlıkların en önemli yanı onun olaylar içindeki tavrıdır. Çünkü olaylara yön vermesi ve içinden çıkması şaşkınlığa neden olur. Günlük hayatının bazı anları yine anlaşılmaz ve müphem olaylar ile doludur. Geceleri kimseyi yanına kabul etmemesi belirli süre dış dünyaya kapalı durması , o kapalılık esnasında cereyan eden olaylar tamamen nasıl olduğu ne olduğu belli olmayan olaylardır.

Bediüzzaman esrarengiz bir insandır, bir gece Van hayatında bir talebesini yanında götürür, dayanamaz kaçar eve gelir. O farklı âlemlerde dolaşan ricalül gaybdır. Ama öğrencilerine bu gaybi kişiliğinin ipuçlarını vermez, sıradan bir insan gibi yaşar. Çok merak ediyorum onun hayatının ve ilminin oluşmasında o gecelerin yeri nedir, neler yapar , havaya rüzgara biner nerelere gider, nasıl geri döner?

Neler edinir, kimlerle görüşür, hangi kitaplar için dünyanın önemli kütüphanelerine gider.

Doğrusu ben onun bahsettiği ilimleri nasıl edindiği konusunda hayretteyim. Türkiye’de henüz tercümesi bile olmayan biyolojik, zoolojik, astronomik, tıbbi ve daha birçok bilimde yaptığı bilim felsefesi dine giden yollar çizmesi garip olaylardır. Kaç Bediüzzaman vardır o konuda da hayretteyim, birbiri içinde birbirine bağlı farklı özellikler gösteren bir Bediüzzamanlar zinciri var, böyle düşünüyorum katılmayan katılmasın.

O kadar kısa sürede o kadar okyanus genişliğinde vakıada görünür ki nasıl o ihata edilmesi güç olayları idare eder, yine hayretteyim.

Otuz bir Mart olayında o insanları küçük balıklar gibi yutan köpek balığı gibi olayların içinden hasarsız çıkması gariptir.

Hayatında hiç küçük olay yok ki o oturduğu yerde büyük olaylar düşünür, medrese açmak için çabalaması bizim eğitim tarihimiz içinde önemli bir olaydır, bu faaliyette iken savaşın çıkması , savaşa katılması , esareti , esaretindeki olaylar, Kostruma sürgünü oradaki olaylar, hele oradan kaçması izah edilmesi güç olaylardır. Mıknatıs gibi büyük olayları çeker ruhu . Bu hep büyük düşündüğünden dolayıdır.

Onun İstanbul’a geldiğindeki olaylarda bir imparatorluğun çöküşe gittiği yıllardır. O hüzünlü ve melankolik ortamda yine ümid verici bir insandır. Savaş yıllarında denizaltılarla ülkenin ayakta durması için seyahatler yapar. Eşref Kuşçubaşı ile yaşadığı olaylar, ne tür olaylardır bunları çok bilmiyoruz. Osmanlıyı Osmanlılığı ve coğrafyayı kurtarmak için büyük çaba gösterir, herkesin oturduğu yerde ırkçı felsefeler ile ülkeyi kurtarmaya çalıştığı dönemde imparatorluğu ayakta tutmak için azami gayret sarfeder.

Onun yanında yaşayıp hayatının kroniğini yapmak isterdim, ne ham hayal, onun için kendisi hiçbir zaman olay değil.

Gençlik rehberi mahkemesinde talebesinin kolunda merdivenlerden inerken bekleyen binlerce insanı sorunca “Bunlar kim “ , “Efendim sizi görmek istiyorlar” sözüne “Acaip “ diye cevap vermesi , benim anlamadığım bir şey.

Necip Fazıl Erzurum’a gider , trenden inerken karşılanmayınca , karşılanmasını ve nümayiş yapılmasını ister, haklı olarak.

Üstad üstad diye bağıran bir gruptan sonra trenden iner, haklı çünkü gerçekten büyük adam sıradan bir adam gibi davranmaz. Bir gün treni kaçırır sorarlar , “üstadım treni mi karçırdınız” o yine o garip kişiliği ile “hayır kovdum gitti “ der.

İstanbul işgal altındadır, tek adam işgalcilerin planlarını bozmaya çabalar ve başarır, kitap yazar iki talebesi ile dağıtır.

İngiliz işgalinde üdebamız aşk şarkıları ve şiirleri yazarken o büyük kelimesinin yanında cüce kaldığı kişilik tek başına bir zorba devletin İngilizin siyasetini iflas ettirir. Hala anlatamadık şu tavır bir büyük alkış alacak tavırdır, hala bu ülkede bu insanı dar kalıplarda gören zavallılar, taptığınız adamların tavrı nedir bir bakın da kıyaslayın.

Yaptığı işin önemini Ankara hükümeti takdir eder, çağırırlar bu da büyük bir olaydır.

Akif de çağrılmıştır ve o Anadolu halkını kuvay-ı milliye lehine hazırlamıştır.

Bediüzzaman ise devletin hamurunu oluşturan ekiple görüşür, hamura katılması gereken maddelerde anlaşamazlar. Bediüzzaman yüz yılın tek alternatif düşüncesi siyasi anlamda, tevhid mücadelesinde ise bin yılın adamı.

Bugün o ekmek koktu, yeni ekmek zorunlu, isterseniz de istemeseniz de bu ekmeği kabul edin, çünkü sizin un ve fırın duman oldu.

Kader onu kendini kurtarmak gibi küçük bir olay metaforu ile yüz yüze bırakmaz. Van ‘da kendi ahval-i ruhiyesine razı iken , alınır Barla’ya sürülür.

Barla’nın ağaç yapraklarından ve ezan sesinden başka ses duyulmayan heyecansız ortamında , dünyayı gürültüsüne çağıran büyük olaylar üretir eserleri ile.

Şimdi eserler zihinlerdedir, eskiden dışarıda idi, siyasi kökenli idi şimdi ise imani kökenli olaylar. Ahiret inancı bir olay, Haşir risalesi bir olaylar zinciri.

Şu Haşir risalesinin otuz üç boyutundaki olayları bir sıralamak isterdim, birbirine ekleyip bir haritasını yapmak isterdim, ne hayal ne mantık, ne akıl , ne hafıza nasıl onları birbirine birbirinin üstüne oturmayacak şekilde birbirine raptetmek.

İki adamı konuşturup onları idare etmek ve on iki suret on iki hakikat mukaddeme dört işaret, beş zeyl ile otuz üç parçalı bir büyük olaylar zinciri. Onları hangi mantık ile bir araya getirmiş.

Bediüzzaman ve olaylar bir kitap olacak kadar büyük. İşte İsmail benek onbeş vazifeden biri , kelimelerde kalmak yetmez, kelimeler bir dağ gibi onlardan yeni dünyalar kurmak, sahipsiz Bediüzzaman senin efkarın ile neler olur neler. Bir Markstan binlerce cilt kitap yorum roman şiir tiyatro çıkmış haydi arkadaşlar buyurun bir dahi aşkıle….

Prof. Dr. Himmet Uç

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: