Bediüzzaman’ın Eskişehir Mahkemesi
Vatandaş korku endişe panik içindeyken
Üstad haykırıyordu Eskişehir Mahkemesinden
“Laiklik anlayışı, dinsizlik demek değildir”
“Eğer böyle ise bu nasıl laik cumhuriyettir”
“Ladini görüşü, dinsizlere dinsizlikleri için ilişmez”
“Dindarlara da, dinarlığı sebebiyle hiç karışamaz”
Üstad Mahkeme huzurunda Gök gibi gürler
Yanardağ lavlarını andırır korkusuz o sözler
Elli sahifelik çok müthiş müdafaa yapar
Eskişehir mahkemesi ise verir keyfi bir karar
Müdafaadan sonra Eskişehir Mahkeme reisi
Üstada sorar Cumhuriyet hakkındaki fikrini
Bediüzzaman, “mahkeme reisinden başka”
“Hiç biriniz daha gelmeden bu dünya’ya”
“Ben Dindar bir cumhuriyetçi idim”
Çünkü “Hülefa-i Raşidin benim rehberim”
“Elinizdeki tarihçe-yi hayatım”
“ispat eder, tetkik edip bir bakın”
Üstad devamla “dört halifenin her biri”
“Hem halife hem de reis-i cumhur idi”
“Fakat manasız isim ve resimden ibaret değildir”
“Hakiki adaleti, cumhuriyeti uygulayan reislerdir”
“Gençlik dönemindeki hatırasını örnek gösterir”
“Kubbe-i Hasiye de iken biraderi yemek getirir”
Yemeğin suyuna ekmeğini bandırarak yerdi
Tanelerini ise kubbedeki karıncalara verirdi
Denildi, “neden karıncalara veriyorsun taneleri”
“Karıncaların çalışkan, cumhuriyetçi olduğunu söyledi”
Bediüzzaman Said Nursi’ye on bir ay ceza verilir
On beş Nur talebesine altışar ay mahkûmiyet denilir
Geriye kalan yüz beş kişi beraat edip tahliye edildi
Herkes “Hasbünallahü ve niğmel vekil “ dedi
Üstad “bu cezalar lâyıktır bir beygir hırsızına”
“Çok basit bir cezadır ancak verilir kız kaçırıcısına”
“Ya idam veya berat diyerek şiddetle itiraz eder”
“Veyahut yüz bir sene mahkûmiyet diye gürler”
Bekir Özcan
www.NuırNet.org