Beğenilmek uğruna, Allah’a isyan ettiğimiz oluyor mu?

İhlasın özü bir işi Allah rızası için yapmaktır. İnsanın duyguları çeşitli olduğu için beklentileri de çeşitlidir. Belki onlarca beklentisini bir kenara iterek yalnız ve yalnız Allah rızası için ibadet edecek.

Allah’a kul olmak isteyen Müslüman, şartlar ne olursa olsun Allah’a itaat edecektir. Yapması gereken işin gelir-giderini, zarar-faydasını hesap etmeyecek, “Allah böyle emretti, ben de böyle yapacağım! Gerisi ne olursa olsun.” diyecektir. İşte böyle düşünülürse, her Müslüman bulunduğu yerde tuba ağacı olur. Meyveleriyle, yani Allah için attığı her adımla bulunduğu ortamda herkese örnek olur, İslamiyet’i sevdirir. İslamiyet’e ayna tutabilmek ve İslam’ı temsil edebilmek en yüce mertebedir.

Zerre kadar ihlaslı amel, batmanlarla ihlassız amelden üstündür. Fethullah Gülen Hocamın buyurduğu gibi; “Amel bir cesetse, ihlas onun ruhudur.” Yani ihlasla yapılmayan amelin bir kıymeti yoktur…

İhlasla yapılan her iş devam eder, bereketli olur. Bu şuurla çalışan insan yorgunluk, bıkkınlık hissetmez. Hissetse de o badireleri atlatır. Çevresindekilere küsmez, beklentilerini sıfırlar ve kendini reklam etme sevdasına düşmez. Şimdiye kadar pek çok kişiyle müşterek çalışmalarım oldu. Münakaşa ve ihtilaflara en çok sebebiyet verenlerin, kendini göstermek sevdasına düşenlerin sivrilmeleri olduğunu gördüm. Bir arkadaşa, “Şu işi şöyle yapsan daha iyi olur.” dediğimizde bile canı sıkılıyor, “Ben biliyorum!” diyor. Çünkü insanda kendini beğendirme, üstün olduğunu gösterme, insanları yönetme duygusu vardır. Belki uzun tecrübelerin ve kemalatın sonunda bu halden vazgeçebilir…

İnsanların ekserisi beğenilmek ister. Bunun için herkesin hoşuna gidecek şeyler yaparlar. Mesela modaya uyup kendini halka beğendirmeye uğraşır. Halk, Hakk’a isyan etmişse, o da bu isyana katılır. Hem Allah der, hem de beğenilmek uğruna Allah’a isyan eder. O’nun emirlerini dinlemez, cemiyetin isteklerine ayak uydurmaya çalışır. Çoğu kere evler, halkın istediği gibi döşenir. Komşuda, akrabada olan eşyalara imrenilir. İhtiyaç olanı değil, süs eşyasını almak için olur olmaz borçlara girilir. Bazen din feda edilir; karşılığında mal-mülk alınır. Bunun tek sebebi, kendini beğendirmektir…

Sokaklar, kendini beğendirmek isteyen insanlarla doludur… Kıymetsiz kişilere, kendimizi beğendirmek isteriz. Takdir ve tebriklerinden memnun oluruz. Alkışlarını en büyük hediye olarak kabul ederiz. Başkalarının onayını alınca, dünyalar bizim olur. Fakat “Allah bu halime ne diyor, Allah bu halimden memnun mu?” Bunu çok kere düşünmeyiz…

Şimdi şu yaşımda düşünüyorum da; 80 senelik ömrümde Allah için bir şey yaptımsa o bana yeter. Yapmadımsa, kimi memnun etmeye uğraştıysam onu da memnun edemeden ahirete gideceğim… Çünkü mesele çok net; Peygamber Efendimiz (sas) buyurmuş ki: “Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur.”

Zaman