Ben Niye Mes’ul Olayım Madem Ki Benim Alın Yazım Böyle İmiş

Asırlarca İslam bayrağını dalgalandıran, bir ara dünyanın 25.000.000 k.m karesine hakim olan bir milletin evlatları olan bu milletin gençlerinden çoğu maalesef  kendilerine ümit verip temize çıkarmak için, demagoji yaparak çok olumsuz kelimeler işitiyoruz. İslam’ın şartlarına uymadığı halde: (Bende Müslüman’ım. Filan adam hacıdır ama neler neler yapar. Ben namaz kılmam ama zararım kimseye dokunmaz. Diyorsunuz bu alın yazısıdır. Mademki benim alın yazım içkici biri olmak varmış, ben niye yaptığımdan mes’ul olayım.) gibi olumsuz kelimeleri konuşabilenler bizi çok üzüyor.

Muhterem kardeşlerim! Biz demagoji yapmakla kendimizi mesuliyetten kurtaramıyoruz. Çünkü İslamiyet’te felsefenin yeri yoktur. Hakiki Müslüman olmak için, Allah tarafından bu insan makinesine gönderdiği kullanma kılavuzu olan, Kur’anı Kerime ve o Kur’ani Kerimi hayatı ile bizlere tarif eden Peygamberimizin a.s.m Hadislerine uymak şartı vardır. Çünkü  Müslümanlık kuru bir teoriden ibaret değildir. Müslüman olmak için şartlarını tatbik etmek şartı var. Yaptığımız ibadetler adet değil, Bizi yoktan var eden Allahın kanununa uymaktır.

Saygı değer Kardeşlerim! Dinini, canını , vatanını, ırz ve namusunu korumak için şehit düşen ecdadın torunları olan bizleri dinimizden etmek için, hiç tahmin etmediğimiz kimselerden olumsuz laflar gelebiliyor. Bizi bozmak için   kardeşimiz, komşumuz veya arkadaşımız tarafından akıl almaz safsatalar önümüze serilebilir.  Aslında dış kaynaklı olan bu entrikalı fikirlerden doğan kelimeler memleketimizin insanına  da haddinden fazla tesirini göstermektedir. Bunlar elbette yabancı fikirlere aldanıp nefsin desiselerine uyan birilerinden başka değil. Bu yanılan kardeşlerin önlerindeki ölüm kendilerini açık ağızlı ejderha gibi beklediği için, bunlarda hazırlıksız oldukları için, ümitsiz kalıp kendilerine ümit vermek için, düştükleri sapık fikirlerin çukurdan çıkma  çaresini ararken, kendilerine ümit vermek maksadıyla, tahmin edilmeyen fikirleri başkasına da empoze etmeye çalışıyorlar. Halbuki: Bu olumsuz fikirler değil, belki ebedi hayata yardım edecek en küçük bir mesele bile küçük değil büyüktür. Yani ebedi demek hiçbir zaman sonu olmayan demektir. Siz söyleyin aklı başında olan biri ebedi bir mutluluğun elinden kaçmasına fırsat verirmi. Bu mutluluğu kazanamayan biri, ya ebedi bir azaba müstahak olacak, veya günahlarını temizleyinceye kadar azap çekecek.

Demagoji yapmaya alışanlardan biri,  kendini haklı çıkarmaya çalışırken, şöyle bir ifade kullandı:

Her yerde her zaman alın yazısı diye bir kelime kullanıyorsunuz. O zaman mademki benim alnımdaki  yazım böyle içkici biri olmam varmış, ben yaptığım işlerden, hal ve harekatımdan ne için mes’ul olayım dedi? Bende ona şu sözlerle karşılık verdim:

1-Sen çok sevinmelisin ki senin anlnındaki yazın  hiçlikte kalman yokmuş, Allah yokluk aleminden varlık alemine seni attıği için seni  en zararlı halden kurtarmış, çünkü insan için yok olup hiçlik aleminde kalmak en kötü bir haldir.

2-Senin sevinçlerin vücudunun her tarafına aksetmeli ki, senin alnının yazısında dağda bir taş olmak da yokmuş noksansız bir insan olmak varmış.

3- Sen çok memnun olmalısın ki senin anlındaki yazın bir dağda bir tiken olmak değilmiş de vücudunun bütün azaları yerli yerinde bir insan olmak varmış ve olmuşsun.

4- Sen niye sevinmiyorsun ki senin alnındaki yazını Allah öküz veya inek olmanı yazmamış de mahlukatın en şereflisi olan insan olmanı daha ezelden yazmış ve insan yapmış.

5-Sen ne kadar çok sevinsen azdır ki, senin alnının yazında yerlerde sürünen bir yılan olmak yokmuş da insan olmak varmış. Acaba buna karşı teşekkür etmen lazım olduğunu kabul etmemen için mi bu safsataları öne sürüyorsun.

6-Sen kendini çok bahtiyar hissetmelisin ki senin alnında bir at veya bir merkep- eşek olman yazılı değilmiş ve O Allah sana  öyle bir akıl vermiş ki başkalarına karşı aldanman şöyle dursun, haksız olduğun halde, kendini haklı çıkarmak için beni bile aldatmaya çalışan   noksansız bir akıl sahibi insan olman varmış. İnsanların en dinsizi bile eşek olmak istemediği gibi, herhalde sende razı olmazsın, O hayvana ne namaz kılmak ne oruç tutmak farz olmamakla beraber, hiç kimse eşek olmaya razı olmaz, herhalde sende razı gelmezsin.

7-Sen çok şanslı biri imişsin ki senin alnının yazısında Rusya’da bir Rus gavurunun oğlu, veya İsrail de bir Yahudi’nin evladı olmak da yokmuş de cehennem ateşinden kurtulabilmeye sebep ve cennette ebedi bir mutluluğu kazanabilmene vesile olan Müslümanlık şerefi ile şereflenmiş Müslüman anne ve Müslüman babadan doğmuşsun, bu kadar iyilikleri senin üzerine toplayan Allahtan  niye ağlaşıp, ne akılla ondan şikayete cesaret ediyorsun.

8- Sen çok şanslı biriymişsin ki senin alnında ayaksız biri olman yokmuş, çok rahat yürüdüğüne niye şükretmiyorsun de anlının yazısından şikâyet ediyorsun. Allah korusun ayaksız biri olsa idin yürümek için her an ve zaman başkasının yardımına muhtaç olacaktın.

9- Senin alnındaki yazın elsiz biri doğmaman varmış, ondan  ötürü ne kadar şükretsen azdır. Çünkü elsizler ne çalışabilir, ne de herhangi bir iş yapabilirler, hatta başkasının yardımı olmadan, kendileri ne yiyebilir, ne içebilirler, her işini başkasına gördürmek zorundadırlar. Peki anlat bana, senin ellerini annen mi yoksa baban mı yaptı, yoksa kendi kendine mi oldular, yoksa akılsız gözsüz sağır olan tabiat mı yaptı? Hayır asla! Onları ve her şeyi Allah yaptı fakat çok zavallısın ki şükretmiyorsun.

10-Sen çok şanslı bir insanmışsın ki sen gözsüz veya kulaksız biri olman yokmuş. Öyle olsa idi senin halin ne olacaktı? Bana söyle sana bütün İstanbulu versem sen bana kulak ve gözlerini verirmisin. Asla razi olmazsın değil mi? Bu cihazlar sende olmasa idi? Her zaman senin elinden biri tutup gezdirmek mecburiyeti ile hayat sürdürmeye mecbur kalacaktın. Görmediğin için renk diye bir şey bilmezdin. İşitemediğin için karşındakiler sana ne kadar bağırsalar fayda vermeyecekti.

11-En şanslı tarafın şu ki, senin alnının yazısında akılsız bir aptal olmamandır. Evet akıllı insan aklın ne kadar kıymetli olduğunu bilemeyebilir. Şimdi sana sorayım, olduğu gibi bütün dünyayı sana versem, aklını bana verir misin? Tabii ki vermezsin. Mademki vermezsin sen o kadar  kıymetli olan aklını nerede ve kaç paraya aldın? Yoksa kıymetini bilmeyen kimse mi onu sokağa attı de sen aldın. Bunu da unutma ki, sağlam insanlar azalarının kıymetini bilmeleri için, Allah bazılarını sakat yaratmış. Fakat ahirette onlara Allah ötekilerden daha mükemmel azalar ve üstün makamlar verecek, öylece  adaletini göstermiş olacaktır.

   12- Acaba senin alnının yazısıyla Allah senin iradeni elinden almadığından mı şikâyet ediyorsun, seni kumarhaneye ve  meyhaneye zorla iten mi var? Camiye gitmemen için senin önünde hangi engel mi duruyor? Sen şeref ve haysiyetli biri olabilirdin niye olmadın?, Seni kim tuttu niye Allaha makbul bir kul olmak için aklını ve iradeni kullanmadın, hatta ne cesaretle inceden inceye hesap verilecek o mahkemeye gitmek için dar çukur olan o mezardan geçeceğini düşünmüyorsun de alın yazından şikayet ediyorsun?

Bu izahtan sonra şikayetin nedir bana anlatır mısın? Seni 1.300.000 çeşit varlıkların üstüne çıkarıp, sonsuz nimetleri senin önüne seren Allaha teşekkür etmemek için mi alın yazısından şikayet ediyorsun. Sen serbest ve hürsün, şikayette edebilirsin, ama hayatının hesabını vermek için o dar mezara girip orada hayatının hesabını inceden inceye vereceğini sakın unutma ha!  Kelimeleri ile ona cevap vererek susturdum.

Şimdi size soruyorum acaba ona saydığım bu kelimeleri nasıl buluyorsunuz?  Evet imansızlığı ispat etmeye çalışanlardan ma’da  bütün insanların, bilhassa Müslümanların Allahın Hak dini olan İslama sahip çıkmaları için gayret göstermelerini Allahtan temenni  ve niyaz eden

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org