Ben olmasam bu işler yürümez!..

Fabrikalarda ve orduda “ben olmasam bu iş yürümez” diyeni işten ayırırlar. Bu kuruluşlar şahsa bağlı yürümez, sisteme bağlı yürür. Görülür ki o olmadan da bu işler yürüyor. İşte organize yapmanın sebebi bu. O giderse yerine kim gelir? Mesela çok kıymetli ordu kumandanı emekliye ayrılır. Arkasındaki general ordu kumandanı olacak. Müdürün müdüriyetine son verilir. Bir başkası o makama gelir, belki daha iyi işler yapar. Böylece kuruluşlar şahsa değil, kanunlara bağlı çalışır.
Sen olmasan bu işler yürümez” deyip bir insanı yüceltmek de o kişinin manen kıt olduğunu gösterir. Bazen arkadaşlar odama gelip, “Sen varsın da bu işler yürüyor. Sen olmasan böyle gider mi bilmiyoruz.” diyorlar. Onlara diyorum ki: “Benden çok şey bekliyorsunuz. Ben o fikirde değilim.

İnsan kendini putlaştırmayacak. Allah, insanın enaniyetini bir hadiseyle kırabilir… Bu düzen bozulur, Allah’ın düzeni devam eder. Kendini göklerde gören şahıs, aklına değil hislerine uyuyor. İslamiyet Allah’ın dinidir. Allah dinini kıyamete kadar devam ettirecektir.

Kim bilir nereden gelen çiçek tohumu başka bir çiçeğe gelip çiçek açtırıyor. Nereden gelen rüzgâr bu şehrin havasını temizliyor…

Enaniyetin şerrinden Allah’a sığınmalı. İnsanın kütüphane dolusu kitaplar okuması, yıllarca ibadet etmesi, enaniyetle yaptığı bir hareketle mahvolup gidebilir. Bir kibritin bir sarayı yakması gibi…

İnsanlar tevazu gösterdikçe yükselir, gururlandıkça alçalırlar. Nice Nemrutlar, Firavunlar, Ebreheler gururlarına yenik düşmüş; nice peygamberler, evliyalar, alimler tevazuyla yükselmiştir.

Bediüzzaman Said Nursi buyurmuş ki: “Bizim mesleğimizde benlik, enaniyet, şan ve şeref perdesi altında makam sahibi olmaktan, öldürücü zehir gibi ondan kaçıyoruz. Onu ihsas eden haletten şiddetle ictinab ediyoruz.

“Hangi meşhura kaldı ki dünya,

Bastığın yer belki kralların kalbidir…

Gururlanma ey insan değmez,

İnsan neyin sahibidir?..”

Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri, her namaz vaktinde hocası Üftade Hazretleri’nin abdest suyunu bizzat dökermiş. Ama her seferinde hocası rahat etsin diye suyu ısıtırmış. Bir gün suyu ısıtmamış. Namaz vakti gelince bunu hatırlayıp çok üzülmüş. Üftade Hazretleri abdest almaya çıktığında mahcubiyetle suyu uzatmış. Abdest aldıktan sonra Üftade Hazretleri durmuş. Ve Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri’ne demiş ki: “Evladım, bu su ocakta değil, senin gönlünün ateşiyle ısınmış.”

Samimi hizmet, insanın farkında olmadan yaptığı pek çok hatayı telafi eder.

Zeytinyağına motor yağı karıştığında nasıl yenmezse, niyete de Allah rızası dışında başka bir şey karıştı mı amel heba olur…

Hekimoğlu İsmail

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: