‘Ben ve Kıyamet’

“‘Ben ve kıyamet, bu iki parmak gibiyiz’
…hadisin[in] muradı ne ise haktır.”
-Said Nursî,
Muhâkemât; On Birinci Mukaddeme

Parmak uçları, ilk temas yeridir. Akıl eşyaya dokunur orada. Yalnızlığına çare arar. Boşluğu doldurur irade. Şuurun şavkı vurur eşyanın yüzüne. İnsanın biricikliği her bir şeyin köşesinde kristalleşir. Yakınlık parmak uçlarına taşınır. Hasret parmak izi bırakır yüzeylerde. Cansızlar, insan elinde can bulur. Soğuk cisimler, insan sıcağıyla parmak uçlarında tanışır. Yön kazanır noktalar, çizgiye tamamlanır öksüz köşeler. Eşyanın yüzüne yara açar parmak uçları. Yoğrulmaya hazırlar cümle katılıkları.

Dokunmak. Sıcak saydam bir nehir gibi. Her yerde, her köşede, her kuytuda, her an, her şekilde dokunuş akıyor. Kılcal damarlar hayatın loşluklarına yayılıyor. İpeksi bir ağ olup nefesleri avlıyor, sessizlikleri sarıyor parmaklar.

Her an’ın biricikliğini, benzersiz parmak uçlarıyla duyumsuyor insan. Her bir şeyin ‘özge’liği sıcak temasın yanağında alevleniyor. Özne nesneye eğiliyor. Eşya tenin kıvrımlarına sığınıyor. Cansızlar can buluyor sinir uçlarında.

Parmak izleri biriciktir insanın.  Her insanın parmak ucu, bi’tane, yegâne. Böyle olmasaydı, yaşamaz mıydı insan? Eksilir miydi itibarı? Hayır; ‘olmazsa olmaz’ değil parmak uçlarının biricikliği. Parmak uçları biricik olmasa da yaşayabilir insan. Parmak uçları ‘biricik’ olmasa da olur. Dahası, biricik parmak ucuyla insan hiç var olmasa da olur. ‘Vazgeçilmez’ değil insan. Hiçbir insan bir başka insan için vazgeçilmez değil. kimse kimseyi yokluğunda aramadı, olması gerektiğine inanmadı. Ama şimdi parmakla gösteriliyoruz. Parmakla gösterilir olmakla övünmeye alışmışız. Biricik parmak uçlarının işaret ede ede yetişemediği eşsizlikte bir varlığımız var.

Parmak izi, insanın her dokunuşunu eşi olmayan bir mühür yapıyor. İnsanın ‘sıradan’ saydıklarının ‘özel’ olduğunu belgeliyor. Her dokunulanın biricik oluşundan hareketle, her dokunuşun da biricik olması gerektiğine işaret ediyor. Her şey sadece bir kere var. Her anda sadece bir kere var insan. Tekrarı yok hiçbir dokunmanın. Bir dahası yok hiçbir an’ın. İlk defa var oluyor insan ve son defa…  Her an, bir parmak izi gibi bi’tanedir insanın kaderinde. Nefesi bir kere insanın. Sesi bir kere. Sözü bir kere. An dediğimiz, sonsuzca sivrilen bir varlık dağının zirvesi.. Bir andan bir sonraki an’a geçen yok; her şey her an yeni/den var ediliyor. Zamanın parmak uçlarında yine yeni yeniden dokunuyor insan.

Ne var ki, suçluları yakalamak için kaydediliyor parmak izleri. Bir silahın tetiğinde, kanlı bir bardağın kenarında, bir kapının kulpunda, bir gömleğin yakasında. Karanlık eylemlerin tortusu oluyor parmak izleri.

Parmak izlerinden yakalanıyor insan. Parmak uçları, hiçbir şeyin hesapsız olmadığı gerçeğini vuruyor eşya üstüne. İnsanın sorumsuz olamayacağını kazıyor her noktaya… Hesapsız var değil insan.  Her dokunuşu kayda değer. Her temasının kaydı var. Hesabı parmak uçlarından başlıyor.

Tenlerde gezinen parmaklar, tuşlara vuran parmak uçları bir kıyamet haberini büyütüyor. “Niye yemin etmeyelim ki, o kıyamet/kalkışım gününe!”  Cümle varlığın insanın parmak uçlarına dokununcaya kadar yokluktan ayağa kaldırıldığı gün, yarın gelecek değil! O gün, bugün. “Niye tanıklığa çağırmayayım ki, kendini kınayan nefsi!” Parmak uçlarından çıkandan pişman olur insan. Parmak izleriyle yakalanır insan. Seçtiği düğmeler, bastığı butonlar, dokunduğu tuşlar iki yakasına yapışır insanın. Utanır. Kendine kanar. Kendini kınar. “Sanır mı ki insan, kemikleri yine bir araya getiremeyiz?” Yitirince parmak uçlarını hesaptan kurtaracağını mı sanır? Silinince parmak izleri sorgudan kaçabileceğine nasıl inanır?

Şuurun varlığa temas yeridir parmak ucu. İradenin eşyanın yüzüne kazınan imzası. İnsan tepeden tırnağa parmak izi. Kendine özgü. Kendince var. Mührünü bırakıyor yeryüzüne. D/okunuyor her nefeste.

Her an bir kıyamet, bir sonraki an ise haşir… “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye soran gafillerin anlamadığını gösteriyor Söz’ün parmakları. “Her an kopmakta kıyamet; farkında değil misin?

“Parmak uçları”na ne kadar da benziyor Peygamberin sözleri ve her an’ın kıyameti… Ve insanı hiç yoktan var etmenin, üstelik insan diye var etmenin, biricik imtiyazını fark ediyoruz O’nun sözlerinde. Olup bitmiş ama muhteşem bir gerçek bu… Olup bitmiş ama olup bitmiş olmasa ihtişamını hiç bilemeyeceğimiz bir parmak ucu sakinliği gibi…

“Hiç mümkün müdür ki, parmak uçları[eşsizliği]ne kadar yeniden tasvir edilmesin insan?”

Senai DEMİRCİ – risalehaber.com