Bir Müslümanın cenazesi gayr-ı müslimlere  bırakılır mı?

DİYANETİN YAYINLARINDAN  DERLENMİŞ

BU YAZILARI HER MÜSLÜMAN BİLMESİ LAZIM

52- Bir Müslümanın cenazesi gayr-ı müslimlere  bırakılır mı?
Vefat eden bir Müslümanın cenazesi, Müslüman olan velisi veya akrabası tarafından kaldırılır. Eğer- sözkonusu cenazenin bütün akrabası gayr-i Müslim ise; cenaze hiçbirine verilmez, onun techizi, tekfîni ve cenaze namazı kılınarak defni, Müslüman toplumu üzerine farz-ı kifayedir.

53- Musallada ölüye yapılan “Helal olsun” sözü ile bütün alacaklar da helal edilmiş olur mu?
Hakkını helal eden kişinin, ölenin üzerinde bulunduğunu bildiği hakları helal olur, Sözgelimi, bir başkasının hakkını zimmetine geçirmiş olan kişi öldüğü zaman, hak sahibi   bundan haberdar olarak, kendi isteği ile hakkını helal ederse, ölen kişi bu sorumluluktan kurtulur. Hak sahibi de sevap kazanır. Fakat hak sahibi ölenin üzerinde bulunan bazı haklarından haberdar değilse, haber-dar olmadığı haklarını helal etmiş sayılmaz. Ayrıca karz veya alım-satım gibi sebeplerle ölenin zimmetindeki borçlarının da, mirasının taksiminden önce terikesinden hak sahiplerine (alacaklılarına) ödenmesi gerekir.

54- Kadınlar kabir ziyaretine gidebilir mi?
Kabir ziyareti hem erkek hem de kadın için müstehaptır. Gerektiğinde, kadınlar da usulüne uyarak kabir ziyaretinde bulunabilirler.

55- Almanya’da oruca başlayan bir kişi uçakla daha doğudaki veya daha batıdaki bir ülkeye yolculuk yapsa iftarı nereye göre yapacaktır?
Bir yerde oruca başladıktan sonra, daha önce akşam olan doğudaki bir yere uçakla giden bir kimse gittiği yerdeki vakte göre orucunu açacaktır. Eğer batıya gidecek olursa durum yine aynıdır. Yani gittiği yerin vaktine uyarak orucunu açacaktır. İftar vaktine yakın, uçakta yolculuğu devam ediyorsa, uçaktaki görüntüye göre güneş batmadıkça iftar edemez. Çünkü orucun vakti, ikinci fecirden güneşin gurubuna kadar devam eder. Yüksek bir yerde; mesela; yüksek bir minarede veya kulede bulunan kimse, güneşin gurubunu görmedikçe iftar edemez. Aşağıda bulunanlar ise bulundukları yerin takvimine göre iftar ederler. Uçaktakiler de, üzerinde bulundukları yerin saatini ölçü alamazlar; güneşin batmasını beklerler.

56- Devamlı olarak uzun yola gidenler, namaz ve oruçları nasıl yerine getirmelidir?
İslam dini Ramazan ayında oruç tutamayan hasta ve yolcuların sonradan kaza etmelerini emreder. Mazeret ne kadar devam ederse şerî ruhsat da o kadar devam eder. Bu gibi kimseler bir sene veya on sene sonra, mazeretleri ortadan kalkınca, zamanında tutamadıkları Ramazan oruçlarını kaza ederler. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:

“Sizden bir kimse hasta veya yolcu olursa oruç tutmadığı günler sayısınca daha sonra diğer günlerde tutsun.” (Bakara, 185)

Namaz ise yolculuk sebebiyle kazaya bırakılmaz. Ancak seferi sayıldığı sürece dört rek’atlı farz namazlar iki rek’at olarak kılınır. Devamlı olarak uzun yola giden kaptan ve sürücülerin durumu da aynıdır.

57- Kalb hastalıkları olanlar ve hastaları günde 2-3 hap almak zorundadırlar. Bunların oruç tutmaları gerekli midir?
Hastalık, Ramazan’da oruç tutmamayı mübah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben veya tecrübe ile sabit olursa oruç tutmayabilir. İyi olunca da yalnız yediği günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Ayet-i Celilede; “Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar” buyrulmuştur (Bakara, 184)). Ömrü boyunca bu durumda hasta olan kişiler ise, her gün için bir fidye verirler. Yoksul ve muhtaç kişilerin fidye vermeleri de gerekmez. Dinimiz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle yükümlü kılmamıştır.

58- Ramazanda ay halini önlemek için hap kullanmak caiz midir?
Ay hali oruç tutmaya manidir, bu halde iken tutulan oruç sahih olmaz. Ay hali, hayız kanının görülmesiyle başlar. İlaç ve hap sebebiyle de olsa, akıntı olmadıkça ayhali vuku bulmadığından tutulan oruç sahihtir. Ancak hayız kanı ile vücutta biriken zararlı maddeler dışarı atıldığından, vücudun sıhhati bakımından ay halini önlemek için ilaç ve hap kullanılması tavsiye edilmez.

59- Adet gören bayanlar keffaret orucu nasıl tutarlar?
Keffaret olarak, arka arkaya altmış gün (veya iki kameri ay) oruç tutmaya başlayan bir kadının, bu arada görebileceği ayhali günleri keffaret orucunun sürekliliğini engellemez ve bozmaz. Ancak bu durumda ay halinin bitiminden sonra, ara vermeden keffaret orucuna devam edilmesi şarttır. Söz gelimi on gün oruç tuttuktan sonra, onbirinci gün ayhali gören bir hanım, belli günleri bitince hiç ara vermeden tekrar oruca başlar, önceki tuttuğu on güne ekleyerek keffaret orucunu tamamlar.

Derleyip sizinle paylaşan: Abdülkadir Haktanır