Bir Şey

Yaşlı adam, şehir içindeki bir sokakta ağır adımlarla yürüyor, ara sıra dinlenip tekrar ilerliyordu. Gençlik yıllarında tamamen düz zannettiği bu yolun hafif bir yokuş olduğunu son yıllarda anlamış, ihtiyarlığı bu yüzden kabul etmişti. Adamcağız, biraz sonra aniden durdu. Gözleri, bir tekerlekli sandalyeyi itmeye çalışan küçük bir kıza takılmıştı. Hem de bayır yukarı. İhtiyar adama göre, sandalyenin boş olması lâzımdı. Ama yakına gidince şaşkına döndü. Sandalyede, felçli olduğu anlaşılan ve hiç kımıldamadan duran bir adam vardı.

küçük kız çocuğuYaşlı adam, küçük kızla konuşmaya başladı. Sandalyede oturan, biricik babasıydı. Annesiyle birlikte onu gezdirirlerken, kadıncağız bir anda fenalaşmış, aceleyle en yakın eczaneye koşmuştu. Babası da elbette, küçük kıza kalmıştı. İhtiyar adam, kızın hâlâ sandalyeyi ittiğini görünce:

— Benim melek yavrum!. diye söylendi. Senin gücün onu itmeye yetmez!. Küçük kız:

— Bunu ben de biliyorum!. diye atıldı. Ama babam için, bir şeyler yapmalıyım.

— Peki, dedi ihtiyar. Madem ki biliyorsun, o zaman itme!. Küçük kız:

— Babam için bir şey yapmam gerekir, diye tekrarladı. Onun sandalyesini itemesem de, geriye doğru kaymasını engellerim ya!..

Cüneyd Suavi / Zafer Dergisi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: