Bizi Din mi Geri Bıraktı?

“Ne yaş, ne de kuru hiçbir şey yoktur ki, ap açık bir kitapta yazılmış olmasın.” Allah(cc) indirdiği Kur’an-ı Keriminde böyle buyuruyor. Böyle bir kitaba sahip olan Müslüman, her şeyin ama her şeyin apaçık yazıldığı bir kitaba sahip olan Müslüman geri kalmışsa bunun suçlusu nasıl din olabilir? Bunun suçlusu geri kalmışlığımızın suçlusu kitabını okumayan, anlamayan, uygulamayan Müslüman değil midir?

Bediüzzaman Hazretleri bu Ayeti Kerimeye şöyle bir açıklama getirmiştir. “Evet, herşey içinde bulunur. Fakat herkes herşeyi içinde göremez. Zira muhtelif derecelerde bulunur. Bazan çekirdekleri, bazan nüveleri, bazan icmalleri, bazan düsturları, bazan alâmetleri, ya sarahaten, ya işareten, ya remzen, ya ibhâmen, ya ihtar tarzında bulunurlar.”

Aliya İzzetbegoviç’in şu sözüne kulak verelim. “Batı çürümüş değil. Güçlü, örgütlü ve eğitimli, okulları bizimkilerden iyi, kentleri bizimkilerden temiz. Batı’da insan haklarının düzeyi yüksek ve fakirler ile sakatlara toplumsal yardım iyi örgütlenmiş durumda. Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik kişiler. Onların ilerlemelerinin karanlık yönünü de biliyorum ve bunun gözümden kaçmasına izin vermiyorum. İslam en iyisi ama biz en iyisi değiliz. Bunlar iki farklı şey ve her zaman onları karıştırıyoruz. Batı’dan nefret etmek yerine onunla rekabet etmeliyiz. Kur’an bize bunu emretmiyor mu; ’Hayırlı işlerde yarışınız.”

İnsanlığın sanat ve bilim yönüyle ilerlemesinde uçak, gemi, elektrik, haberleşme gibi buluşların etkisi oldukça fazla olmuştur. Daha doğru bir ifade ile bunlar olmadan ilim, bilim, sanat, fen ve ilerlemeden söz edilemez.  Bahsettiğimiz uçak, gemi, elektrik, haberleşme gibi fenler, ilimler Kur’an-ı Kerimde yer alıyor mu? Bir göz atalım.

“Rüzgârı da Süleyman’a boyun eğdirdik ki, sabahtan bir aylık, öğleden sonra da bir aylık yol giderdi.”  Bu Ayeti Kerime hava taşıtından söz etmektedir.

“Onlar için bir delil de, insan neslini, dolu gemilerde taşımamız ve bunun gibi daha nice binekleri onlar için yaratmış olmamızdır.”  Bu Ayeti Kerime açıkça gemiden söz etmektedir.

“Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fanus içindedir. Cam fanus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne de batıya ait olmayan mübarek bir ağacın yakıtından tutuşturulur. Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir. O nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur.” Bu Ayeti Kerime elektrikten söz ediyor.

Ayrıca kuranı kerimde ilme işaret eden, teşvik eden, haber veren Ayeti Kerimelere göz atalım. “Gökyüzünün korunmuş bir tavan kıldık” Bu Ayeti kerime Ozan tabakasından söz etmektedir. “Dağları yerinde durur görürsün. Hâlbuki onlar bulutlar gibi hareket ederler”  Bu Ayeti Kerime Dünyanın dönmesinden söz etmektedir.

“Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir serhat koyan O’dur.” Bu Ayeti Kerime yüzey geriliminden söz etmektedir.

“Evet, bizim onun parmak izlerini bile, aynen eski haline getirmeye gücümüz kudretimiz yeter.” Bu Ayeti Kerime her insanın parmak izinin farklı olduğundan söz etmektedir.

“ Göğü de kudretimizle yapıp kurduk. Şüphesiz ki biz, hep genişleticileriz.” Bu Ayeti Kerime Kâinatın genişlemesinden söz etmektedir.

“Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir” 
Bu Ayeti Kerime Yükseğe çıktıkça oksijen azalmasından söz etmektedir.

“Görmüyor musun? Allah bulutları sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan yere sürüklüyor. Sonra onları biraraya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki, bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağ gibi bulutlardan dolu da indirir. Onunla sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara zarar verir. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklardan doluyu uzak da tutar. Bu bulutlardan çıkan şimşeğin parıltısı neredeyse gözleri alır. 
Bu Ayeti Kerime Yağmurdan, şimşekten nereye ve ne kadar yağacağından söz etmektedir.

“Ve rüzgârları da aşılayıcılar olarak gönderdik. Sonra gökten su indirdik de onunla sizleri su verdik ve siz onun için hazinedar değilsiniz” Bu ayeti Kerime bitkilerin döllenmesi ve rüzgârdan söz etmektedir.

Allah (cc) insanlığın maddi manevi ilerlemelerinde peygamberleri öncü göndermiş onlar insanlığa yol gösterici olmuşlar. Adeta birer ustabaşı gibi insanlara hizmet etmişler. Peygamberlerin bazıları eliyle maddi harikaları insanlığa hediye etmiştir.

Nuh (as)’ın mucizesi gemi, Yusuf(as)’ın mucizesi saat, İdris(as) mucizesi terzilik gibi.
Bu mesleği icra eden sanatkârlar her bir peygamberi mesleklerinin piri ilan etmişlerdir.
Yusuf (as) sanatçıların piri, İdris( as) terzilerin piridir.
Kur’an-ı Kerimde Peygamberlerin mucizelerinden bahseden ayetler birer hikâye değil, yol gösteren ifadeler olarak okunmalı ve değer verilmelidir. İnsanlığın fen ve sanat noktasında ilim ve buluşlarda nerelere kadar çıkacağını en son hedefleri göstererek teşvik eden ayetler bu ayetlerdir.
Su çıkarılması hususunda insanlığı teşvik eden Musa (as)’In mucizesi olan,
“Mûsâ’ya ‘Vur asânı taşa’ buyurduk. Asâsını vurduğu yerden, on iki pınar fışkırıverdi.” 
Ayeti Kerimesinin izahını Bediüzzaman Hazretleri şöyle yapıyor.
“Bu âyet işaret ediyor ki, zemin tahtında gizli olan rahmet hazinelerinden, basit aletlerle istifade edilebilir. Hattâ taş gibi bir sert yerde, bir asâ ile âb-ı hayat celb edilebilir. İşte, şu âyet, bu mânâ ile beşere der ki: Rahmetin en lâtif feyzi olan âb-ı hayatı, bir asâ ile bulabilirsiniz. Öyle ise haydi, çalış, bul.
Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı remziyle, mânen diyor ki: “Ey insan! Madem Bana itimat eden bir abdimin eline öyle bir asâ veriyorum ki, her istediği yerde âb-ı hayatı onunla çeker. Sen de benim kavânîn-i rahmetime istinat etsen, şöyle ona benzer veyahut ona yakın bir aleti elde edebilirsin. Haydi, et!”
İşte, beşer terakkiyâtının mühimlerinden birisi, bir aletin icadıdır ki, ekseryerlerde vurulduğu vakit suyu fışkırtıyor. Şu âyet, ondan daha ileri nihâyât ve gayât-ı hududunu çizmiştir.”

Yine İsa(as)’mın mücizesi olan

Allah’ın izniyle, anadan doğma körleri ve alaca hastalığına tutulanları iyileştirir ve ölüleri diriltirim.”
Ayeti Kerime, müzmin kronikleşmiş hastalıklara dahi derman bulunabileceğini her türlü hastalığın dermanı olduğunu, arayıp bulmamızı söylemektedir.
Bu ayetin tefsirinde Bediüzzaman hazretleri;
“Hattâ ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür”.Buyurarak.
“Ey insan! Benim için dünyayı terk eden bir abdime iki hediye verdim: biri mânevî dertlerin dermanı, biri de maddî dertlerin ilâcı. İşte, ölmüş kalbler nur-u hidayetle diriliyor. Ölmüş gibi hastalar dahi onun nefesiyle ve ilâcıyla şifa buluyor. Sen de Benim eczahane-i hikmetimde her derdine deva bulabilirsin. Çalış, bul. Elbette ararsan bulursun.”.Demiştir.
Davut(as)’ın mucizesi “Demiri de onun için yumuşattık.” 
Süleyman (as) mucizesi “Erimiş bakırı ona sel gibi akıttık.” 
Demirin yumuşatılması bakırın eritilmesi madenlerin bulunup çıkarılması endüstrinin aslı ve anasıdır bunlar ilahi birer ikramdır.
Bediüzzaman Hazretlerinin şu sözlerine dikkatle bakalım;
“Ey benî Âdem! Evâmir-i teklifiyeme itaat eden bir abdimin lisanına ve kalbine öyle bir hikmetverdim ki, herşeyi kemâl-i vuzuhla fasledip hakikatini gösteriyor. Ve eline de öyle bir san’at verdim ki, elinde balmumu gibi demiri her şekle çevirir, halifelik ve padişahlığına mühim kuvvet elde eder. Madem bu mümkündür, veriliyor. Hem ehemmiyetlidir. Hem hayat-ı içtimaiyenizde ona çok muhtaçsınız. Siz de evâmir-i tekvîniyeme itaat etseniz, o hikmet ve o san’at size de verilebilir. Mürur-u zamanla yetişir ve yanaşabilirsiniz.”
Zira onlar kâh öküz arabasına binmişler, yola gitmişler; biz birden bire şimendifer ve balon gibi mebâdiye bineceğiz, geçeceğiz. Belki câmi-i ahlâk-ı hasene olan hakikat-ı İslâmiyenin ve istidad-ı fıtrînin, feyz-i imanın ve şiddet-i cû’un hazma verdiği teshil yardımıyla fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiştik.”
Bu zamanda iletişim ve ulaşım çok hızlı geliştiği için, terakki ve medeniyetin el değiştirmesi de bir o kadar hızlı olabilir. Eğitim kaliteli hale getirilir, güzel ahlak yerleşir, demokrasi ve özgürlükler tam yerleşir ve doğru yatırım, ar-ge ve yenileşim, üretkenlik ve alın teri gibi değerlere ağırlık verilir ise, hızlı bir şekilde terakki ve dönüşüm hayal değildir.
İnsanlığın ilerlemesi maddi kuvvet ve iktidar elde etmesi demir madeninin ve bakır madeninin işletilmesi ile mümkündür.
Kur’an_ı Kerim erimiş bakıra vurgu yaparak tembelleri şiddetle ihtar ediyor.
Kur’an-ı Kerimde televizyon ve sinemaya işaret eden Ayeti Kerime
‘Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm’ dedi.” 
Sebe melikesi Belkıs’ın tahtının Süleyman( as) tarafından göz açıp kapayıncaya kadar yanında hazır etmesi hadisesi işaret ediyor ki, eşyalar uzak mesafeden aynen veya sureten taşınabilirler. 
İnsanlık henüz suretleri taşıyor eşyanın kendisini taşıyamıyor, demek oluyor ki Kur’an-ı Kerimin işaret ettiğinden gerideyiz.
Cenabı Hakka itimad etsek, Süleyman (as) gibi günahsız ağızla dua etsek, kabiliyetimizi ortaya koysak, Allah’ın kâinata koyduğu tabiat kanunlarına riayet etsek, Allah’ın inayeti şüphesiz yetişecektir. 
Bediüzzaman Hazretleri’nin idarecilere de bir uyarısı var.
” Ey ehl-i saltanat! Adalet-i tamme yapmak isterseniz, Süleymanvâri, rû-yi zemini etrafıyla görmeye ve anlamaya çalışınız. Çünkü bir hâkim-i adaletpîşe, bir padişah-ı raiyetperver, aktâr-ı memleketine her istediği vakit muttali olmak derecesine çıkmakla mes’uliyet-i mâneviyeden kurtulur veya tam adalet yapabilir.”

Bizler Müslümanlar ve ülke insanı olarak Allah’ın emirlerine riayet etsek, yasaklarından sakınsak, bize indirdiği kitabı Kur’an-ı Kerimi okusak, hayatımıza tatbik etsek, Peygamberimiz(sav)’e itimat edip sözünü dinlesek bu gün konuştuğumuz, Amerika Birleşik Devletleri şu an Dünya’nın en büyük ekonomisi konumundadır. 18 Trilyon 37 Milyar Dolar büyüklüğünde, Çin 11 Trilyon 8 Milyar Dolar büyüklüğünde. Japonya 4 Trilyon 123 Milyar Dolar büyüklüğünde Almanya 3.3 Trilyon, İngiltere 2.8 Trilyon ve Fransa 2.4 Trilyon büyüklüğünde. Hindistan 2 Trilyon, İtalya 1.8 Trilyon, Brezilya 1.7 Trilyon ve Kanada 1.5 Trilyon büyüklüğünde Türkiye, 718 Milyar Dolar büyüklüğü ile 18. Sırasında bulunuyor.Demek yerine 
Türkiye dünyanı en büyük ekonomisine sahip diyebiliriz.
Türkiye Adaletin ve insan haklarının uygulandığı en ileri ülke diyebiliriz.
Türkiye yaşanabilir ülkeler arsında en önde diyebiliriz.
Kim ki heva ve nefislerini terk eder tembelliği bırakırsa Allah(cc)’ın kâinata koyduğu tabiat kanunlarından en azami şekilde istifade ederler.
“Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslamiyet’in olacaktır.”

Çetin KILIÇ

Risalei Nur Külliyatı yirminci söz ikinci makamdan istifade edilerek yazılmıştır.
Kaynaklar 
Kur’an-ı Kerim meali
Risalei Nur külliyatı
Sorularla İslamiyet
investaz

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: