Bu toprakları bize ve İslâm’a mezar yapmak istiyorlar ama başaramayacaklar!

15 Temmuz saldırısının artçı saldırıları sürüyor: Elazığ ve Van’dan sonra Gaziantep de ateşe verildi! Fay hatlarımızı patlatmak ve Türkiye’yi önce iç savaşın eşiğine sürüklemek, ardından da işgale hazır hâle getirmek istiyorlar!

Emperyalistler, bin yıl şehid kanıyla yoğrulan, buradan üç kıtaya adalet, kardeşlik ve sulh armağan eden aşılamamış bir medeniyet modeli sunan bu toprakları bize ve İslâm’a mezar yapmak istiyorlar!

Emperyalistlerin asıl hedefleri bu.

Geçenlerde vefat eden büyük tarihçimiz Halil İnalcık, bu yakıcı ve ürpertici gerçeği, özlü bir şekilde şöyle dile getirmişti: “Batı, İstanbul’un fethini ve Ayasofya’yı hiçbir zaman unutmadı!”

Emperyalistler, içimizdeki uşaklarını kullanarak bizi tam kalbimizden, yani kardeşliğimizden vurmaya, bu toprakları bize ve varlık nedenimiz olan İslâm’a mezar yapma hedefini adım adım gerçekleştirmeye çalışıyorlar!

Bu üç şehrimizin ortak özelliği mezhebî ve etnik farklılıklara rağmen üçünün de barış adası, kardeşlik adası ve huzur adası olması.

FARKLILIKLARIMIZI BİR KENARA BIRAKMAK VE KENETLENMEK ZORUNDAYIZ!

Biliyorsunuz, benim, laikliğe karşı, Kemalizme karşı rezervlerim, önemli felsefî eleştirilerim var. Yine 15 Temmuz saldırısından sonra televizyonların sanki ağız birliği, söz birliği etmişçesine, 15 Temmuz ruhunu ve bu ruh doğrultusunda Türkiye’yi nasıl inşa edebiliriz meselesini konuşmak yerine, 15 Temmuz gecesi tanklara göğsünü siper eden cemaatleri açıkça hedef göstermelerinden ötürü sert ve ses getiren eleştirilerim oldu.

Bu ülkenin hâs çocuğu olarak gerek laikliğe ve Kemalizme, gerekse cemaatlerin hedef gösterilmesine yönelik eleştirilerimi şimdilik erteliyorum ve şunu söylüyorum:

Türkiye’ye karşı büyük bir saldırı var! Türkiye’nin birliğini, dirliğini, kardeşliğini ve bütünlüğünü yok ederek bize ve bizim bu topraklardaki varlık nedenimizi oluşturan İslâmî iddialarımızı yok etmeye yönelik çok büyük bir saldırı bu!

Böylesine büyük bir saldırının olduğu bir zaman diliminde bütün ideolojik farklılıklarımızı, mezhebî ve etnik farklılıklarımızı bir tarafa bırakmak ve ülkeye yapılan bu çok yönlü saldırıyı hep birlikte püskürtmek zorundayız!

Şunu aslâ unutmamamız gerekiyor: Batılı emperyalistler, artık bizzat kendileri saldırmıyorlar bir yere. Önce taşeronlarını, maşalarını kullanıyorlar; sonrasında da gerektiğinde de bizzat işgal ediyorlar!

FETÖ, PKK-PYD, DAEŞ gibi örgütler, aynı merkezden yönlendiriliyor, aynı merkezden emir alıyorlar! 7 Haziran seçimlerinden 15 Temmuz saldırısına kadar yaşadıklarımızla bu gerçek ispatlandı!

BATILILARIN ÜÇ HEDEFİ

Buradan geleceğim nokta hayatî…

Batılıların üç hedefi var:

1-Terör örgütlerini kullanarak Türkiye’yi iç savaşın eşiğine sürüklemek…

2-Ardından Türkiye’yi NATO, OECD gibi Batılı kurumlardan ihraç etmek…

3-Son olarak da kaosa sürüklenen, Batılı kurumlardan çıkartılanTürkiye’yi türlü çeşitli bahanelerle işgal etmek!

Türkiye 15 Temmuz saldırısına maruz kaldı! Hiç bir Batı ülkesi, Türkiye’nin yanında olduğunu açıklamadı. Hatta NATO’nun patronu ABD’nin Dışişleri Bakanı John Kerry, “Türkiye’nin NATO’dan çıkarılabileceği” anlamına gelen sözler sarfetti. Sonradan bu açıklamalarından “çarkettiğini” dillendiren sözler söylese de, ok yaydan çıkmıştı bir kere!

Bakın, burada atladığımız ama aslâ atlayamayacağımız çok önemli bir nokta var: NATO, NATO üyesi bir ülkeye saldırı olduğunda, öncelikle bu saldırıya karşı olmak ve böyle saldırıyı önlemekle mükelleftir. Ama böyle bir açıklamanın yapılmış olması, henüz göremediğimiz yakın geleceğe ilişkin Batılıların Türkiye’yle ilgili tezgâhlarının habercisidir.

Nedir bu?

Şudur: Batılılar, taşeron örgütleri kullanarak Türkiye’yi kaosa, iç savaşa sürüklemek, ardından , Türkiye’yi Batı’ya karşı sert söylemler geliştirmeye kışkırtmak, böylelikle Türkiye’yi Batılı kurumlardan çıkarmak ve işgal etmek için bahane oluşturmak istiyorlar!

BÜYÜK TUZAĞA DİKKAT!

Bu, bir tuzaktır. Hem de büyük bir tuzak. Bizim şu ana kadar içine sürüklendiğimiz, yarın ortam iyice gerginleştikçe daha da fazla sürükleneceğimiz hâlet-i ruhiyeyle kolayca düşürüleceğimiz çok büyük bir tuzak!

Bu toplum, bin yıldır dünya tarihini yaptı üç kıtada. Sömürgeleştirilemedi; kimseyi de sömürgeleştirmedi. En zor zamanlarda, toparlandı ve bu zorlukların üstesinden gelmesini çok iyi bildi.

Şimdi tam da böylesi zor bir dönemecin eşiğine sürükleniyoruz: 15 Temmuz saldırısını püskürttük. Batılılar çıldırdılar. O yüzden iç savaş çıkartacak taşeronlarını devreye soktular.

Türkiye’nin projesi, İslâm dünyasını toplayacak İslâm birliği projesi olmak zorundadır. Bu ancak güçlü, köklü maddî ve manevî temellere, imkânlara sahip olduğumuz zaman hayata geçirebileceğimiz Medeniyet atılımıyla gerçeğe dönüşebilir.

Fakat iki asırdır, özellikle de son bir asırdır; İslâm dünyası köle; Batılıların kölesi, işgali altında.

Şu aşamada yapabileceğimiz şey, düşmanlarımızın düşmanlıklarını üzerimize yöneltemeyecekleri çapta zekice ve onları ters köşe yapacak derinlikli stratejiler geliştirmek.

Bunun için de, dalgayı kırıncaya kadar, Batılı kurumlardan çıkmamak! Lanet olsun NATO’suna da, AB’sine de, OECD’sine de! Ama şunu aslâ gözardı edemeyiz: Türkiye’yi Batı kurumlarından çıkarıp, bahane üreterek vuracak hatta işgal edecekler!

Yukarıda da söylediğim gibi, bu bir tuzaktır. Birinci Dünya Savaşı’na da bu tür tuzaklarla itildik ve koskoca altı asırlık çınarı devirdiler; 8-10 yıl içinde tarihten sildiler.

KURTLAR SOFRASI KURULDU, BASİRETİMİZİ KUŞANMA VAKTİ!

Yüzyıl sonra da aynı senaryo sahneleniyor: Kurtlar sofrası kuruldu: Türkiye’ye tuzak üstüne tuzak kuruyorlar. Batılı kurumlardan çıkarılmamız en büyük tuzaktır: Şu aşamada Batılılar, NATO üyesi bir Türkiye’yi aslâ açıkça vuramazlar! Ama NATO’dan çıkarılacak bir Türkiye’nin üzerine hep birlikte çullanırlar ve paramparça ederler -Allah muhafaza!

O yüzden basireti ve feraseti elden bırakamayız! Batılılara nefretimizi büyütürken, dalga kırma aşamasından dalga kurma aşamasına geçmemizi sağlayacak kadar Türkiye’yi de büyütmek, maddî ve manevî temellerimizi sarsılmaz bir şekilde güçlendirmek zorundayız.

Eğer basiretsiz ve ferasetsiz hareket edersek, Türkiye’yi iç savaşa sürüklerler. Türkiye’yi Batı kurumlarından çıkaracak tuzaklar kurar, kışkırtmalar yaparlar; eğer biz de bu tuzaklara düşersek Batılıların topyekûn Türkiye’yi vurmalarının zeminini oluşturmuş oluruz.

Özetle: Tuzaklarla, tezgâhlarla sürdürülen adı konulmamış bir savaş var! Zokayı yutmaz, farklılıklarımızı kaşımaz da kenetlenirsek, bu belâları defeder, bölgemizin önünü açacak büyük bir medeniyet yolculuğuna çıkmaya başlarız -inşallah.

Yusuf Kaplan – Yeni Şafak

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: