Bütün Varlıkların İbadeti Ve Çok Tanrılık

“Kainatta hiçbir şey yoktur ki hamd ile Allah’ı tesbih etmesin, Onu anmasın, Ona dua etmesin. Fakat siz onların bu tesbihlerini, zikirlerini, dualarını fark etmiyorsunuz.” Ayeti Kerimesi

“Bu dağ Uhud’dur. O bizi sever biz de onu severiz”. Hadisi Şerifi

“Evet, nev-i beşerin her taifesi birer nevi ibadetle fıtrî gibi meşgul olması ve sâir zîhayatın, belki cemâdâtın dahi fıtrî hizmetleri birer nevi ibadet hükmünde bulunması; ve kâinatta maddî ve mânevî bütün nimetlerin ve ihsanların herbiri, bir mâbudiyet tarafından, hamd ve ibadeti yaptıran perestişe ve şükre birer vesile olmaları; ve vahiy ve ilhamlar gibi bütün tereşşuhat-ı gaybiye ve tezahürat-ı mâneviyenin birtek İlâhın mâbudiyetini ilân etmeleri, elbette ve bedahetle bir ulûhiyet-i mutlakanın tahakkukunu ve hükümferma olduğunu ispat ederler”.

”… belki cemâdâtın dahi fıtrî hizmetleri birer nevi ibadet hükmünde bulunması” 

Yukarıdaki ayeti kerime ,hadisi şerif ve Risale-i Nurda geçen Bediüzzaman’ın bu cümlesi, bütün varlıkların ibadet ettiklerini anlatmaktadır. Şöyle bir soru akla gelebilir. Taş, kömür, odun vs. varlıklar nasıl oluyor da ibadet ediyor?

Malum; Kayalar yeryüzüne gelen suların yollarıdır, kayalar olmazsa yeraltı sularının birçoğu yeryüzüne çıkamayabilirdi. Altın, cansızdır ama insanın refah içinde yaşamasını temin etmesinin yanında binlerce faidesi vardır. Bakır, cansızdır elektriği taşıması gibi çok önemli bir görevi ifa eder. Demir, sanayinin ana maddesidir, demiri hayatımızdan çıkarsak hayat durur desek hiçte abartmış olmayız. Kömür, odun, ateş içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz.

Bediüzzaman Hazretleri bu maddelerin icra ettikleri vazifeler onların bir nevi ibadetleri olduğunu söylüyor. İslam dininde biz Müslümanlar bunlara Allah’ın isimlerinin tecellisi diye bakıyoruz.
Müslüman, taşın su getirmesine Allah’ın Rezzak ismi diye bakar. Elektriğin üretilmesi ve iletilmesine Allah’ın Âlim ismi diye bakar. Demirin sanata dönmesi gemi olması, uçak olması, tencere, tava olması her biri Allah’ın başka bir Esmasının başka bir isminin tecellisidir.

Bu manayı anlamayan Kuran-ı Kerimi bilmeyen, İslam’ı tanımayan ve Kuran-ı Kerim’in tefsiri olan Risale-i Nurları okuyup anlamayanlar, Allah’ın her bir ismine birer tanrı ittihaz etmişlerdir.
Hindistan’da kullandığı asansörüne, arabasına tapan insanlara rastlanıyor, 

-Ey asansör sen olmasa idin ben bu apartmana nasıl iner çıkardım otomobilini süsleyip karşısına geçip ey benim otomobilim sana minnettarım iyi ki varsın sen olmasa idin ben işime nasıl gelip gidebilirdim”diyor. Ve ona şükranlarını bildiriyor.

Hinduizm’de 330 milyon kadar böyle kutsal sayılan varlıkların olduğu söyleniyor, İslamiyet’i bilip anlayamadıkları için bunu tek bir tanrının 330 milyon özelliği olarak tanımlıyorlar. Yani tek bir tanrının 330 milyon farklı görüntüsü, kutsal saydıkları şeylerin, inandıkları tanrının şekle girmiş hali olduğuna inanıyorlar.

Örneğin Ganj nehrinin Tanrıça Ganga olduğuna inanırlar, Hinduizm’de inekler tanrı olarak değil, tanrının beden giymiş hali olarak kabul edilir. Allah’ın Rahman ismini, Allah’ın Rezzak ismini, Allah’ın Kuddüs ismini, Allah’ın Müheymin ismini, Allah’ın Halık ismini, Allah’ın Aziz ismini, Allah’ın Musavvir ismini, Allah’ın Cebbar ismini, Allah’ın Vehhab ismini, Allah’ın Basir ismini daha nice Esma-i Hüsna’sını göremeyen akıllar böyle ineği, sineği, böceği ağacı, yaprağı, taşı tanrı diye tanır.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen İslamiyet’in yayılması, Müslümanların o coğrafyalara gidip İsmaiyeti, Müslümanlığı anlatması sayesinde Hindistan’da Müslümanlık en yaygın ikinci din olmuştur.
Allah(cc), daveti ümmet olan bu insanlara da İslamiyet’i tanıyıp Müslüman olmayı, Kuran-ı Kerimi okuyup anlamayı-yaşamayı, Risale-i Nurlarla tanışmayı nasip etsin. Âmin

Çetin KILIÇ

Kaynaklar;
Kuran-ı Kerim Meali
Hadis-i Şerif Külliyatı
Risale-i Nur Külliyatı

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: