Çarpışma

Her zaman dile getirdiğim ve yazdığım cümle; “Fasulyeyim diye kendimi nimetten saymıyorum” Hiçbir zaman kendime yazar süsü vermiş değilim. Fakat: Dünya da olup biten haberleri herkes gibi bende takip etmekte iken bazen içime nefret uyanıyor ve izlemekten imtina ediyorum. İşte bu gibi haller beni yazmaya sevk ediyor. Allah c. c. izni ile “Çarpışma” adı altında duygularımı dile getirmek istedim. Dünyanın kuruluşundan zamanımıza kadar gerek hayvanlar gerekse insanlar arasında çeşitli “çatışmalar” devam edip gitmekte; bunların içinde acayip hadiseler insanların nefretini uyandırıyor. Çok kişilerin; “Haberleri izlemek istemiyorum” ifadeleri bunu ispatlıyor. Hele insanlar arasındaki çarpışmalar hayvanlar arasındaki birbirini halletmeye benzerse buna ne demeli? İşte o zaman insanlığımızdan utanç duymak zorundayız. Eski zamanlara göre; çarpışmalar çoğaldı;

Kamu oyu karşısında açık oturumlar,

Kalemşorlar savaşı,

İmansızlarla imanlılar çatışması,

İmanı zayıflarla; imanı güçlü, ihlaslı, takva kaidelerine riayet edenlerle yapılan çarpışmalar.

Bu;   Âdem aleyhi selam in oğullarından başladı kıyamete kadar bu böyle devam edecek.

İnsanın kanında bile çarpışma var; Kandaki mikroplar zararlı ve faydalı mikroplar olmak üzere ikiye ayrılıyor, aralarında devamlı çarpışma devam eder. İnsan eğer sıhhatli ise kanındaki faydalı mikroplar zararlılarını mağlup etmiştir. Zararlılar faydalıları malüb ederse, İnsan hasta olur veya ölür.

Tıbbı yönden bu böyle; diğer yönden İnsanoğlunun mayasında cidal var. Geçmiş zamanlara göz gezdirirsek insanoğlunun kavgasız tarihi düşünülemez. İnsanoğlunun hayatının kandaki mikropların savaşından farkı hiç yok haksız taraf galip gelirse insanlık ölmüştür. Haklı taraf galip gelirse “insanlık ölmemiştir” denilir. Fakat bu aciz; nedense haklı taraf pek göremiyor.

Dünya yüzünde İslâm âlemi hasta, haksız taraf galip gelmiştir. Güçlü olanlar Müslümanların başına çullanmış gidiyor. Bütün bunlar gösteriyor ki bu konularla çok ilgilenmek lâzım işin ortasını bulmak için çalışma icap ediyor.

İhtilafı meselelerin sonu olmaz fakat İslâm-i açıdan mücadele şart olduğuna göre hiç olmazsa bir mücahidin sağ kolu olamaz isek ayağının tozu olsak da bize yeter, bizi kurtarır. Çünkü en zayıf imanlı bir Müslüman kardeşimiz dahi bilir: Resülüllah s.a.v. efendimiz buyurmuştur:

“Ahır zamanda ümmetimin cihadı kalemle olacak”

İşte bütün bu çarpışmaların çoğalması, hele hele yüzde yüz haksız olduğu halde kendisini haklı zan edip Mücadele verenler, bizleri; mücahitin ayağının tozu, Atının kuyruğunun kılı olmaya zorluyor.

Neden ben haberleri izlemekten nefret edeyim. Bende insanım. Benimde insanlık hakkım var. Fakat işte; haklıyı haksız, haksızı haklı göstermeye çalışanları gördükçe insan buna tahammül edemiyor. Bu durum bana Üstad Bediüzzaman Hz.inin şu ifadelerini hatırlatıyor.

Risale-i Nur şakirtleri tarafından sorulan suale cevaptır.

Sual: Geçen sene sizden sormuştuk ki, elli gündür merak edip dünya cereyanlarına bakmadınız ve sormadınız, o zaman bize bir cevap verdiniz. Gerçi o cevap hakikattir ve kâfidir; fakat Risale-i Nur’un intişarı ve hizmeti ve âlem-i İslamiyet ‘in menfaati noktasında bir derece bakmanız lazım iken, şimdi, on üç ay oluyor, aynı hal devam ediyor. Merak edip hiç sormuyorsunuz.
El-cevap: -1- ayetine en azam bir tarzda şimdiki boğuşan insanlar mazhar olmalarından, onlara değil taraftar olmak veya merakla o cereyanları takip etmek ve onların yalan, aldatıcı propagandalarını dinlemek ve müteessirane mücadelelerini seyretmek, belki o acib zulümlere bakmak da caiz değil. Çünkü zulme rıza zulümdür; taraftar olsa, zalim olur, mey
letse -2-. ayetine mazhar olur. Evet, hak ve hakikat ve din ve adalet hesabına olmadığına ve belki inat ve asabiyet-i milliye ve menfaat-i cinsiye ve nefsin enaniyetine dayanan, dünyada emsali vuku bulmayan gaddarâne bir zulüm hesabına olduğuna kat’î bir delil şudur ki: Bin masum çoluk çocuk, ihtiyar, hasta bulunan bir yerde, bir iki düşman askeri bulunmak bahanesiyle bombalarla onları mahvetmek ve tabakat-ı beşer cereyanları içinde, burjuvaların en dehşetli müstebitleri ve sosyalistlerin ve Bolşeviklerin en müfritleri olan anarşistlerle ittifak etmek ve binler, milyonlar masumların kanlarını heder etmek ve bütün insanlara zarar olan bu harbi idâme ve sulhu reddetmektir.
1 “İnsan şüphesiz ki çok zalimdir.” İbrahim Sûresi: 14:34.

2 “Zulmedenlere en küçük bir meyil göstermeyin; yoksa Cehennem ateşi size de dokunur.” Hûd Sûresi: 11:113.

Elcevap: Üstadımız diyor ki:

Evet, bu zamanda merakla radyo vasıtasıyla ciddi alâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır, mânevî bir divane olur; ya kalbini dağıtır, manevî bir dinsiz olur; ya fikrini dağıtır, manevi bir ecnebi olur.

Evet, ben kendim gördüm: Lüzumsuz bir merakla mütedeyyin iken  âmî (âlim olmayan sıradan kimse)bir adam, beride ilme mensubiyeti varken, eskiden beri İslâm düşmanı olan bir kâfirin mağlûbiyetiyle ağlamak derecesinde bir mahzuni yet ve Âl-i Beytten seyyidler cemaatinin bir kâfire karşı mağlûbiyetinden mesruriyetini gördüm. Böyle âmi bir adamın alâkası, bir geniş daire-i siyaset hatırı için böyle kâfir bir düşmanı, mücahit bir seyyide tercih etmek, acaba divaneliğin ve aklı dağıtmak lığın en acip bir misali değil midir?

Verilen cevap bizim halimizle ne güzel bağdaşıyor değil mi.

Evet; Haklıyı haksız, Haksızı haklı demek büyük günahlardan değil midir?

İş bununla da kalmıyor Bir kısım Müslüman kardeşlerimiz haberlerin tesiri altına kalarak fiili günah işlemeye cüret gösteriyorlar. Meselâ; birisi benden yedi yaş büyük biriside on beş yaş küçük iki samimi arkadaşım “Işid- e katılacağım” gibi ifadelerde bulundular. Onları ikna için her birine; ayrı ayrı telkin at da bulundum.

Kendi âcizane görüşümü bütün insanlığa haykırıyorum:

Maalesef ve maatteessüf bütün insanlık uçuruma doğru gidiyor kimin ne yaptığı belirsiz. Işid olsun      PKK olsun bütün örgütler içinde haklıyım diye savaşan Müslüman kardeşlerimiz var birbirini öldürüyorlar bu durumdan Allah c.c. razı oluyor mu?   Mümkün müdür? Bu fitne değil de nedir?

kavga, zulüm ve bozgunculuk yani şirk düzeni öldürmekten da-ha kötüdür   (BAKARA (191-)

Bu ayeti kerimeye birde hadis ilâve yapalım:

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“-İnsanlar öyle günler görecek ki, katil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek.”

“-Bu nasıl olur?” diye soruldu. Şu cevabı verdi:

“-Herçtir! Öldüren de ölen de ateştedir.” (Müslim, Fiten 56)

 

Eyvah lar olsun! Müslümanlar birbirini kırıyor. Yine Müslümanlar seyirci kalıyor.

Üstelik birde; Türkiye gibi güçlü, süper bir devletin içinden ihlaslı Müslüman kardeşlerimiz desinler “biz falan örgüte katılacağız” Yani Türkiye’yi beğenmiyor!

Ne varmış Türkiye devletine? beğenilmeyecek tarafı neresidir? Yaşım yetmişe gidiyor çok hükümetleri yaşadım: Ana gelir kaynağımız çayımızı denize döküyorduk. Emeklisi, işçisi, maaş alamıyorduk bankalara varıncaya kadar yolsuzluklar alabildiğine ilerliyordu. Türkiye uçurumun kenarında idi Allah( cc) bizi kurtardı hamdolsun.

Şimdi ise bir zamanlar denize döktüğümüz çayımızı bizden satın almak için köşe başlarını kesmişler peşin para diye yalvarıyorlar. Her hangi bir emekli veya işçi çıksın desin maaşımı alamıyorum. Anlını karışlarım.   Müstahsile gelince; beyefendinin telefonuna mesaj geliyor: “gel paranı al” diye. Bundan daha rahatlık olabilir mi? Bu idareden hoşnut olmayanların gözleri kör olur desem başım ağırmaz.

Şeriat devleti kurulmuş da ona katılacakmış! Şeriat isteyen evvela kendi nefsine uygulamalı ondan sonra başkasına. Bak o zaman nasıl şeriat kendiliğinden gelir. Bir şehirde herkes kendi evinin etrafını temizlerse bütün şehir tertemiz olur. O zaman çöpçüye ihtiyaç kalmaz.

2023 de anlaşmalar doluyor ondan sonra Allah-cc. izni ile kendi madenimizi kendimiz işleyeceğiz. Yer altı zenginliklerimiz su yüzüne çıkacak dünyanın eşine benzerine rastlanmayan “Büyük süper devlet” haline geleceğiz inşallah.

Alimlerimiz demiyorlar mı? “Evvelâ kendi nefsimizden başlayacağız” Bu husus da ki hadisi şerifi buraya alalım: (1700) Abdülkerim Kuşeyrî, Risale (Haz. S. Uludağ).

  1. قال رسولُ اللّه #: المُجَاهِدُ مَنْ جَاهَدَ نَفْسَهُ[.قوله

. (988)- Tirmizî’nin  rivayetinde şu ziyade mevcuttur: “Gerçek mücahit,  nefsiyle Cihad edendir.”

Kanaça Yusuf

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: