Cebrail Partisi

Bazı mevzular vardır ki mayınlı tarladır; şakası ya da ciddi ciddi hafife alma başa bela olur, uhrevi felakete götür… Mesela insan şunu bile dese: “Beni cennete dahi koysalar istemem” Ya da : “Aman cehennem mi? Yanarsam yanarım” gibi. oysa insanın cennete ve cehenneme konulması Allahın emri dışında olmaz; en küçücük yaprağın kımıldaması izni ilahi tarafından olduğu gibi. Gelelim sadede:

1-Cebrail niye parti kursun ki?

2-Cebrail diyalogu sadece Peygamberlerle kurar ki buna da vahiy denir.

3-Vahiy peygambere gelir. Vahye itiraz edecek kafa yapısına sahip kişiye ise, vahiy rüyada bile gelmez. Sadece kendi uydurduğu vahiy hikâyesine yine kendisi hayır der.

4-Cebrail kendi başına böyle bir işe kalkışmaz, İzni ilahi dışında kanat oynatamaz. Allahın emri dışına çıkamayan galaksinin memur yıldızları ve atomların aşkla Mevlevi gibi hareket etmeleri nasıl emri ilahiye göre, aynen Cebrail’de O muhteşem İrade dâhilinde hareket eder…

5-Hadi Cebrail parti kurdu farz edelim; ona uyan Allahın emrine göre hareket eder, uymayan ise şeytan partisine dâhil olup gümler… Vahyi semaviyi hiçe sayma ruh halinde ki insana Cebrail’in gelebilme düşüncesi Allah’a noksan sıfat isnat etmektir ki; bilmez miydi o kulunun kabul etmeyeceğini. Hiç böyle bir tipe Cebrail gelir mi? Haşa Allah’ın ezeli ilmine bu noksanlık yakışmaz.

6-Cebrail parti kurmuş olsa bile, karşısındaki partiler şeytanidir ki, Allah alternatif ve yol gösterici olarak kurdurmuş olur. Ben onun kurduğu partiye oy vermem demek şeytanların tarafıyım demenin apaçık ilanıdır. Hadi Cebrail’in parti kurdu, o ortam şeytanların azdığı, Allah dostlarının ezildiği dönemin zirve halidir. Bundan dolayı parti kurulmuş olur ve bu direk vahiy olur. Şükürler olsun böyle bir durum yoktur. Olsaydı ona bile kelek yapılacağı anlaşılmıştır.

Peygamber torunlarının başına gelen oyunlar ve katliamlar, susuz bırakmalar tamamen şeytani partiye mensup olmanın neticesidir… Şimdide şeytanla hareket eden partiler, cami ve Kur’an yakıp, ezana rahatsız oluyor. Ayrıca dinin, tarihin gerçek değerlerine sırt dönerken yüzü ne Allahsızlara mütebessim ve eller şer kokan elleri sıkıyor…
Kişi büyük konuştuğunu yaşamadan ölmezmiş.

İmanın altı şartından biridir meleklere iman. Altı şart ise birbirine sağlam şekilde bağlı olurken birbirini ispat eder güçtedir.  inkârı küfre götürür. Bütün melekler gibi Cebrail (as) Allah’ın emir ve iradesi ila vazifesini yapar. Aldığı vahyi peygamberlerin güçlü alıcısına teslim edip, insanlığın aydınlanmasına vesile olur.

Sonuç: İnsan faraza Cebrail partisini hiçe sayarsa, büyük konuşup hamam böceğini yiyen adam gibi, dini olmayan, Kur’an’ı olmayan partiyi destekler duruma gelir, zındıkayı sevince boğar… Unutmamalı; Cebrail’in kurduğu partiye oy vermemek çoktan şeytanla yola çıkılmış demektir.
Ey ehli iman, sen kendine sahip çıkmazsan sırtını yere getiren çok olur…

Demek ki ihtiyaç var, demek ki hala hülyalardan uyanmamış bazı mümin kardeşler var, ya da inadına yenik, uyarılması gereken aklı yürüyüş kararı sayan Müslüman var ki, ağabeyler mevcut iktidarı destekler bir mektup daha kaleme aldılar… Ağabeyler her zaman istikrarın, huzurun ve millete, vatana sahip çıkanların yanında oldular… Bediüzzaman şimdiki paralel gücün maddi olarak yüz kat fazlasına bile sahip olsa idi, şeytanlara bayram ettirecek, Müslümanlara zarar verecek diklenmeyi,  horozlanmayı devlete asla yapmazdı. Onun asıl diklenmesi küfürdü. İnkarın beli kırıldıktan sonra zaten herkes işini hakkaniyetle yapar… Hesap düşüncesi, inancı olan zaten dalavereli işlere bulaşmaz…

Ben kendimi bildim bileli, ağabeyler ve iman fedaileri, şuurlu ehli iman ile beraber, önce komünizmin, sonra dine zarar verenlerin karşısında yer aldılar; hiç bir zaman bir partinin yağdanlığı, şakşakçısı olmadılar… Özal hariç, geçmişte gerektiği için, hep ehvenişer tercih edilmişti. İlk defa, bir parti hizmet eri görülüp, dualarla gönülden destekleniyor… Sevgili Psikoloğumun Bediüzzaman’ın  talebeleri olan ağabeyler ta baştan ferasetleri, şuurlu bakışları ile olayı çözüp, Ak Parti’nin sadece bir parti olmadığını, maddi ve manevi imar hareketi olduğunu bilip, duaların en karşılıksızını gönderip, insaf sahiplerine de vesile olmuşlardır… Evet, gerçek ehli iman ve Kur’an fedaileri, kişisel menfaatler için değil, bu iktidarı sadece milletin maddi ve manevi toparlanmasını ciddi ele aldığı için destek veriyor…

Ne hikmetse başörtülü kızları Arabistan’a dehleyen Demirel kadar Erdoğan’a muhabbet edemeyen Yani Asya geçmişte de Özal’ı da hiç sevemedi. Belki o dönemde yayında olsaydı Menderes’e de husumet beslerlerdi… Hadi paraleli anladık; garip sevdaları var. Anlamadığımız bu Yeni Asya’daki mevcut olan muhaliflik ama her hususta… Geçmişten beri hizmette ve ağabeylere… Şimdi anlı secde gören, hizmetkâr olan iktidara anlaşılmaz bir tavır… Bir şey içimize huzur veriyor ki: Allah herkesin niyetini çok iyi biliyor…

Paralel örgütün derdi belli… Yeni Asya’nın tavrı anlaşılır gibi değil. Benim de içinde bulunduğum dönemlerde, başörtüsü için, üniversite gençliğinin kurtuluşu için ve Siyonizm’e karşı gerçekten bir emek verilmişti. Şimdi Siyonistleri sevindirecek saftalar… Yeri gelmişken şunu da söyleyelim: Yeni Asya geçmişten bugüne güzel bir duruş sergilemiştir o da 99 depreminin ilahi ikaz olduğunu hatırlatması idi. Bunun haricinde önemli durumlarda topu çevirip çevirip ehli imanın, Kur’an hizmetinin kalesine gol atmıştır… Bunu kasıtlı yaptıklarına inanmak istemiyorum ama bu görünen tablo hep müspet olan, hayırlı olan şeylere gol değil de nedir? Sadece soruyorum. Sanki başörtüsü halen esir ve hala din düşmanı idareciler söz sahibi… Hiçbir şey yapılmamış olsa bile, sadece başörtüsüne gelen gecikmiş hürriyet ve kızların kapı önlerinde yüreklerini yoğurup, gözlerinden boşalttığı yaşların ortadan kalkması yeter. Ve milyonlarca Müslüman’a sahip olması, umut olması…

Selahattin Gezer / Milat