Çocuklara Din Terbiyesi Verme Usulü (Çocuk ve İslami Eğitim-1)

Çocuk ve İslami Eğitim-1

Nasıl Başlamalı?

Konunun özü itibariyle çok kapsamlı olması dolayısıyla, yazı dizisi şeklinde devam etmenin daha doğru olacağını düşündüm. Ve bu bağlamda, öncelikli olarak yer verilmesi gerekenin, en sık sorulan “nasıl başlamalı” sorusu olduğuna kanaat getirdim.

Bir önceki yazıda, çocukta dini eğitime başlama noktasında acele edilmemesi gerektiğinden, Kuran öğrenimi, sure ezberleme gibi konuları çok erken yaşta dayatıp çocuğu bunaltmamak gerektiğinden, çocuk bunu sıkılmadan yapıyor olsa bile, ilk etapta önemli olanın bu olmadığından bahsetmiştik. Peki bu işin tohumlarını nasıl atacağız? Nereden başlayacağız?

Çocukta müspet anlayış küçük yaşta şekillenemediğinden, bir an önce Allah, melek, şeytan vs. gibi kavramları çocuğun zihnine yerleştirmemek lazım. Acelemiz yok, çocuk büyüdükçe zaten bir farkındalık oluşacak. Anne-babanın evde kıldığı namazını, tuttuğu orucu, her gün okunan ezanları ve bunların kim için yapıldığını sorgular hale gelecek. Biraz daha beklemek gerek. Ayrıca çocuk zihninde somutlaştırmak isteyecek ve bazen istemediği durumlar karşısında “çünkü Allah istiyor” cevabı vermek çocuğu kızdırıp, Allah’a kötü söz söylemesine neden olabilir. Neticede o, ne olduğunu bilmediği ve sizin deyiminizle Allah olan varlığın, canlı kanlı somut bir şey olduğunu düşünerek hakaret de edebilir, abuk sabuk iltifatlar da.

Örneğin: Yağmur yağıyor oğlum bugün dışarı çıkamayacağız. “Bana ne ya yağmasın yağmur neden yağıyor ki!” Çünkü Allah istedi oğlum. “Bana ne ya, Allah istemesin. Ben o Allah’a…” Çok korkunç bir sahne değil mi? Gerek yok, bu durumlara ne çocuğu ne kendinizi düşürmeyin. Çocuk zaten Allah kavramını duyacak ve bilecek. Mesela yemek yedikten sonra Allah’a şükür demeyi öğrenecek, millet birbirine Allah cezanı/belanı versin diye bağırıp çağırırken duyacak(sizden duyacak demiyorum, milletten!). Ama sizin özel bir farkındalık oluşturmak adına bunu yapmanız yanlış olur.

Bizim başlangıç noktamız çocuklara manevi boyutta bir din yerleştirmektir. Din dediğimiz şey, kelime itibariyle de bir hayat tarzı demektir zaten. Çocuklarımıza aşılamamız gereken şey, Kuran ve sünnete uygun, hayatı hadislerle/sünnetlerle çevrili ve bundan sebep güzel ahlakı barındıran bir hayat tarzıdır.

Bunun için henüz bebekken bile her yemek yedirişimizde onun duyacağı şekilde besmele çekmek, doyup da ağzını silerken Elhamdulillah demek, yine hapşurduğunda Elhamdulillah demek, giyinirken önce sağ taraftan giyinmek vs gibi günlük hayatta yaptığımız her hareketi sünnete uygun bir şekilde yapmaktır. Esasen çocukların rol model alarak öğrendiğini düşünürsek, bunları zaten biz hayatımızda uyguluyorsak, yani bizim hayatımız ne derece Kuran ve sünnetle çevriliyse, çocuk o derecede bunu kendi yaşantısına geçirecektir. Bu nedenle de, çocuğu eğitmeden evvel, anne-baba olarak kendi hayatımıza dönüp bakmak ve esas kendimizi eğitmeliyiz.

Baba kapıdan içeri her girdiğinde ev halkına selam veriyor mu? Ya da anne günlük hayatta ne derece sünnete uygun yaşıyor? Bunlar çocuğa öğretilen şeyler değildir. Çocuğun edinmesi gereken şeylerdir. Daha önce dil gelişimi ile ilgili bir yazımda da edinme ve öğrenme arasındaki farktan bahsetmiştim ya, işte bu durum, bu konuda da özellikle geçerli. Çocuğa “şunu yap, şunu de!” demeyeceksiniz. Çocuğa yemeğe başlarken “bismillah de!” demek yerine, her yemekte sesli bir besmele çekerseniz, o gereken mesajı alacaktır. (hatırlatma babında söyleyebilirsiniz oğlum/kızım bismillah dedin mi diye, ama bu, çocuk bunu hayatına soktuktan sonra olmalı. Yani çocuk zaten bu alışkanlığı kazanmıştır ama arada biz de unutuyoruz sonuçta, unutmuştur. Siz hatırlatabilirsiniz. O zaman zaten, size ters ters bakmak yerine “aaa anne, unutmuşum yaa… Bismillah!” diyecektir.

Bizi her gün namaz kılarken gören çocuğumuz, bebeklikten taklide başlar zaten. Biraz daha büyüdüğünde ona minik bir seccade alabilirsiniz. Okumayı bilmese bile kendine ait bir Kuran’ı olmalı. Tabi bu da biraz daha büyük yaşta, yırtmayacağı, sağa sola atmayacağı, kısaca elinde oyuncağa çevirmeyeceği bir yaşta iken. (3-4 yaş. Çocuğun durumuna göre değişir tabi).

Etrafını Kuran ve sünnetle çevirme konusunda biz ona örnek teşkil etmeliyiz dedik, bunu büyük ölçüde başardık diyelim. Bu işin daha kolay olan kısmı, yani emri bil maruf dediğimiz iyiliği emretme kısmı. Peki nehyi anil munker kısmı (kötülükten men etme) ne olacak? İyi şeyleri hayatına yerleştirmeye çalışmak, kötü şeylerden uzak tutmaya çalışmaktan çok daha zor. Çünkü bu kısımda biz yetişkinler ziyadesiyle tökezliyor durumdayız. Çocuk da rol model alarak öğreniyordu ya hani!

Yanında başkaları hakkında konuşulması, gıybet edilmesi, çocuğa nasıl bir ahlaki değer olarak döner düşünsenize. Yanında yalan söylenmesi, yalanı şaka yollu söyleyerek “ben yalan söylemedim ki oğlum, şaka yaptım” denmesi, “şaka bile olsa yalan söylemeyin!”* emrine ters düşmüyor mu? Anne konu komşu çekiştirmesinde, bana işyerinde binbir dümen peşinde iken, eve gelip cemaat şeklinde namaz kılmaları, çocuğa dini eğitim vermek mi demek olacak? Yukarıda da değindiğim gibi, biz çocuğumuzdan önce kendimizi eğitirsek, gerisi Allah’ın izniyle çorap söküğü gibi gelecek; zira “balık baştan kokar!”.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır