Çocuklarınız ne iş yapıyor?

Profesör, öğretmen, doktor gibi birçok iyi eğitim görmüş ve iyi konumda olan arkadaşlarımla sohbet ediyorduk, hepsine teker teker sordum babanız ne iş yapıyordu. Bakkal, çiftçi, işçi gibi mesleklerinin olduğunu söylediler. Peki, çocuklarınız ne iş yapıyor. Hepsi istisnasız, hiç sorma hocam bizimki ikinci yıl oldu üniversiteye hazırlanıyor, diğeri bizimki okumayacağım diyor, diğeri bir sınıfı üç senede zor geçiyor yok azizim bunlardan bir şey olmaz.

Bizleri çiftçi, işçi, bakkal olan tahsili olmayan üniversitenin kapısını bile bilmeyen babalarımız, belki de bir kaçımızın okuma yazma bilmeyen analarımız okutmuş, koca koca profesör yapmış, sözde her şeyi bilen sınırsız imkânları olan bizler niye çocuklarımızı okutamıyor, topluma yararlı birey yapamıyoruz. Bu sözler Sıtkı Aslanhan’a ait. Cevabı yine kendi veriyor Sıtkı hoca Evet, cevap manidar;

Ülkemizde yaramaz çocuk, haşarı genç sorunundan çok sıkıntılı, bilgisiz, çocuklarına karşı aşırı ilgili veya hiç ilgisiz ebeveyn sorunu var. Peki, bu ülke bu duruma nasıl geldi Cevabını Bediüzzaman’dan dinleyelim. Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. “Eyvah!” dedim. İnsanın hususan müslümanın tahassüngâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmağa başlamış dedim. Sebebini aradım. Bildim ki:

Nasıl, İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i İslâma zarar vermek için gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesatıyla sefahete sevketmek için bir iki komite çalışıyormuş. Aynen öyle de bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki: Bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor. Komünizm, kapitalizm, faşizm, sekülarizm gibi temel felsefi doktrinlerin hepsinin dinsiz ve dine düşman olduğunu söyleyen Üstad Bu ideolojilerin insanlar arasında yaygınlaşıp yerleşmesinde baskının bir araç olarak kullanıldığını belirtiyor. Zaten yirmi sekiz yıl sürgün ve hapis hayatı inançlara müdahale edilmesi bu baskının yapıldığının kanıtıdır.

Bunlarla yetinmeyip İslam dışı fikir ve uygulamaları İslam toplumuna soktular sünneti yaşamayı zor bir hale getirdiler. Öyle ki Üstad Hazretlerinin döneminde bir sünnet için çok hoca ve âlimler idam edilmiş, bir kısmı da sürgün ve hapis hayatı çekmiştir. Üstadın yıllar önce yaptığı bu uyarılar ve sözleri pek dikkate alınmamış ki lastik reklamından, çiklet reklamına, araba reklamından, parfüm reklamına kadar boy gösteren kadınları görebiliyoruz. 

Parfüm demişken 100 bin nüfuslu bir kasabanın kargosuna bir kozmetik firması tarafından her gün bir araç dolusu parfüm ve kozmetik gönderildiğini öğrendim( diğer markaların miktarını bilemiyorum) nasıl bir sektör doğrusu hayretler içinde kaldım, dehşetli darbe gelmiş meğer.

Sonuç;
… Risale-i Nur, Sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cudi hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebebdir. Çünki za’f-ı imandan gelen tuğyan, ekser musibet-i âmmeyi celbettiği gibi; imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risale-i Nur, o musibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmağa rahmet-i İlahiye tarafından vesile oldu. Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risale-i Nur’a girmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler; yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve taunların istilâsına uğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar. Madem biz onların dünyalarına karışmıyoruz, onların da lüzumsuz bir halde bu derece âhiretimize karışmalarında onlara felâket getirmek ihtimali kavîdir.

Yıllar önce üstadımızın sesine kulak vermeyenlerin halleri ortada. Müslüman uyanık olur bir delikten iki kere elini ısırtmaz. Üstad kurtuluş reçetesini söylüyor, bize düşen Risalei Nurları hakkıyla okuyup anlamak ve çevremizdeki insanlarında istifade etmesini temine çalışmaktır.Vesselam.

Çetin KILIÇ