Dar ağacında bir mazlum genç Hafız İbrahim Edhem

Kurtuluş savaşında asker kaçaklarını ve Kuvayı milliye ye karşı çıkanları yargılayan İstiklal Mahkemeleri daha  sonra devrimleri  topluma empoze etmeye çalışmak için bir korku ve zulüm aracına dönüştü. İstiklal armagan01mahkemelerinde binlerce âlim yargılandı.Şapka takmadıkları, kılık kıyafet kanununa uymadıkları, medreselerde dini ders verdikleri ve Batı Anadolu’da Menemen olayı ve M Kemal’e suikast bahane edilerek .Doğuda ise  Şeyh Said isyanına destek verdikleri bahanesiyle birçok insan mazlumane bir şekilde idam edildi. İdam edilen âlimlerden biri de aslen Ankaralı olan ve 22 yaşında darağacına gönderilen İbrahim Edhem Hocaydı.

1903’te Ankara’da doğan Hafız İbrahim Edhem Hoca genç bir âlimdir. Ankara Sultanisinde 10. sınıfa kadar okuduktan sonra okuldan ayrılarak kendini İslamî ilimlere verir. Bu arada konyalı Mehmet Vehbi gibi âlimlerden de özel dersler alır. Gayretli bir kişiliğe sahip olan İbrahim Edhem Hoca, yaptığı ateşli vaazlarla halkı etkilemektedir.

İbrahim Edhem Hoca, iyi bir hatipti.Bir gün İstanbul Beyazıt Camii’nde tesettür üzerine bir vaaz verir.

Verdiği vaazla yetinmeyen  ve dar bir kesime hitap ettiğini düşünen İbrahim Edhem Hoca, “İslamiyet’te Ahlâk ve Kadınlarda Tesettür” adlı 59 sayfadan oluşan cep boy bir risale yayınlar. Kendi imkânlarıyla 5 bin adet bastıran İbrahim Edhem Hoca, bu kitapları halka dağıtır.

Cumhuriyetin ilanından önce bir sorun yaşamaz. Ancak 6 Ocak 1924’te günlük bir gazete İbrahim Edhem Hocanın İstiklal Mahkemesinde yargılanacağını haber verir. İstanbul İstiklal Mahkemesi verdiği vaazlar dolayısıyla dini siyasete alet ettiği gerekçesiyle İbrahim Edhem Hocayı tutuklar ve mahkeme sonucunda 1 yıl hapis cezasına çarptırılır. Bu vesileyle İbrahim Edhem Hocanın İstanbul halkını etkileyen ateşli vaazlarına bir son verilmiş olur.
Mahkemeye verdiği savunmasında, basında İslamiyet’in değerlerine ve kadınların tesettürüne saldırıların başlaması üzerine kamuoyu oluşturmak için harekete geçtiğini ve risaleyi bastırdığını cesaretle savunan Hoca, vicdan özgürlüğü olduğu inancıyla fikrini savunduğunu söyler.

Şeyh Said isyanından yaklaşık 1 yıl önceki bu İstiklal Mahkemesi, sanığa bir yıl hapis cezası verir. Ancak 1,5 ay hapis yattıktan sonra af kanunuyla serbest kalır. Fakat  genç âlimin peşini İstiklal Mahkemesi bırakmaz. Bu kez Şark İstiklal Mahkemesi, İbrahim Edhem Hoca hakkında dava açar. Davanın ilk mahkemesi İstanbul, Fındıklı’daki Meclis-i Mebusan binasında yapılır, Temmuz 1925’te yapılan ikinci mahkemesi ise Urfa Lisesi’nde gerçekleşir. Savcı Avni Bey(!), Şeyh Said isyanına  çok geniş bir kadronun hazırladığına inanmakta ve Edhem Bey’in de onun “tertipçisi, faili ve amili” olduğunu iddia etmektedir.

Şanlıurfa Lisesindeki mahkemeye İbrahim Edhem Hoca, hapisten çıktıktan sonra geçimini ticaretle sağlamaya çalıştığından, pamuk ve fıstık almak için Doğu’ya gittiğini, Urfa’ya geliş sebebinin ise Çolak Hafız adlı güzel sesli bir hafızdan Kur’an dinlemek olduğunu söyler.

6 Temmuz 1925’te mahkeme İbrahim Edhem’in, isyanın faillerinden olduğu gerekçesiyle idamına ittifakla karar verilir. 7 Temmuz 1925 günü Urfa sıcaktan kavrulurken henüz 22 yaşındaki İbrahim Edhem Hoca darağacına gönderilir. Hicri tarih 1347 Muharrem ayını göstermektedir.Bu olay Urfa’da ehli iman ve vicdanın yüreğine kor ateş gibi düşer. İdam edilen İbrahim Edhem Hoca, Şanlıurfa Bediüzzaman mezarlığına defnedilir.

Hemen hemen her gün ziyaretçisi olan İbrahim Edhem Hocanın mezarı bayramlarda ziyaretçi akınına uğruyor.

İşin ilginç yanı her iki davasında da mahkeme başkanlığı yapanlar, sonraki yıllarda yolsuzluktan yargılanırlar.

Evet maalesef binlerce insan İstiklal Mahkemelerinde zulme uğrayarak dar ağaçlarında can vermiş.Kimisinin adı ,sanı unutulmuş,kimisi de hala hatırlanmaktadır. Yukarıda aktardığımız Hafız İbrahim Edhem Hoca bu mazlumlardan bir tanesiydi. Allah gani gani rahmet etsin.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: