Derslerde Okunan Yerler Ve Okuyan İlişkisi

Muhyiddin, Kendisi Hâdî Ve Makbuldür. Fakat Her Kitabında Mühdî Ve Mürşid Olamıyor. (1)

Kendimi Ona Muhatab Addederek, O Kitabı Bana Hitab Ediyor Gibi Okudum. (2)

Hazmolmayan İlim Telkin Edilmemeli
Hakikî mürşid-i âlim koyun olur, kuş olmaz. Hasbî verir ilmini.
Koyun verir kuzusuna hazmolmuş musaffâ sütünü.
Kuş veriyor ferhine lüab-âlûd kayyını.

Biz Risale-i Nur Talebeleri, Risale-i Nuru vesile kılarak Kuran ve Sünnet çizgisinde edile-i şer’iyyeyi yaşayan ehl-i sünnet ve cemaat olan Müslümanlarız. Hayatımızın mühim bir yerinde Risale-i Nurun yeri vardır. Nasıl ki ilim en büyük fazilet arasında zikredilir bizler içinde Kuran ve Sünnet Musluğundan Risale-i Nur Maşrapasıyla Kana kana su içmekteyiz.

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursinin telifatı olan Risale-i Nur Külliyatını okumak ve imani, iktisadi, içtimai, milli her şeyimizi ahirzamanın vazifelisi helaket ve felaket asrının adamının telifatı olan ve Dünyada Kur’an-ı Hakimden sonra en fazla dile tercüme edilmiş ve Türkiyede de müellif olarak Birinci sırada olan Risale-i Nur Külliyatını okumak hareket tarzımızı kafamıza heva ve hevesimize göre değil tab olduğumuz helaket ve felaket asrının adamının sistemine göre çizmek Risale-i Nur Mesleğinin Esasıdır!

Bilhâssa ve bilhâssa şurası çok ehemmiyetli ve pek mühimdir ki; en başta ve en evvel Risale-i Nur’u dikkat ve tefekkürle devamlı olarak okumak ve o muazzam eser külliyatındaki Kur’an ve iman hakikatleriyle kendimizi teçhiz etmek ve bu esas ve şartlarla, o hârika eser külliyatını bir an evvel ikmal etmektir. İşte bu nimet-i uzmaya nail olan her genç ve herkes; bire yüz bin kuvvetinde, kendine, vatan ve milletine faideli olur.

Biz Risale-i Nur Talebeleri Vahdaniyet vechesiyle aynı metni okur Ehadiyet Vechesiyle farklı manalar anlarız! هُوَ اْلاَوَّلُ وَاْلآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ bu hakikate göre de evvel, ahir, zahir, batın isimleri vardır. Ve eşhasta bu isimlere mazhariyetine göre ders okur.

Herkesin Risale-i Nurdan istifadesi görecelidir ve farklılık arz etmektedir. Kişi hangi esmaya ne derece mazharsa istifade etmesi ve ettirmesi de o nisbettedir. Herkes aynı yerden ders okur lakin esması farklı olması hasebiyle farklı açıklamalar ve temsiller getirir. Bu sebeple dersten istifade etmek ve ettirmekte farklılık arz etmektedir.

Yazının başında “Muhyiddin, Kendisi Hâdî Ve Makbuldür. Fakat Her Kitabında Mühdî Ve Mürşid Olamıyor.” İfadesi de buna bakmaktadır. Herkes Risale-i Nurdan istifade eder ama istifadesini herkese aksettirip istifadeye medar tutamaz. Benzin istasyonu olmak yerine benzin deposu olur. Depomuzun kalitesi ve hacmi ise mazhar olduğumuz esmaya göre de değişmektedir. Depodan istasyona giden süreçte Risale-i Nurun esasatına sadık olmaktır.

Mektublardaki hakikatler sadece o şahsa ait olsaydı Külliyata dahil edilmezdi. Metinde geçen Muhyiddin Tabirini kaldırıp yerine kendimizi koymalıyız. Muhammed Numan, Kendisi Hâdî Ve Makbuldür. Fakat Her Kitabında Mühdî Ve Mürşid Olamıyor. Gibi okursak hakikatın hakikatına vakıf oluruz. “Vaziyet makuse olursa Kaziye de makuse olur.” Kaidesine iktida ve ittibaen mektubları ehemmiyetsiz hakir o şahsa münhasır koyarak hizmete istikamet malzemesi olan Lahikaları çöpe atar.

Ve heva ve hevesne göre hareket eder hizmette istikameti de kaybedip “hem hizmet-i Kur’aniyenin hizmetine taarruz, hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.” Binaenaleyh kendimize istifade ettiğimiz hakikatları ilime çevirmişsek malumattan o zaman umuma telkin edilmelidir yoksa hazmedilmeyen malumatımızı ilim zannedip telkin etmek, hem ders dinleyene azap olur hemde yeni gelenler varsa bu ne, nasıl ders deyip tenkidi varsa kendisini haklı çıkartır.

Okunan yerler de böyledir. Okuduklarımız önce kendimiz anlamalı, muhatabın seviyesine göre bakılmalı ve anlaşılan hakikatlar Risale-i Nur Müvacehesinde Ders olarak okunmalıdır. Zaten ders okuyan kendisine kendi istifadesi okumalı ki ihlaslı ve istifadeli olsun. Aksi halde sadece ders okunmuş olur. Çay içilmiş olur.

Massedilen hakikatlar da başka yerlerle iltibas ettirilerek atıfları yapılmalıdır. Muhyiddin meselesindeki gibi olmamalıdır. Kendisi istifade eder başkasına istifade ettiremez kabilinden olmaması için dikkat edilmelidir. Bunun için tefekkürle, azami dikkatle, sürekli olarak, dem ve damarlara karışana dek, ihlas ve sadakatle okunmalı ve daire-i nuriyenin esasatına halel getirip sadakat ve iştirak-i amal-i uhreviye dairesinden düşmemek için say u gayret etmeliyiz.

Allah bizleri daire-i nuriyede sadakat ve ihlasla hareket eden Hakiki Nur Talebelerinden eylesin.

Selam ve duayla

Muhammed Numan ÖZEL

www.NurNet.org

[1]  Lem’alar  274

[2]  Mektubat  355