Dilencilere Para Verilmelimi?

Allah rızası için verilen yardımlar mükafatsız kalmaz. Karşıdakinin ihtiyaç sahibi olup olmaması bu hükmü değiştirmez. Ama mümkün mertebe gerçek muhtaç olanları araştırıp ona göre yardımda bulunmak gerekir.

Dilenen kişiler ya ihtiyar, kötürüm, sakat ve hasta gibi bedenî özürlerinden dolayı iş bulamayan, çalışma imkânından mahrum kimseler veya özürlü olduğu hâlde aza kanaat etmeyip kolayından bol paraya göz dikenler yahut da bedenen sağlam olup, bu yolu bir kazanç ve meslek hâline getirenler.

Ayrıca bu işi meslek edinmiş kimseler tarafından dilendirilmek üzere vücut ve azaları zarar gördürülen istismar edilen çocuk,yaşlı, genç ve kadınlar.

Gerçek ihtiyaç sahiplerini araştırmadan caminin önünde sair yerlerde dilenen bu insanlara yardım etmek bu sektörü desteklemek anlamına gelirmi?

Aileleri tarafından dilendirilen çocuklara para vermek o çocuklara yarardan çok zarar mı getirir? Bu soruların cevabını vicdanlara bırakıp konumuza devam edelim. Dilenmek ancak şu üç kişiye caizdir: Toprağa yapıştıran fakirliğe uğrayana (son derece fakir düşene), altından kalkamayacak derecede borç altına girene, aralarını bulmak için kan parası yüklenen kimseye. Başka bir rivâyette ise dördüncü bir şart getirilir: “Çok acı veren müzmin bir hastalığa kapılan kimse ihtiyacı kadar isteyebilir.”

Hadisten açıkça anlaşılan odur ki, çalışamayacak kadar mağdur, sakat ve özürlü olan kişi, kendisine bakacak bir kimse yoksa, devlet de yardım etmiyorsa, ancak zarurî ihtiyacını telâfi edebilecek kadar başkalarından isteyebilir. Borçluluk hâli de buna eklenmektedir. Bu zarurî hâlin dışında, dilenciliği sırf bir geçim vasıtası haline getirenler büyük bir mes’uliyet altına girmektedir. Nitekim, Peygamber Efendimiz (asm) meslek hâline getirilen dilenciliği şerefsizlik saymış ve şöyle buyurmuştur:

“Her kim malını çoğaltmak için insanlardan mallarını isterse, o ancak ve ancak ateş parçası ister. Artık bunun ister azını, isterse çoğunu ister.”
“Sizden bazıları dilenmekten asla vazgeçmez. En sonunda kıyamet gününde bu şerefsiz kişi, yüzünde bir et parçası kalmaksızın Allah’a kavuşur.”
“Her kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenir durursa, muhakkak bir ateş parçası istemektedir.”
“Sizden birinizin bir kucak odun toplaması, sonra o odun demetini sırtına yüklenip satması, kendisi için verecek, yalnız vermeyecek bir kişiye gidip istemesinden elbette çok daha hayırlıdır. “

Haram işleyenlerin sayısının artmaması için bu tür kimselerin türemesine meydan vermemek lâzımdır. Duhâ Sûresinde geçen “Bir şey isteyeni geri çevirip azarlama.” mealindeki âyet-i kerimeden esas murad, ilmî bir mesele soranı, birşey öğrenmek isteyeni geri çevirmemektir. Yoksa her isteyeni boş çevirmemek şeklinde anlaşılmamalıdır. Ayrıca maddi bir şey isetemek anlamı varsa, zaruretten ve mecburiyetten dolayı isteyenler için olabilir.

İslâm; çalışmayan, tembel tembel oturan, bir lokma ile bir hırkaya rıza gösteren, başkalarına yük olan müslümanları iyi bir müslüman saymamıştır. Yukarıdaki hadis-i şeriflerden anlaşılacağı gibi, dilenmek ve dilenciliği bir meslek hâline getirmek şiddetle yasaklanmıştır.

Dilencilik; tembellik ve halkın yardım duygularını istismardan başka birşey değildir.

İslâm dini kadar insana benliğini, izzetinefsini ve şerefini korumanın yollarını öğreten hiçbir din, hiçbir ahlâkî sistem yoktur. İslâm’a göre ümmetin geleceği, toplumun şeref ve namusu ne kadar önemli ise, kişinin izzetinefsi de o kadar önemlidir ve mutlaka korunması gereken bir şeydir. Her Müslüman bu değerli emâneti korumakla mükelleftir. İşte bu emaneti koruyabilmek için insanlara bütün fazilet yolları gösterilmiş, kötülüklerden sakınmaları emredilmiştir.

Her kötülük insanın benliğinden ve şerefinden bir şeyler alıp götürür. Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde el açıp dilenenlerin durumu ise daha kötüdür. Çünkü onlar, dilenmekle, şeref ve itibarlarının kökünden yok olmasına ve âdeta manevî müflis durumuna düşmelerine sebep olurlar. Bunun için fakirlere, acizlere yardımı kuvvetle emreden İslâm, fakir olmayanların, ihtiyaç içinde bulunmayanların dilenmelerini de aynı şiddetle yasaklamıştır.

Hz. Peygamber (asm), bir taraftan dilencilik gibi bir kötülükten müslümanları uzak tutmaya çalışırken, diğer taraftan onlara çalışmayı tavsiye buyurmuş ve hiçbir müslümanın, çalışıp kazanmanın şerefini, dilenmenin zilleti ile değiştirmemesini istemiştir.
Allah yapılan yardımların gerçek sahiplerine ulaşmasını nasip etsin. Amin

Çetin KILIÇ
Kaynak
sorularlaislamiyet

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: