Din Ve İlmin Kesiştiği Nokta

Dünyaca meşhur fizik profesörü Albert Einstein’nin ifadeleri: 

– Hayatımız bu dünyada bir sır olup, buraya geldiğimizin sebebini bilemiyoruz. Yalnız bunu sizi ikaz etmek için ifade edeyim ki: Buraya gelmemizin sebebinde muhakkak İlahi bir hikmet mevcuttur. Hayatın sırrını aradığımız zaman görürüz ki: Buraya gelmemizin ana sebebi görünenin dışındadır. Buradaki bütün hareketlerimizde bizi başka bir istikamete itenin hükmü mevcut. Bundan anlaşılıyor ki orada felsefe yapmak bizim hakkımız değil. 

Bu sırrı çözmek büyük bir ilim ve ustalıktır. Bu büyük heyecanı yaşamayan insan ölü sayılır. Çünkü onun gözleri kapalıdır. İnsan için mutluluğun sırrı din kaynaklıdır. Kesin olarak mevcut olan O’na biz tesir edemiyoruz. Bunu kabul ettiğimizde. O bizim için büyük bir ilim ve güzellik olur. Biz İnanmanın ihtiyaç çekirdeğini ve O’na inanma ihtiyacını vücudumuzdaki  basit duygularla hissediyoruz. Bununla demek istiyorum ki kendimi dindarlar arasında hissediyorum. 

 YARATICININ VARLIĞI 

Fen bilgilerinin meşhur Filozofu Dr. A. Sirhan aynı zamanda iyi bir pedagog ve felsefeciydi. İman etmesini sebeplerini şöyle açıklar: 

Göklerin ve küremizin yaradılışını kime vereceğiz? Bunlar hiçbir zaman ne kendi kendine olabilirler, ne de tesadüfen oluşmalarının imkânı vardır. Mantığımız bunların yaratılması hakkında bize diyor ki, Onları yaratan, şüphesiz  gören ve çok bilen bir Kuvvet ve Kudret sahibidir. 

Bunun ötesine, inanmak insana öyle manevi bir rahatlık temin eder ki, inanan o rahatlıkla örnek bir hayat yaşayabilir. 

KÂİNAT VARSA ALLAH VARDIR 

Bioloji ve fizik  bilgini olan Prof. Dr. Frank Allen, Cornel Üniversitesinde masterini ve doktorasını yaptıktan sonra, doğal gaz uzmanı oldu. Ondan sonra Kanadanın Kraliyet Üniversitesinde renk ayrımı uzmanlığının altın madalyasını aldı Allahın varlığı hakkında şöyle diyor: 

– Yerin, göğün yaratılmasını ve canlılara hayat verme hadisesini kime vereceğiz. Desek ki tesadüfen veya kendi kendine oldular. Bunun kat’iyen imkânı yoktur. Bu sebeptendir ki,  mantığımız bunu, her şeyi gören ve bilen bir  Kuvvet ve Kudret sahibi bir Zata teslim etmemizi bize emreder. 

Bunun ötesinde, böyle bir Zata inanmak, hem  insanı sıkıntıdan kurtarır, hem de manevi bir rahatlığı te’min etmeye sebeb olur. Maddeye tapan evrimciler derler ki Allah’ın varlığını kabul etmeye ihtiyaç yok. Halbuki kâinatın yaradılışını Allah’tan başka kime verebiliriz ki? 

KESİN NETİCE 

Prof. Dr. Johne Clivland Cotheran. Matematik ve Kimya Doktorasını Newyork’un Dolth  Üniversitesinde bitirdikten sonra, aynı Üniversitede branşının başkanlığını yapmıştı. Allahın varlığını ispatlamaya çalışırken şöyle diyor: 

“Ciddi düşündüğünüz zaman, göreceksiniz ki, fenler sizi Allaha inanma istikametine doğru iter” Evet sağa sola sapmadan doğruyu görmeye ihtiyaç var. 

GENİŞ KAPSAMLI BİR TECRÜBE 

Prof. Dr. Edward Luther Kissel. Biyoloji ve Jeoloji fakültesini California Üniversitesinde bitirdikten sonra, aynı üniversitede uzmanı olduğu branşın profesörü oldu. Ayni zamanda genetik uzmanı olan Kisser, inkârcılara şöyle sesleniyor 

Son zamanlarda fizikçilerin gayretleri neticesinde,  normal felsefe yolunu terk edip, Allah’ın varlığı hakkında çok ispatlanamamış deliller öne sürdüler. Ben ne o delillere dayanarak size Allah’a inanılmaz derim, ne de onların ortaya sürdükleri delillere inanmaya ihtiyaç duyarım. Çünkü daha önce Allah’ın varlığı hakkında fizikçilerin ortaya sürdükleri deliller, herkes için yeterli idiler ki, bunlar varken insanlar sağa sola başlarını çevirmeye ihtiyaç duymuyorlardı. Ben Allah’a inanırım. Ayrıca O’nun varlığını ispat ederek, varlığını hoş karşılarım.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır