“Dindar flört” (2)

“Dindar flört” (2)

el atesSağlam esaslar ve temeller üzerine kurulmuş evlilikler, maddî ve manevî mutlulukları getirmekle beraber, faziletli fertler yetiştirmenin ve hatta milletçe var olmanın da temelini oluşturur.

Evlilik meşrû bir birlikteliktir. İşte bu meşrû birlikteliğin temeli de meşrû başlamalı ve sonrası da meşrû bir biçimde devam etmelidir. Temelleri bozuk bir bina nasıl yıkılmaya mahkûm ise haram temeller üzerine bina edilecek evliliklerinde problemsiz olması mümkün değildir.

Mesele ile alâkalı olarak özellikle dindar gençler ve ailelerin durumla ilgili oldukça ciddî kafa karışıklıklarının olduğu bir gerçektir.  Modern hayat, evlilik öncesi birbirlerini tanımak için flörtü meşrû ve hatta lüzumlu görmektedir. Fakat bu modern dayatmanın bütün gençler açısından psikolojik ve sosyal sıkıntıları olduğu gibi özellikle de dindar gençlik için çok daha büyük maddî ve manevî sıkıntıları getirmektedir. Zira dinimizde böyle bir sürece izin verilmez ve haramdır.

Bu yüzden flört yerine dinimizin öngördüğü ve geleneklerin şekillendirdiği helâl usûl çerçevesinde flört değil de nişanlılık dönemi ve birbirlerini tanımalarına imkân verecek meşrû daire ve ölçülerle hareket etmek doğru olacaktır.

Evliliğe adım için en doğru metot Peygamber Efendimizin de (asm) uyguladığı ve yıllardır bizim kültürümüzde de uygulanan eş, dost ve akrabaların devreye girdiği adaylarında birbirini görüp rıza göstermesi şeklinde olan evlilikler en sağlıklı olanıdır.

Zaten dinde de evlenecek adayların birbirlerini görmesi tavsiye edilir. Buradaki ölçü meşrû daire içinde yalnız kalmadan ailelerin gözetiminde ve rızası doğrultusunda olacaktır. İki üç defayı aşmayacak bu görüşme zaten bir fikir verecektir. Bundan sonraki süreçte ise olumlu kararın ardından vakit geçirmeden flörte dönüşmeden ciddî adımların atılmasıdır.

Evlilik öncesi nişanlılık veya sözlülük durumu her iki tarafın birbirlerini tanıma sürecinin ailelerin de devrede olduğu bir çerçevede olması şarttır. Yani ferdi olarak birbirlerini tanıma ailelerin de birbirilerini tanıma faaliyetlerinin içerisinde gerçekleşmesi sağlıklı olacaktır. Bunun dışında olan birbirlerini tanıma süreci flörte veya gayr-i ciddî yollara kapı açacağından dikkat lâzımdır.

Nişanlılık dönemi meşrû bir dönem iken bu dönemin de flörte dönüşmesi tehlikesini göz ardı etmemek gerekir. Çünkü nişanlı olmak kız ve erkek arasındaki ve diğer aile fertleri arasındaki mahremiyeti kaldırmaz. Hâlâ yabancıdırlar. Bu yüzden nişanlılık meşrûiyeti içerisinde yalnız kalmak ve mahremiyeti kaldıracak beraber bulunmaklar, hem şahsî hem toplumsal pek çok yaralanmaları doğuracaktır.

Nişanlılık döneminde birbirleriyle daha rahat konuşsun, tanışsın, gezsin tozsun diye din kılıfında meşrûiyet kılığında flört anlamına gelen dinî nikâh meselesi de toplumsal bir yaradır. Yani helâl, ama flört. Yan yana gelmeyecek kadar birbirinden uzak iki kavram, güya meşrûlaştırılmış olmaktadır. Bu geri dönülmez hataların kapısını aralamak anlamındadır. Nikâhın düğünle yani resmî nikâhla beraber olması özellikle bu konuda daha çok mağduriyet yaşayan genç kızların korunmasına dönük bir sigorta hükmündedir.

Asır öyle bir tahribat yapmış ki bugün maalesef dindar ebeveynler dahi çocuklarının flörtüne, birbirlerini tanıma kılıfında müsaade etmekte ve hoş karşılamaktadır. Evet flörtün dinî açıdan sakıncasından başka psikolojik ve sosyal açıdan da pek çok zararları olduğu, bugün görünen bir vakıadır. Flört yaparak evlenen kişilerin çoğu yapılan araştırmalara göre kısa bir zaman sonra boşanmaktadır.  Boşanmasa bile mutluluğu yakalayamamaktadır.

Çünkü haram üzerine bina edilen hiçbir şey huzur vermeyecektir. Şunu da belirtmek gerekir ki evlilik öncesi oluşan bu tür duygusal yıpranmalar yarın evlilik gerçekleşse bile bu duygusal yıpranmanın cezasını mutsuzluk ve psikolojik sıkıntı olarak çekecektir. Yavaş yavaş sadâkati, güveni sevgi ve saygıyı bitirecek belki de yanlış adımların atılmasına bile sebep olacaktır.

Yasemin YAŞAR

www.NurNet.Org