Diyanet TV, Ramazan ayında yayına başlıyor

Diyanet TV, Ramazan ayında yayına başlıyor. Avrupa’dan Amerika’ya, Balkanlar’dan Orta Asya ve Afrika’ya küresel ölçekte din hizmetleri yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumu din konusunda aydınlatma ve hizmetlerini daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla TV yayıncılığına başlıyor.

TRT Anadolu Kanalı’nın Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis edilmesini öngören protokol, Diyanet İşleri Başkanlığında imzalandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen imza törenine, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ve Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Davut Dursun katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, imza töreninde yaptığı konuşmada, 50 yıllık bir rüyanın gerçekleştiğini söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığının kanunların kendisine verdiği toplumu din konusunda aydınlatma görevini görsel ve sesli yayınlarla topluma ulaştırma gayretinin ve toplumun bu konudaki taleplerinin 50 yıllık bir mazisi olduğunu kaydeden Başkan Görmez, bu çabanın master ve doktora tezlerine konu olabilecek nitelikte olduğunu vurguladı.

Türkiye’de dini içerikli ilk yayının 1950 yılında radyoda yapıldığına dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Görmez, ilk televizyon yayınının ise 1974 yılında Kıbrıs Harekâtı sırasında şehit düşen askerler için yapılan mevlit yayını olduğunu hatırlattı.

Dünyada Diyanet İşleri Başkanlığı çapında din hizmeti yürüten kurumların tamamının radyo ve televizyon yayınları yaptığını belirten Başkan Görmez, “Toplumu din konusunda aydınlatmakla yükümlü bir kurumun özellikle sesli ve görüntülü yayınlar konusundaki gecikmişliğini bugün artık devam ettirmek asla mümkün değildir.” diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“Görsel Dini Yayıncılık alanında çok geç kalındı”

“Bugün toplumu din konusunda aydınlatma görevinin, başta sesli ve görüntülü yayınlar olmak üzere bütün kitle iletişim araçlarından yararlanılarak yapılması gerektiği açıktır. Toplumumuzun din konusundaki beklentilerine sağlıklı cevap verebilmek amacıyla sesli ve görüntülü yayınlarla günümüz şartlarında en üst düzeyde dinî yayınların yapıldığı müstakil bir radyo ve televizyon kanalına ihtiyaç olduğu hususu artık her türlü izahtan varestedir.

Ancak müstakil bir radyo ve televizyon için adım atabilmek ve bunun altyapısına kavuşabilmek amacıyla ilk adım olarak Başkanlığımız, 50-60 yıldır yapageldiği ve yasada da ifade edildiği gibi TRT ile işbirliği yaparak TRT’nin bir kanalından 12 saatlik bir yayınla hazırlık dönemi çalışmalarını başlatmış olacaktır.

Gerekçeleri sıralamak hiç kuşkusuz kolaydır ancak bu gerekçelerin hiçbiri ne yazık ki bu alandaki gecikmişliğimizi açıklamaya yetecek derecede güçlü sayılamaz. Oysa bugün dünyanın hemen her yerinde farklı din mensuplarının bilgilendirme ve aydınlatmayla sınırlı olmakla yetinmeksizin doğrudan kendi dinlerinin propagandasını yapmak üzere fonksiyonel hale getirdikleri radyo-televizyon yayıncılığı bu alanda ürettiği etki dikkate alındığında asla küçümsenemez.

Bugün Başkanlığımız Avrupa’dan Amerika’ya, Balkanlardan Orta Asya’ya ve Afrika’ya götürdüğü hizmetlerle küresel ölçekte din hizmeti sunan bir kurumdur. Aslında Diyanet İşleri Başkanlığı gibi yurt içinde ve yurt dışında, gönül coğrafyamızda, yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik hizmet yürüten dinî bir kurumun bu konuda ne kadar geciktiğini tespit edebilmek için Batı’da ve Doğu’da benzer dinî kurumların yayın kuruluşlarına göz atmak yeterlidir.

Bugün İngiltere’de dinî içerikli yayın yapan 18 TV kanalı; 13 de Radyo Kanalı; İtalya’da iki adet TV kanalı, üç adet radyo kanalı; Vatikan’da iki TV istasyonu; Almanya’da 5 adet dinî TV yayın istasyonu, 10 adet dinî radyo istasyonu; Fransa’da 15 dinî radyo ve 2 dinî televizyon;Hollanda’da dîni yayın yapan 2 TV Kanalı ve 5 adet de dinî radyo kanalı; İspanya’da 2 adet TV kanalı ve 2 adet dinî kanal bulunmaktadır.

Polonya’da Katoliklere ait üç adet radyo ve televizyon kanalı yayın yapmaktadır. Ayrıca Polonya Kamu Televizyonu, belli yayın saatlerinde Katolik ve Katolik olmayan Kiliselerin yayınlarına ulusal ve bölgesel düzeyde yer vermektedir. İlaveten Ortodoks Kilisesinin bir radyo kanalı bulunmakta, bunların dışında da pek çok radyo kanalı herhangi bir kiliseye bağlı olmadığı halde dinî yayın yapmaktadır. İslâm dünyasında da dinî içerikli yayın yapan pek çok radyo ve televizyon kanalı bulunmaktadır.”

“Din dili ile propaganda dilini birbirinden ayıracak ve gönül dili ile konuşacağız”

“Toplumsal yapının hızla değişmekte olduğunu ve din alanındaki soru ve sorunların her geçen gün çoğalmakta olduğuna dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bu durumun sahih bilgiye olan ihtiyacı artırdığını ve manevi inkişafın sağlanması konusunda yeni araç ve gereçlere olan ihtiyacın da arttığını vurguladı. Diyanet Televizyonu’nun yayın ilkeleri konusunda da bilgi veren Başkan Görmez, şunları söyledi:

Diyanet Radyo ve Televizyonu’nda çalakalem, masaüstü ilgilerle gerçekleştirilen bir yayıncılığın kurumsallaşmasına asla müsaade edilemez. Toplumun kimyasını bozan, onun hayat damarlarını tıkayan, uyuşturan, miskinleştiren ya da gereksiz bir şekilde onun enerjisini tüketen, İslami geleneğin kök değerleriyle ünsiyet kuramayan, kendini gündelik ve geçici ilgilerin çekiciliğine kaptıran bir dille gerçekleştirilecek çalışmalar, her şeyden önce bu toplumun beklentilerini küçümsemek ve hafife almak olacaktır. Bu bağlamda yapılması gereken, ilahi ve uhrevi temaların verdiği manevi zevki, estetize edilmiş formlarla hayatla buluşturan bir dile hayat vermektir.”

Birlikte yaşama iradesi ve kardeşlik, yayınlarımızın temel ilkesi olacak

“Diyanet Radyo ve Televizyonu, bir yandan İslam’ı, çağın değer ve ruhuyla buluşturma ve yüzleştirmenin özgün bir kanalı olurken bir yandan da toplumda en çok ihtiyaç duyulan birlikte yaşama iradesini güçlendirme konusunda İslami kardeşlik ilkesinden ödün vermeyen bir kuşatıcılık içinde olacaktır.

Ülkemizde ve dünyada benzer alanlarda yayın yapan kuruluşlarla olan ilişkilerde rekabet ve yarışma yerine öğrenme, rehberlik ve görüş alışverişi şiarımız olacaktır. Diyanet radyo ve televizyonunun üreteceği üst söylem, farklı dini grupların dini temsillerini yok etmek ya da itibardan düşürmek gibi bir amaca asla sahip olmayacaktır Aksine bu kanal, diğer temsil ve söylemlerin kendilerini geliştirmeleri konusunda onlara katkı sunma çabası içinde olan bir referans odağı olacaktır.”

Bozdağ: “Diyanet TV ileride 24 saat yayın yapabilir”

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da imzalanan protokolle hayırlı ve tarihi bir hizmete adım atıldığını kaydetti. İslâm dininin doğru anlatılması ve doğru öğretilmesi noktasında radyo ve televizyonlardan daha fazla istifade edilmesinin normal bir durum olduğuna işaret eden Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şunları söyledi:

“Esasında bugüne kadar bizim bu adımı atmamış olmamız büyük bir eksikliktir. Dünyanın pek çok yerinde bu alanda televizyonlar ve radyolar dini alanda yayın yapıyor. Ülkemizde de yayın yapanlar var ama kamu alanında ilk defa böylesi bir adımı atıyoruz. Bu, tarihi bir adım. Diyanet şu anda TRT ile işbirliği içerisinde 12 saat yayın yapacak ama ileriki süreçte bunu 24 saate çıkaracak adımı atacaktır. TRT’nin birikimleriyle Diyanet’in birikimleri bir araya geldiğinde çok büyük zenginlikler ortaya çıkacak ve artık herkes, elindeki düğmeye bastığı zaman ulaşabileceği bir hizmeti, bir eğitim ve öğretim kanalını bulma imkânına sahip olacaktır.”

Arınç: “Diyanet TV’yi takdirle karşılamak lazım”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Diyanet TV’nin 17 Temmuz’da yayına başlayacağı müjdesini verdi. Diyanet İşleri Başkanlığının toplumu din konusunda aydınlatmak konusunda önemli hizmetlere imza attığını vurgulayan Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi:

“Diyanet İşleri Başkanlığımız çok önemli bir görevi yapıyor. Bir taraftan imam-hatiplerimiz, bir taraftan vaizlerimiz, müftülerimiz, merkezde konuşlanmış çok önemli bilim kurullarımız kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getirmek için çalışıyor. Böyle bir kurumun halkın dini bakımdan aydınlatılmasına televizyon yoluyla da hizmet etmeye çalışmasını takdirle karşılamak lazım.”

“Protokol sırası önemli”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Diyanet İşleri Başkanlığının protokoldeki yerinin Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi yeniden ön sıralara alınacağını da söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığının, Cumhuriyetin en önemli ve itibarlı kurumlarından biri olduğuna işaret eden Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle devam etti:

“Bir defa Diyanet İşleri Başkanlığı, çok önemli bir kurum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de çok önem verdiği bir kurum. Cumhuriyetin ilk kurumlarından olan Diyanet İşleri Başkanlığımız, hele hele kurulduğu ilk dönemlerde çok daha güçlü ve çok daha itibarlı bir kurumdu.

Ülkemizdeki birlik ve bütünlüğün muhafazası bakımından da, dini bilgilerin en sağlıklı kanallardan halkımıza ulaştırılması bakımından da Diyanet İşleri Başkanlığı çok önemli bir kurum. Ancak bugünkü kabul edilmiş protokol içerisinde Sayın Başkanımızın yeri biraz arkada kalmıştır. Bu önemli bir eksikliktir ve bu eksiklik, yakın zamanda düzeltilecektir. Diyanet İşleri Başkanlığımız, kurumun Cumhuriyet içerisindeki gücü ve itibarı oranında protokolün en ön sıralarına gelecektir.”

Şahin: “Diyanet TV, tüm kesimlere hitap edecek”

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de protokol töreninde yaptığı konuşmada, Diyanet TV’de yayınlanacak televizyon programları hakkında bilgi verdi. Televizyon programlarında Diyanet İşleri Başkanlığının ilkelerine göre içerik belirleneceğine değinen Şahin, şöyle konuştu:

“Diyanet İşleri Başkanlığımızla uzun bir çalışma serüvenimiz oldu. Bu kanalımız ilk etapta 12 saat üzerinden yayın yapacak, yani 12 saati Diyanet İşleri Başkanlığımıza tahsis edeceğiz ve bu 12 saatte dini konular veya Diyanet İşleri Başkanlığının kurumuzla ortaklaşa tespit edeceği programlar yayınlanacak. Geri kalan 12 saat de Yerel Televizyonlar Birliği’nin belirleyeceği ancak Diyanet İşleri Başkanlığımızın prensiplerine aykırı olmayan yayınlar yapılacak.

Televizyonda yayınlanacak programlarla ilgili de yoğun çalışmalar yapıldı. Diyanet Televizyonu’nda güncel tartışma programları, şehir ve din, irfan geleneğimiz, cami hikâyeleri gibi programlar hazırlanacak. İlâhiyat birikimi konusunda da 6 farklı başlık ortaya çıkardık. Tefsir saati, dini soruları cevaplandırma saati, hadis sohbetleri, hatim saati, meal saati, naklen Cuma namazı, kültür sanat programları da bu televizyonumuzda yayınlanacak programlardan bazıları. Çocuk programları konusunda da Yusuf veya Yusufçuk gibi TRT Çocuk Kanalı’ndaki Pepe benzeri, çocukların hoşlanacağı kahramanlar oluşturulacak. Belgeseller de televizyonumuzda yer alacak önemli yapımlardan olacak. Ezan belgeseli, ihtida öyküleri, mihrap, minare, mevlit ve hac belgeselleri, örnek hayatlar, gayri Müslim ülkelerde Müslüman olmak, din görevlileri ve gurbette dini yaşam belgeselleri bunlardan bazıları. Müzik programlarında da Klasik Sanat Müziği ve Türk Tasavvuf Musikisi’nin ön planda olacağı yayınlara yer verilecek.”

Diyanet

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: