Dünya ve Ahirette mutluluk kaynağı: “Şükür”

Rahmet ayı Ramazan ayının vazgeçilmez velinimetinden biri olan şükür, Allah için büyük önem taşıyor. Kullarına verdiği sayısız nimetler karşılığında her an hatırlanmayı ve teşekkür edilmesini bekleyen Allah-ı Teala, şükredenlerin nimetini artıracağını, değerini bilmeyenlerden ise nimetlerini geri alacağını belirtiyor. Şükretmenin insana neler kazandırdığı, nankörce davranmanın ise neler kaybettirdiğinin Kur’an-ı Kerim’de açıkça ifade edildiğine dikkat çeken Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Peker, Dünya ve ahiret mutluluğu sırrının Allah’ı her zaman şükretmekte gizli olduğunu hatırlatıyor.

İnsanı iman konusunda olgunlaştıran ve nefisini azgınlaşmaktan koruyan gizli kalkan şükür, Allah’ın emri olan en büyük ibadetler arasında yer alıyor. Genellikle Ramazan ayında iftar ve sahur sofralarında eda edilen şükrün faziletleri ve insana sağladığı faydalar konusunda bilgi veren Din Psikolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Peker, insanın şükür karnesinin zayıf olduğunu vurguladı.

Şeytanın vesveseleri ve hileleriyle insanları şükürden uzaklaştırmaya çalıştığını ve bunda da kısmen başarılı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Peker, “İnsan kendisine verilen hayatı, sağlığı, aklı, şuuru, beş duyusu, nefes, rızk gibi bunlara benzer sayısız nimetleri iyilikleri görme, fark etme ve bunlara karşı yapması gerekeni yerine getirme noktasında maalesef zayıf bir karneye sahip. İnsan sahip olduklarını değil, eksik olanları daha çok hissediyor. Bu nedenle nimetin değerini yeterince anlamıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Bazı müminlerin şükretmek için büyük ve çok özel bir nimetin gelmesini veya büyük bir sorunlarının çözülmesini beklediğini ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Peker, “Teşekkür konusunda belki de en geri durumda olan canlı varlık insandır. İnsan kendisine verilen nimetleri, yapılan iyilikleri görme, fark etme ve şükretmede zayıftır. Şükür 3 aşamalıdır. Nimetin nereden gelirse gelsin Allah’tan olduğu bilinmeli, nimeti veren olarak Allah sevilmeli, O’nun istediği gibi şükredilmelidir.“ bilgisini verdi.

Şükrün insana maneviyat kazandırdığını vurgulayan Prof. Dr. Hüseyin Peker, kanaat, razı olma, yetinme ve yardım etmenin şükrün, göz açlığı, doyumsuzluk ve hırsın ise şükürsüzlüğün ölçüsü olduğunu kaydetti. “Şükür insanı Allah’la barışık olmaya götürür. İnanan Allah’ı yanında hisseder. “ diyen Din Psikolojisi Öğretim Üyesi, “Şükür kanaatkar ve ümitvar olmayı öğretir. Ümit ise karamsarlığı giderir, canlılık ve hayat verir. İnsanın olumsuzluklar karşısındaki direncini artırmaktadır. Şükreden kişi, bencil, hırslı olamaz. Şükürde ayrıca kendini benimseme ve kendini bağışlama vardır. Şükretmeyen kişi ise “Neden bu duruma geldim” diye yakınır. Uyumsuz ve geçimsiz olur. Merhamet ve bağışlama duyguları zayıflar. Onda çıkar ilişkileri, öfke ve nefret hakim olur. İnsanı mutsuzluğa mahkum eder. “ ifadelerini kullandı.

Cihan