Eğlencelerimiz, Pikniklerimiz, Değerlerimiz!

Her eğlence bizi kaldı‎rmıyor. Biz de her eğlenceyi kaldı‎ram‎ıyoruz. Çünkü bu gün eğlencelerin bir çoğu bid’at olmu‏ş, masumiyetini kaybetmiştir.

Bu gün dünya, maalesef ya gayr-i meşru eğlence peşinde, ya da hile, kavga, savaş ve katliam peşinde. Biz böyle bir dünyanın peşinde ve içinde olmak istemiyoruz.

Umarım gayr-i meşru eğlence ve katliam peşinde olan bu çılgın dünya, kendi elleriyle kendi kıyametinin kopmasına sebep olmaz. Umarım bu çılgın dünyanın, çılgın ve müstehcen eğlencelerine benim gibi boykot edenler çoğalır. Umarım benim gibi boykotçulara sahip çıkan vefalı insanlar, kurumlar ve dernekler artar.

Bu yolda ben ve benim gibi düşünenler az olsak da, tek kalsak da haklıyız. Çünkü şu kâinatın ve Kur’an’ın sahibi olan Allah, açık açık buyuruyor ki:

Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun oynamak için (veya oyuncular olarak) yaratmadık!” (1)

Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri, (göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ı) hak ile (ansın ve anlatsın diye) yarattık!” (2)

Siz zannediyor musunuz ki biz sizi boş yere yarattık, başıboş bırakacağız? Ve siz zannediyor musunuz ki siz bize döndürülmeyecek (ve hesap vermeyecek)siniz?” (3) “Hayır hayır, ben insanları ve cinleri beni tanısın ve bana kulluk etsinler, ibadet etsinler diye yarattım.” (4)

Ağzımızdan çıkan her söz, yaptığımız her iş, sergilediğimiz her hareket düzenlediğimiz her eğlence, harcadığımız her kuruş kayıtlar altına alınmaktadır. (5) Bunlar kabrin öbür tarafında ya kurtuluşumuza vesile olacak, bizi cennete kavuşturacak, ya da ceza almamıza vesile olacak, -bir şefaat yetişmezse- alıp bizi cehenneme götürecektir.

KUR’AN, BİZE ŞİMDİDEN HABER VERİYOR

Cehennemdekilere sorulacak:

-Sizi cehenneme sürükleyen ne oldu? Cevap çok enteresan. Dediler ki:

-“Biz namaz kılanlardan olmadık, açları yedirip doyurmadık, (zekât ve sadaka vermedik), hesaba çekileceğimiz bir günü hesaba katmadık, ahireti inkâr ettik ve batıl eğlencelere dalanlarla beraber daldık gittik. Şimdi de cehennemle baş başa kaldık.” (6)

Bu ayetler ve uyarılar bizim ödümüzü koparmalı, düğünlere, pikniklere, partilere giderken çılgınlaşmamalı ve çıldırmamalıyız. Gecelerimizde gecelerin sahibine isyan etmemeliyiz. Bahar ve yaz aylarında o baharı ve yazı bize lutfeden Latif’i gücendirmemeliyiz. Pikniklerimiz, o sevinçli günleri bize lutfeden Allah’a isyana dönüşmemeli, tam tersi zikrimizi, şükrümüzü, artırmalı. Allah’ı anlatan, Peygamberi sevdiren, birlik-beraberliğe davet eden, anarşi ve terörü sindiren-söndüren sohbet ve nasihatlarla süslenmeli.

Biz bid’at eًğlencelere, gayr-i meşru eğlencelere pirim veremeyiz, vermemeliyiz. Biz de bunlara pirim verirsek kıyamet kopar. Yanlış yaşayanlar kadar doğru yaşayanlar da olmalı. Soyunanlar kadar, örtünenler de olmalı. İmansızlığı ve ahlaksızlığı hayat biçimi haline getirenler kadar, ahlaklı ve imanlı yaşamayı hayat biçimi haline getirenler de olmalı. Din ve maneviyat düşmanları kadar, dindarlar ve dini yaşayanlar da olmalı. Olmalı ki dünya ayakta durabilsin. Dünyanın sahibi dünyanın yaşamasına izin versin. Aksi halde dünyanın yaşamasının bir anlamı kalmaz. İşte o zaman kıyamet kopar.

Allah, neden kendisini tanımayanlardan razı olsun ve onlara böyle muhteşem bir konak hazırlasın ki? Hangi fabrikatör, kendisini tanımayan, takmayan işçilere fabrika açar? Veya açtığı fabrikayı ayakta tutar? Veya hangi fabrikatör, kendisine isyan edenlere maaş verir ve cezasız bırakır?

Bu mübarek Anadolu toprakları, veliler otağı‎, ş‏ehitler yata‎ğıdı‎r. Hâla bu vatan için ‏şehit vermeye devam ediyoruz.

Şüheda gövdesi bir baksana dağlar, taşlar,

O rükû olmazsa dünyada eğilmez başlar” diyor Âkif bu topraklar için.

Kurtuluş gecelerimiz, yılbaşı gecelerimiz, eğlencelerimiz, düğünlerimiz, pikniklerimiz bizi, değerlerimizi, evliya ve ş‏ehitlerimizi incitmemeli, Allah’ı‎, peygamberi, melekleri, velileri ve ehl-i nâmusu gücendirmemelidir.

Burası‎ imtihan dünyası‎dı‎r. İmtihanda kimseye dokunulmaz. Allah sabreder, mühlet verir ama unutmaz. Hiç kimsenin yaptığını, hiç bir zalimin zulmünü, hiçbir fasığın fıskını, hiçbir münafığın nifakını, hiçbir kâfirin küfrünü yanına koymaz. Şimdi bu çılgınların, asilerin, anarşist ve teröristlerin yaptıkları yanlarına kalacak mı sanıyorsunuz? Asla.

Biz, onların hesabını gözlerin kamaşacağı bir güne bırakıyoruz” (7) diyen Allah,“Ben onlara -adam olsunlar, akıllarını başlarına alsınlar diye- mühlet veriyorum. Benim tuzağım çok kuvvetlidir” (8) sözüyle de ihtarını çekmektedir.

Kanuni Sultan Süleyman, meyve aًğaçları‎nı saran‎ karı‎ncaların durumunu Zenbilli Ali Efendi’ye sorar:

– Aًğaçlar‎ı sarsa eًğer karı‎nca,

Zarar var m‎ı karı‎ncayı‎ kı‎rı‎nca.

Zenbilli Ali Efendi’nin cevabı‎ âlime yakışı‎‏‎r tarzda olur:

– Yar‎ın Hakk’ı‎n divan‎ına var‎ınca

Süleyman’dan alı‎r hakkı‎n kar‎ınca

Eko sistemde her varlığın bir faydası ve hikmeti vardır. Zararlı‎ olmadıkları takdirde hiçbir şeye zarar vermemeli ve incitilmemelidir.

Üstad-ı Muhterem ne güzel uyarıyor:

Ey insan! Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarfediyorsun? Sen kabiliyet açısından bütün canlıların üstünde olduğunu ve dünya hayatının levâzımatını tedârikte, bir serçe kuşu kadar bile güçlü olmadığını biliyorsun. Öyleyse neden anlamıyorsun ki, asıl vazifen hakikî bir insan gibi, hakikî ve ebedî bir hayat için (ahiret için) çalışmaktır. En lüzumlu vazifeleri bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz şeylerle vakit geçiriyorsun.

Geceleriniz, gündüzleriniz, baharınız, yazınız, piknikleriniz, düğünleriniz, eğlenceleriniz hayırlı ve bereketli olsun; olsun ama içinde isyanı, haramı ve günahı barındırmasın. Sizi Allah’tan, Peygamberden, güzel ahlaktan ve namazdan uzaklaştırmasın.

Vehbi Karakaş / Risale Haber

DİPNOTLAR:

1-Enbiya, 21 / 16

2-Hicr, 15 / 85

3-Mü’minûn, 23 / 15

4-Zariyat, 51 / 56

5-Bkz.Kaf, 50 18

6-Müddessir, 74 / 42-47

7-İbrahim, 14 /42

8-A’raf, 7 / 183