Ehli Beyti unuttuk!

Bugün Aşure günü!

Aşura günün ne olduğunu ve o güne dair yapılması tavsiye edilen ibadetleri, hadisi şerifler ışığında, diğer yazar arkadaşlarım paylaşıyorlar ve her sene de bizlere hatırlatıyorlar.

Bende laf olsun torba dolsun misali aynı şeylerden bahs etmeyeceğim.

Aşura gününde adet olmuş ve Aşura gününü hatırlamak amacıyla yapmış olduğumuz ve kolu komşulara dağıttığımız aşure hepimize afiyetler olsun. Olsun olmasına da, Aşura gününde hatırlamamız gereken çok önemli ve hüzünlü bir olayımız da var.

Hayatımızda ufak tefek olaylara yer vermemiz bizler için bazen çok büyük önem taşıyabilmektedir. Bazı vuku bulmuş olayları unutmayıp hatırlamakla, aslımızı ve görevlerimizi yerine getirmeye vesile olabiliyor.

Müslümanım diyen, Peygamberimizi seviyorum diyen, Ehli Beyt’i seviyorum diyen herkesi ilgilendiren bu olay, Kerbela olayıdır.

İşte bu noktada hatırlamamız gereken, Ehl-i beytin gülü olan Hz. Hüseyin Kerbela’da şehid edilmesidir.

Aşure gününe denk gelen Kerbela olayını acaba hatırlıyor muyuz?

Adet haline gelmiş, aşure gününde sevdiklerimize aşure dağıtmanın yanı sıra, Hz. Hüseynin günlerdir bir damla su içemeden şehid edildiği aklımıza geliyor mu?

Resulullah efendimizin her fırsatta öpüp kokladığı Hasan ve Hüseynin şehadetlerinden dolayı bir gün üzüldük mü?

Kerbela günü, Hz. Hüseyin’in yanındaki bir avuç mücahid ve Ehl-i beyt’ten hanım ve çocuklar binlerce askerden oluşan orduya karşı büyük bir direnç gösterip ve bir bir şehadet şerbetini içmişlerdi. En son Hz. Hüseyin kahramanca savaştı ve almış olduğu otuz üç mızrak ve otuz dört kılıç yarasıyla bedeni toprağa yığılmıştı ve mübarek başını gövdesinden ayırdıklarını bir gün düşündük mü, aşure gününde?

Kerbela’da Hz. Hüseyin’in akrabalarından yetmiş iki kişi şehid düşüp, Ehl-i beyt, tümden imha edilmek istendiğini biliyor muydunuz?

Aşura gününü ihya ederken, Kerbela olayına da bir iki dakika ayırıp, Hz. Hüseyin efendimizi yâd edip, dualar okumak her müslümana üzerine bir borç olduğunu dersem, yanılmış olmam diye düşünüyorum.

Müminlerden, Allah Resulü’nün sevilmesi beklenildiği gibi onun parçası olan yakınlarının da sevilmesi bekleniyor. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:

“Resulüm onlara de ki: Ben bu davetime karşılık olarak sizden bir karşılık ve ücret beklemiyorum; sadece yakınlarıma sevgi göstermenizi istiyorum.” (Sûrâ/23)

Resulullah (s.a.v) Efendimiz, Ehl-i Beyti sevmenin, kendisini sevmekten ileri geldiğini şöyle ifade eder: “Sizi nimetleriyle rızıklandırıp gıdalandırdığı için Allah’ı seviniz. Beni Allah’ı sevdiğiniz için seviniz. Ehl-i Beytimi de beni sevdiğiniz için seviniz.” (Tirmizî, Menâkib, 32)

Kıldığımız her namazda, “Âl-i Muhammed” diye dua ettiğimiz Ehl-i Beyt olduğu unutulmamalıdır. Namazlarımızda dahi Ehli Beyt’i önemseyip yer verildiğine göre, onlara karşı sevgi ve hürmet eksik olmaması gerekir. Nitekim Resulullah efendimiz hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır: “Şu üç hürmeti gözetenin, dini ve dünyası muhafaza edilir. İslam’a, Peygambere ve Onun nesline hürmet.” (Taberani)

Ehli Beyt’e sevgi ve hürmet göstermenin yanı sıra, onlara tabii olmak ve sımsıkı sarılmak bizlere şiddetle tavsiye edilmekte. Peygamber efendimizin ahlakıyla ahlaklanmış Evlad-ı rasul olan zatlar, elbette dedeleri Resulullah (s.a.v.) gibi, ümmet için bir kurtuluştur. Taberani de geçen Hadisi Şerifte, “Ehl-i Beytım, Nuh’un gemisi gibidir. Tutunan kurtulur, tutunmayan, boğulur.”

Kurtuluş için Ehl-i beytin yoluna sarılmak lazımdır. Ehl-i beyt, Ehl-i sünnetin gözbebeğidir. Ehl-i beytin fazilet ve kemalatı pek çoktur. Saymakla bitmez. Onları anlatmaya, methetmeye, insan gücü yetişmez.

Bizler Efendimiz (s.a.v.)’in vefatı sebebiyle bile kendimize zarar vermemiz için izin verilmemiştir. Hz. Hüseyin şehid edildi diye kendimize zarar vermeyeceğiz Aşura gününde. Lakin Ehli Beyti unutmak da müslümana yakışmaz diye düşünüyorum.

Az da olsa anlatmaya çalıştığımız Ehli Beytin önemini dile getirmekti amacımız.

Aşura gününe denk gelen Kerbela olayını unutmayın.

Kerbela’da onu bir pusu beklediğini bildiği halde “neden gidiyorsun ya Hüseyin” diye soranlara verdiği cevap ile konumuza son verelim:

“Eğer ben oraya gitmezsem, bir daha bu ümmetten hiç kimse haksızlıklara karşı çıkmayacaktır.”

 

Allah (c.c.) sefaatlerine nail eylesin insallah. (Amin)

 

Arif Ağırbaş

https://twitter.com/Arif_Agirbas

arif.agirbas@hotmail.de