Endülüs’ten Selamlar (İspanya)

Bismillahirrahmanirrahim…

Selamun aleykum,

11 Eylül 2012… Tarihte iz bırakan tarihlerden bir tarih… Günahıyla sevabıyla… Tabi ki bizim şer ile işimiz yok, çok şükür… Dün başta Sungur ağabeyimiz olmak üzere ağabeylerimizin, kardeşlerimizin dualarıyla Üsküdar Bedi’den yola çıktık, 40 kiloyu aşan fazlalığımıza rağmen 500 civarında İspanyolca eserler ile Rabbimizin verdiği suhulet ve kolaylıkla geç vakitlerde İspanya’nın başkenti Madrid’e vardık.

Bir zamanlar Tarık Bin Ziyad’da İspanya İber yarımadasına gemileriyle yaklaştığında niyetinde bu yarımadanın Müslüman olabilmesi vardı. Yani Rıza-i İlahi. Ve kendisine verilen bir avuç askeriyle bunu başarmış ve 781 sene süren bir hâkimiyetle bu yarımadaya Müslümanlıkla birlikte İlim, İrfan, Ahlak, Sanat, Marifet ve İnsanlık getirmiş ve öğretmişlerdi. Öyle ki, başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin Kralları çocukları olan Prensleri, Prensesleri vs efradını bu Endülüs Medeniyetinin İlim, İrfan ve Ahlak bazlı okullarında marifet elde etmek üzere okutabilmek için can atıyorlardı. Öyle ki, maalesef Allah’a kurbiyetten ve birbirine olan birlikten uzaklaşıp, cahillik ve fesatlık ile yıkılmaya mahkum olan yüce Endülüs devleti akıl almaz işkence ve katliamlar ile yok edildiği zaman yakılan meşhur kütüphanesinden kurtarılabilen kitapları için Fransız Fizik Nobel Ödül sahibi Merkuri kardeşlerin “Biz Endülüs’ten kurtarılabilen kitaplar sayesinde atomu parçalayabildik ve eğer hepsine sahip olabilseydik bugün Galaksiler arasında seyahat ediyor olabilecektik.” demesine vesile ettiren bir Tarık Bin Ziyad çıkarmasını, Endülüs’ünü geride bıraktık.

Bugün hala utanmadan o günlerdeki katliamlarını İspanya’nın Valencia bölgesinde bir yerlerde temsilen kukulatalarını başlarına geçirip Müslümanları nasıl katlettiklerini bayram havasında yaşamalarına rağmen Endülüs’ün 1492’de insani yönünün son bulundurulması her şeyin sonu olmadı. Ne Kurtuba’daki meşhur ve harika büyük camiinin ortasına Catedral dikerek bugün en çok turist çeken yerlerden biri olma özelliğini yok etti, ne İşbiliye ( Sevilla ) daki güzelim Endülüs bahçelerini, bugün hala şehre girişi kontrol eden Altın Kule’yi ve 12. yüzyılda II. Yusuf tarafından inşa ettirilen ve 15. yüzyılda Camiyi Katedrale çevirseler de, bugün bütün ihtişamıyla yükselen Minaresini, nede İspanya’nın 2. en çok turist çeken Gırnata’daki görkemli Elhamra Sarayı’nı ve de evlerin güney sıcaklarından fazla etkilenmeden serin olmasını sağlayan dar sokaklarını ve daha onlarca, yüzlerce Endülüs deha ürünü izini silebilmelerini mümkün kılamadılar ve hele bundan sonra hiç kılamayacaklar. Belki de Elhamra Sarayının duvarlarını süsleyen, bir gün Endülüs yıkılsa bile başka bir gün yine canlanacak, Müslümanın yenilgisi geçicidir, bir imtihan sırrıdır manasında “La gaibe illallah” yazısı işte bugünlere işaret ediyor.

Bugün (ve her sabah güne) Bismillah deyip Tarihçe-i Hayat’ın tercümesiyle işe başlayıp, yarın İspanya (Madrid) teki ders başlattığımız kardeşlerimizi, Said Nursi Derneğini kuran Avukat ve İmam kardeşlerimizi ve yeni kontaklarımız için gezi ve ziyaretlerimizi başlatacağız. Geçen gün geleceğimi bildirmek için bu kardeşlerimizden her kimi aradıysam ilk söyledikleri şey, “Uçuş numaranı ver seni havaalanından alalım, kalacağın yer var mı” demeleri oldu. Bir süre sonra da Barselona ve Granada ve civar kasabalarını da ziyaret edip Risale-i Nurların intişarı hususunda yine duaların gücüyle hizmet için koşuşturmaya çalışacağız. İmani noktadan izdırari durumda olan İspanya’nın ciddi yaralarına merhem olması, bölünmüş ve birbirine sırt çevirmiş hak yalnız benim mesleğimdir diyen ve asrın anlayışına uygun Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam’ın taliminden ve Kur’an-ı Hakim’in dersinden nasibini alamamış Müslümanları bir araya getirebilmesi ve İspanya’nın içinde bulunduğu bu durumların farkında olan alim zatların “bu zamanda İslamiyet’i en etkili ve öz bir şekilde anlatma, açıklama hizmetini Risale-i Nurlardan başka bir eser tanımıyoruz, bilmiyoruz, Risaleler mutlaka en kısa zamanda tercüme edilmeli ve buraya gelmeli” diye ifadeleri bize bu işin önemini vurguluyor.

Cenab-ı Hak bütün kardeşlerimizi İslamiyet lehindeki hizmetlerinde muvaffak ve mezkur tehlikelerden muhafaza eylemesi için başta Nur’un en büyük Kahramanı Sungur ağabeyimiz olmak üzere tüm ağabey ve kardeşlerimizden dua bekliyoruz…

Aciz kardeşiniz Mehmet Yüceli (İspanya)

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: